- 458 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ben Öğretmenim
Yıl 1979 ülkenin her köşesinde terör olaylarının olduğu,mahallelerin,kahvelerin paylaşıldığı,sağcıların koministler Moskova’ya solcuların da tek yol devrim diye birbirini boğazladığı,kurşunladığı yıllar.Ülke karmakarşık.Sokaklar,caddeler,okullar güvensiz.Olaysız günün geçmediği sıkı yönetime gebe bir yıl.Tam da o yıl mezun oluyorum.İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü’nde kura çekiyoruz.Konya Ermenek. Sevineyim mi üzüleyim mi bilemiyorum.Haritada bile nerede olduğunu zor buluyorum.Konyaya bağlı bir ilçe.Babaannemler duyunca başlıyorlar tanıdık kim var diye araştırmaya.Biri bulunur illa diyor babaannem. Sanki bulunca rahatlayacak.Buluyorlar da.Amcamın,babamın mahalleden arkadaşı Şahap bey.Şimdi Konyada emniyet müdürü imiş.Şansa bak.Hem de böyle günlerde bir emniyet müdürü tanıdık babaannem bir seviniyor.Şahap bize yardımcı olur diyor.Emniyet aracılığı ile tel ediliyor.Şahap amca buyursunlar elimden geleni yaparım.Annemin ellerinden öperim diyor.Babaannem mutlu.Hemen biletlerimiz alınıyor.Ben heyecandan yerimde duramıyorum.Artık öğretmenim.Benim bir okulum ve beni bekleyen öğrencilerim var.Gözüme uyku girmiyor.O Konya yolu bitmek bilmiyor.Kaderim hep de iç Anadolu.Niğde’de okurken de ne çok gidip gelmiştim bu yolu.Amagel gör ki hiç bu kadar uzun olmamıştı bu yol.Nihayet Konya garına giriyor otobüsümüz Şahap amca iki polis görevlendirmiş.Hemen bizi alıyorlar.Müdürüm sizi evinde ağırlayacak diyerek.Evde bizi dünya tatlısı eşi karşılıyor.Yemekler yapmış.Gurbette yaşamanın alışkanlığı ile bize sıcacık evini,sofrasını açıyor.Şahap görevde diyor.Akşam gelecek misafirimizsiniz. Babaannem o güne kadar kimsenin evinde kalmış değil.Çaktırmadan diyorum.Hani sen kimsenin evinde gece yatıya kalamazdın? Aa Şahap kimse mi! o benim de evladım diyor.Gülüyorum.Kendine göre bahaneleri hep hazır. Akşam Şahap amca geldiğinde en sakin yeri seçtiğimi,çok şanslı olduğumu söylüyor.Hemen hemen hiç terör olayı olmaz.Halkı okumaya,okula çok saygılıdır zaten çok okuyanı var.Hakimi,doktoru,öğretmeni çoktur.Hepsi dışarıda halk çocuğuna okuyarak bir hayat sağlayacağını bilir.Ekilecek alan az"Bu nedenle okula,öğretmene hürmetleri çok.Rahat edersin kızım.Ama istemezsen istediğin bir yere de aldırırım.Sen hele git bir başla diyor.Gülülerek yamekler yeniyor. Bizi sımsıcak sevgiyle ağırlıyorlar.Ertesi günü de bizi Ermenek’e gidecek otobüse yine görevlendirdiği polislerle gönderiyor.Otobüse biniyoruz.Ermenek her ne kadar Konya’nın ilçesi idiyse de Konya’ya altı saat uzaklıkta.Aslında Toros’ların tepesinde bir kartal yuvası.Alanya’ya iki saat uzaklıkta.Kader beni Akdeniz’e doğru çekiyor. Otobüs kalabalık.Konya’ya giden eşini dostunu gören ,alışverişini yapan Ermenek,Mut köylüleri.Babaanemle şoförün arkasında yerimizi alıyoruz.Babaannem şoföre arada bir sorular soruyor.Şoföre öğretmen torununu Ermenek’e götürdüğünü söylüyor.Daha o dakika arabadaki hava değişiyor.Hemen herkes şehirli kızın ilçelerindeki İmam Hatip Lisesi’nde Edebiyat öğretmeni olarak göreve başlamak üzere gittiğini öğreniyor.Hepsinin beden dili değişiyor.İnaılmaz bir saygı ve hürmetle Hoca hanım seversiniz memleketimizi.Başımızın üstünde yeriniz var.Bir yardıma ihtiyaç var mı? İner inmez yardımcı oluruz.Diyorlar. İlk kez Hoca hanım diye hitap ediyorlar..İliklerime kadar titriyorum. Adıma bir sıfat daha ekleniyor.Çok gurur duyuyorum öğretmenim ben evet öğretmen.Allahım bu mesleği hakkıyla yapmama yardım et diyorum.Mut’da mola veriyoruz.Yemyeşil her yer.Meydanda Karacaaoğlan’ın elinde sazıyla tunçtan bir anıtı var.Buralar da Karacoğlanı sahiplenir.Mut’ta sahiplenmiş.Buralı aşıktır diyorlar. Arabada herkesle akraba gibi olduk.Meyvelerini,yiyeceklerini paylaşıyorlar.Bak hoca hanım bizim buralar kışın karla kaplanır,yollar kapanır geldin ya dönemezsin diyorlar.Pencereden bakıyorum yılan gibi kıvrıla kıvrıla giden bir arabanın ancak sığdığı daracık yol.Kimi yerde toprak yol olarak devam ediyor.Aşağısı uçsuz bucaksız uçurum.Başım dönüyor kıvrıla kıvrıla Toros’ların tepesine çıkıyoruz.Aşaığda yemyeşil suyuyla Göksu Nehri akıyor.Uçaktan bakarmışım gibi nehir ip gibi görünüyor. Altı saatlik bir yolculuktan sonra Ermenek’e giriyoruz.Hemen girişte İmam Hatip lisesi yeni bir bina,yanında Ermenek Lisesi.Heyecanla bakıyorum.İlk okulum,ilk öğrencilerimin olacağı binaya.İçimden sıcacık duygular akıyor.Büyüdüğümü hissediyorum.Öğretmen olmak büyümek demektir.Öğretmen olmak kendinden büyük de olsalar herkese önder olmak demektir.Ağır bir sorumlulukla omuzlarım dikleşiyor.Sadece çocularımın değil halkın da öğretmeni olmalıyım diyorum.Günlerden pazar" Meydanda arabadan iniyoruz. Önce kalacak bir yer bulmamız gerekiyor.İlçenin tek oteli var.Hemen meydana yakın.Oraya kadar arabadki yolculardan bazıları eşlik ediyor.Çok yorgunum.Yarına kadar dinlenmem gerek. Pazartesi göreve başlayacağım.Babaannem benimle gezmeye alışkın aslında otellerde kalmak ona eğlenceli de geliyor.Ama oteli çok beğenmiyor"Burada bulunacak bu.Herhal bundan iyisi yok.Tek otelmiş diye söyleniyor.Daha önce Edirne’ye ,Denizli’ye gitmiştik oradaki otelleri kıyaslıyor tabi"Çok yorgunuz babaanne nerde olsa uyuruz diyorum. Ceketimi henüz çıkarmışken kapı çalıyor.Allah Allah kim ki.Otel görevlisidir diyorum. Kapıyı açıyorum.Kapıda genç bir adam.Güleryüzlü,temiz,aydınlık bir gülümsemeyle Hoş geldiniz.Ben İmam Hatip Lisesi’nin Müdürü Mustafa K".. diyor.İnanamıyorum daha ineli onbeş dakika olmamışken Ermenek’te ışık hızıyla öğretmen geldiği duyurulmuş.İlla geleceksiniz ben öğretmenimi otelde bırakamam diye tuturuyor.Ne kadar itiraz etsem de fadası yok.Ev hazır, bizimkiler bekliyor diyor.Allah allah ya bu nasıl bir hız. Toparlanıyoruz onca ısrara dayanmak zor. Ermenek’in yukarı mahalle dediği mahalleye doğru yürüyoruz.Yolda gören hemen herkes hoş gelmişsin hocahanım diyor.Esnafa,halka selam vererek Okul Müdürümün evine geliyoruz. İki katlı konak gibi ahşap evin kapısında kardeşi Müşerref karşılıyor.Bundan böyle Ermenek’te sırdaşım,arkadaşım olcak Müşerref’i görür görmez kanım ısınıyor.Cıvıl cıvıl"Koşuşup duruyor.Nasıl sevinçli,nasıl da heyecanlı.Kendimi Reşat Nuri Güntekn’in Çalıkuşu romanındaki Feride’si gibi hissediyordum.Anadolunun bağrında kuş uçmaz kervan geçmez bir ilçesinde öğretmen Canan.Hoca hanım.Ev halkı bizi heyecan ve sevinçle karşıladı.Müdürüm annesi,babası ve kardeşleriyle yaşıyordu.İlk akşamdan hepsiyle kaynaşmış,onlardan biri gibi olmuştum.Babaannem mutlu.Gözceğiziyle görmüştü,emin ellere teslim etmişti eee daha ne isterdi. Daha o gece kalacak yerim bile bulunmuştu.Yan komşu tek başımna yaşayan bir yaşlı kadındı.Onun bir odasını da ben paylaşacaktım. şimdilik kaydıyla.O da iki katlı ahşap bir ev.Güzel ferah bir oda,bir küçük balkonu var.Torosların çam ormanlarının içinde gibi hissettiren küçücük balkon.Dağları tüm görkemiyle ayaklarıma seriyordu. Burada ne güzel çay içilir.Demiştim.Şerife bizim balkon da güzel hem geniş çayları orda içeriz sen hiç zahmet etme Canan hocam diyor. Yeni bir dost bulmanın tüm sucaklığıyla.Gülümsüyorum.Şanslıyım hem de çok.Ülkenin koşullarını düşünürsek gerçekten Şahap amcanın dediği gibi buraya terör hiç uğramamış.Ertesi gün Müdürümle beraber gidiyoruz okuluma.Nasıl heyecanlıyım.Elim ayağım dolaşıyor.Sabah bayrak töreni var" Bayrak töreninden sonra seni öğrencilerinle tanıştıracağım diyor müdürüm. Okula varıyoruz. Öğretmenler odası tanışma faslı.Herkes çok sıcak samimi karşılıyor okulun yeni öğretmenini.Bense şaşkın kendimi tutamayıp hepsi bu kadar mı? Hani hiç bayan öğretmen yok da diyorum. Gülüyorlar evet ilk bayan sensin"Bu okulun ilk kadın öğretmenisin.Kız öğrenciler diyorum soluğumu tutarak.O da yok burası İmam Hatip Lisesi diyorlar.Ben şaşkın biraz da korkarak bu işin üstesinden nasıl geleceğimi düşünmeye başlıyorum.Biz yanındayız.Öğrencilerimiz saygıldır çekinmene gerek yok diyorlar.Birden kendimi çok yalnız hissediyorum.Koskoca okulda bir tek ben farklıyım.Tek başıma ne yapacağım ki.İnsan kendine arkadaş olacak hemcinsine de böyle yerde muhtaç hissediyor. Öğrenciler toplanmış dışarıda.Kesin duymuşlardır.Yeni öğretmenlerini merakla beklediklerini biliyorum.Galiba biraz da korkuyorum.Neyle karşılaşacağımı bilememenin huzursuzluğu ile öğretmenlerle dışarı çıkıyorum.Bir uğultu başlıyor ben çıkınca. Gelmiş,o bak kadın demiştim size diyor ön sıradan birisi.Kenarda bekliyorum.Biraz sonra okul Müdürümüz çıkıyor.İstiklal Marşı’mız okunuyor ama ben hiç bir şey duymuyorum.Öylece topluluğa bakıyorum.Ne ummuştum ne buldum. Şaşkınım.Az sonra okul müdürümüz beni tanıtıyor yeni edebiyat öğretmenimiz diyerek.Tekrar bir uğultu yükseliyor. Ben sadece iyi dersler diyebiliyorum.Okul müdürü öğretmenlerine saygıda kusur etmeyeceklerine inancından falan bahsediyor.Ben sudan çıkmış balık gibiyim. Öğretmenler odasına girdiğimizde Mustafa Bey neden daha önce söylemediniz.Diyorum.Korkup da ilk günden gerisin geriye dönmeyesin diye diyor gülerek.Okulda ayrı bir oda veriliyor"Tuvaletim de üst kattta bana ait.Elime bir anahtar tutuşturuyorlar. Böylece ilk günün heyecanını okulu tanımaya çalışarak atlatıyorum. Bir hafta sonraki nöbet çizelgesinde adımı görmek yeniden güç veriyor bana. Haydi diyorum sen öğretmensin onlar öğrenci. Onlar senden korksun. Bir hafta sonra başlayacağım taşınma ve yerleşme işlerini hallediyorum.
Okula pazartesi gittiğimde yine bayrak töreni var.Ama ilk günün şaşkınlığını attığım için daha bir güvenle duruyorum karşılarında.Bana bakıp süzüyorlar.Hiç alışkın değiller bir kadın öğretmene. Biraz da huzursuz olduklarını gözlemliyorum.Anlıyorum ki Onlar da benim kadar şaşkın. İlk ders zili çalıyor.Ders kitaplarımı alıp sınıfıma çıkıyorum.Sanıyorum ben yokken iyice tembih edilmiş. Hatta elebaşlarına gözdağı verşlmiş gibi. Durum sakin.Kendimi tanıtıyorum.Nerden geldiğimi,mezun olduğum okulu falan söylüyorum.İsimlerini öğreniyorum. Kimsede tık yok.Hepsi tepkisiz,sessiz dinliyor.Ben masanın kenarında,gardımı almış bir durumda sınıfa hakim bir vaziyette derse başlıyorum. Sonuç iyi sorun yok.Oh be korktuğum kadar değilmiş diyorum.Tenefüse çıktığımda öğretmenler odasında herkes merakla nasıl gitti hocahanım bir sorun yok inşallah diyor.Yok diyorum gayet güzel verimli bir dersti.Şimdi gülüyorum o sözlerime amma büyük laf etmişim verimli bir dersmiş.Sağcı Tarih öğretmeni Yusuf bey "Kardaş ben burdayım ağzını burnunu kırarım hergelelerin.Hele bir saygısızlık yapsınlar" diyor.Okulda her görüşten öğretmen var.Solcu edebiyat öğretmeni Savaş bey.Milli Selametçi din dersi öğretmenleri,okul müdürümüz solcu Mustafa bey hepsi benim rahatım için seferber. İlk iki gün herşey yolunda oh diyorum alışacaklar onlar da.Çarşamba günü nöbet var.İlk nöbetim heyecanla okula geliyorum.Yürüyerk geliyoruz.İlçede dolmuş filan yok.Sadece okulların acil ihtiyaçlar için kullandıkları küçük minibüslerden var.O da ihtiyaç anında kullanılmak üzere.Devlet malı keyfi kullanılmaz tabi.Okula geldiğimde müdür odasına çağırıyor.Gel diyor sana mesaj var.Hayırdır diyorum bana kim mesaj gnderir ki burada.
Elinde pusula şeklinde yirmiden fazla kağıt.Kapının altından atmışlar.Al oku diyor.Okudukça şaşkınlığım artıyor.İsimsiz kağıtlar.Bayan hoca istemiyoruz.Abdestimizi bozuyor.Geldiği yere gitsin. Ve buna benzer kağıt parçaları. Müdür gülüyor alışacaklar takma,bil istedim.Ona göre davran. Diyor.Davranacağım tabi de nasıl? Koridora çıkıyorum önümden geçen her öğrenciye gülümseyerek günaydın diyorum.Hiç umrumda değilsiniz.Bal gibi kabul edeceksiniz der gibi.Koridorda öğrencileri denetleyerek tüm ciddiyetimle Yakanı düzelt.Gömleğini düzelt,kravatını bağla diyorum. Sınıflarda şimdilik durum sakin sorduğum sorulara yanıt veriyorlar çoğu yüzüme bakmadan.Canım çok sıkılıyor ama zamanla sevecekler beni düzelecek diyorum kendi kendime.Öğle arası uzun tenefüs bahçede öğrencilerin arasında dolaşıyorum.Sessizce onları takip ederek Birden az ileride gülüşmeler oluyor o tarafa bakıyorum dersine de girdiğim Süleyman on kadar arkadaşıı bana bakıyor.Birden Süleymanın elinde salladığı bir nesne dönerek ayak ucuma düşüyor.Bir fare ölüsü.Başka zaman olsa çığlık çığlağıa bağırır ve koşarak kaçardım.İşte öğrtmen olmak en kötü durumda bile sakin kalmayı öğretiyor insana.Öylece bakıyorum.Yüksek sesle Süleyman sizin evden kaçan fare ayaklarımın dibimde ne arıyor.Al da evine götür diyorum.Çöpü göstererek.Okul bahçesinde çıt çıkmıyor donmuş flim karesi gibi herkes.Neden sonra Süleyman benim ısrarlı bakışlarım eşliğinde fareyi yerden alıp alıp çöpe atıyor. Zil çalıyor.Dağılın,herkes dersine diyorum.Hepsi şaşkın sınıflarına gidiyor.Ne tesadüf ki dersim Süleyman’ın olduğu sınıfa"Kitaplarımı alıp derse giriyorum.Herkes sus pus.Defteri imzalıyorum.Sakince.Kitaptan bir dötlük verip uyaklarını bulmalarını istiyorum.Süleyman sen çık ve kapıda bekle diyorum. Ele başı Süleyman tırsmış halde dışarı çıkıyor.Ben arkasından. O kadar sinirli,o kadar kızgınım ki.Çıkar çıkmaz üzerine yürüyorum.Ve kendime hakim olamayarak suratına bir tokat akşediyorum. (Öğrencime vurduğum ilk ve son tokattır o) Belki caresizlikten belki korkutmak için içimden bir ses sert davranmam gerektiğini söylüyordu. Utanmıyor musun ? Öğretmenin önüne fare atmak ne demek diyorurm.Biliyorum okuldakileri örgütlüyorsun. Yok bayan öğretmen istemeyiz,yok gideyimmiş falan.Sen kimsin ki senin istemenle ben gideceğim.Sen bir öğrenci.Ben devletin okuttuğu,devletin görevledirdiği bir öğretmenim. Sen ve senin gibiler beni gönderemezler.Bunu kafana sok.Ya efendi gibi okursun ya da bu okuldan giden sen olursun. Sakın bir daha karşıma böyle çıkma diyorum.Sesim koridorda yankılanıyor.Sınıf sus pus Gir şimdi derse bir daha bu kadarla kalmayacak bilesin diyorum,Süklüm püklüm giriyor sınıfa ders boyunca başını kaldırmıyor.Ben hiç bir şey olmamış gibi derse devam ediyorum. İki gün sonra okulda. çıkmış eve yürüyorum hava soğuk.Paltoma sarınmışım.Yolun karşısından Süleyman geliyor yanında okulun ele başları.Şöyle bir çevreme bakınıyorum kimse yok.Daha bir dikiliyorum. Süleyman geliyor tam karşımda duruyor.Hoca hanım biz eşeklik ettik af buyur diyor. Hakkını helal et.Öğretmenimizsin.Diyor ben şaşkın tamam Süleyman biz helalleştik seninle diyorum.
O günden sonra bir daha ne pusulalar geliyor ne de öğrencilerimden bir saygısızlık görüyorum.Hepsi çarşıda pazarda karşılaşınca hemen gelip yardım lazım mı hocam diyorladı.Tabi bunda ilk öğretmen arkadaşlarımın payı büyük desteklerini unutamam.Kışın o soğuk günlerinde nöbetlerde arapaşı çorbasını kaşıklayıp,muallim türküsünü söylediğimiz günleri hiç unutmuyorum.Müdür beyin Yeşil kürkü yeni de çıktı bu türkü Diyerek şakalaştığımız günleri çok özlüyorum.
İlk öğretmen arkadaşlarıma sevgi ve saygıyla..
24 Kasım 2020