Tesadüfen Yaşamak.
Tesadüfen Yaşamak.
Nalcı tepesinin karnından, gün yüzüne çıkan sular, sanki geç kaldıkları bir şeylere yetişme telaşında, imiş gibi önce sakin’ sonra koyaklarda koşturmaya başlıyor hışımla, kayalara çarpa çarpa alıp gidiyor başını, bu yol nereye çıkar, sonu nereye varır bilmeden..
Başımın üzerinde eğleşen güneş ışınları Evşün deresinde bir başka güzelleştiriyor yaşamı, dere yataklarında, çikekleri selamlayarak geçen sular kıyılarında açan papatyaların, o kefen beyazı gülüşlerini, öperek, akıp gittiği dere yatağından ayrılıp, Evşün deresini kuru dere ile buluşmaya bırakarak çıkıyorum ana yola..
İnsan olmanın gerçeği, gecenin gölgelerinden uzaklaşarak, gün ışığına uzanan yola, herkesten farklı bakabilmek ve yorumlamayı bilmektir yaşamı, ki doğru baktığında, her şeyin arkasındaki gerçekleri getirip seri veriyor gözlerinin önüne hayat...
Köye doğru yürüyorum yollar dolambaçlı, az ileride virajı döndüğümde, kuru’dereye varmaden yol kenarı açık alanda mahkeme kurulmuş, yandaşlar beni yargılanam için iş birliği yapmış, yol kıyılarında Taşdan barikatlar, her yerde keskin nişançılar!...
İki polis belirdi yanımda kollarımı arkaya bükerek başladılar bedenimi sürüklemeye, polislere ben kaçmadığımı, buraya kendim geldiğimi anlatmaya çalışıyorum onlara kollarımı arkaya bükmekden götürün desemde nafile, geri durmadılar kollarımı bökmekten, omuzlarım sızılar içinde Hakimlerin karşısına götürdüler diktiler!...
Hakimlerin hakkımda verilen cezalara, türbanlı bir Savcı bayan, az diye itiraz ediyor, hakkımda ömür boyu müebbet istiyor, sonra başörtüsünü çıkarıyor başından, Kara yazma üzerine çizili arap harfleri beliriyor örtüde. ürperiyorum, birden içimden IŞİD bayrağı bu diye geçiriyorum..
Zaten insanların hayatlarını siyaset kendi konrolü, altında tutmaya çalşıyor, kendine biad etmeyenlerin yaşama hakkı kısıtlanıyor, bu yüzden tesadüfen yaşıyordu farklı düşünceye sahip olan insanlar...
Cumhuriyet’ Savcısı IŞİD militanı; olu verdi birden içimde koyu ve ürkek bir şaşkınlık, ben neden yargılandığımı soruyorum kendi kendime, bilmiyorum, acaba hangi suçları yıktılar üzerime; diye düşünürken ter içinde uyandım uzandığım kanepeden....
Dün aldığım bcg aşısı gün ağaaran kadar uyutmamış. Sabah ezanından sonra kanepede uyuya kalmışım..
Son günlerde, yoğun bir tedirginlik pençesinden kurtulup bir parça uyku istiyorum, ki; mesaneye verilen ilaç saatleri alevlendirir içimde ayaklanmış sancıları, mesanedeki kanserin verdiği sızılar biçip geçerken belimi tam kalçamın orta yerinden, ayak tırnaklarıma uzanan sızılar çekilip gidiyor parmaklarımdan, tam o an başlıyor telefonum çalmaya....
Telefona uzandım alıp baktım, arayan numara rehberimde olmayan bir numara.
Telefonu açtığımda karşımdaki ses Abdullah ORAL ilemi görüşüyorum, diye sordu? evet cevabını verdim. Karşımdaki ses, Ordu il sağlık müdürlüğünden aradığını söyledi, ve Eşimin covid19 testinin pozitif çıktığını, eşim ile temasımın olup olmadığını soruyor,?
Ben Ankarada kanser tedavisi gördüğümü, bu yüzden ünye’ye gidemediğimi. Eşimin iki hafta önce Fındık toplamak için Ünye’ye gittiğini söyledim anlaşıldı diyerek telefon kapandı.
Eşimin Covit19 virüsüne maruz kalması beni iyice tedirgin etmişti.
Kendi sızılarımı unuttum ki kalçama çok fazla sancı yapıyordu, onu bile unutmuştum...
Eşim bu yıl bensiz tek başına kaşmıştı köyde,...
Her haftanın ilk günü Pazartesi günü hastaneye tahlil verneye gidiyorum tahlil sonucu uygun olırsa çarşamba günü bgc aşısı yapılıyordu bı haftayine tahlil verneye gittim sonuca göre; Çarşamba mesaneye bcg aşısı yapılacaktı.
Günü geldiğinde Hastaneye gittim tahlil sonuçları çok bozuk çıktığı için. Mesaneye bcg aşısı yapılamayacağını söyledi doktorlar.
Elimde taşıdığım aşı ile geriye eve döndüm...
Bu akşam;
Gözlerimde üşüyor iken özlemler
Dilime dolanır dorur hasret,
Yaprağın’ dalına veda vaktidir,
Belirsizliğiyle hükümlüyüm bu akşam
İçimi acıtır çözemediğim düğümler
İçimde haykırarak parçalanan
Sessiz çığlıklarım kuşatır geceyi
Bir ben duyarım acıların sesini.!
Birde balkpnumda rüzgarlar,
Sancılı bedemime,
dokunup geçerken.......
***********
Bazen hayatta var olduğun için düşlediğin ve içinde bastırdığın duymazdan geldiğin onlarca sesin yüzeye çıkışı, o anki yalnızlığında sağırlaştırır kendine içindeki seni..
Yani durağan zamanın dile gelmesi ile duyguların yüz vurumu, pek çok şeyin tanrının bile adının olmadığı yasak zamanlarda tutsak bir yaşam kuşkusuna düşürüp durur düşüncelerimi....
Anlarsın ki (Kader denilen şey sadece bir yanılsamadır.!)
cahil insan için, bu çok farklıdır, onu dünyaya getiren annesi babasını inkar eder, ki kendine aile tarafından dayatılan bir inancın esiridir, bu yüzden, hayallerinde yaşattığı bir! Tanrıyı gerçek bilir ve o şey onun kaderini belirler ki kişiler kendileri kendi inançlarını belirleme hakkı yoktur, yaşadığı hayat daki dinsel düşünceler ise sadece gelenekten gelen aile dayatması olduğunu asla algılayamaz....
Oysa insan kendi geleceğini ve inançlarını kendi belirleyendir, Hiç bir insanın kaderini Tanrı belirlemez, insanon kaderini bir başka insan belirler, olmayan şeyleri anlatmak ve kötüyü güzel güztermek olmayan şeyleri var gösterm nin yani güzel alanın adını takiye koymuşlar; insanon kendi öz değerleri ile yüzleşerek kendi inancını belirleme hakkını yok saymışlar......
Oysa insan kendi gerçeği ile yüzleştiğinde bireyleşir sürü toplumdan pisikolojisinden ozaman kurtulur....
Tanrı ve Dinleri kullananlar, insan adına karar verirler ve belirlerler insan geleceğini.! bu yüzdendir onbinlerce yıldır emek sömürüden kurtulamamıştır..
işte bu yüzden insan kendi, sosyal bilince ulaşamadıkca.! kendi kaderin belirleyenlerin esiri olarak yaşarlar, ki çaresizliğe sığınmanın ardına indirilen teslimiyetci bakışların
kendi hiçliği olduğunu algılayamazlar....
İnsan kendini kendi yaşamının içinde kurgulaya bilse anlayacaktır daha dün masıl gebeydi bu güne;
hep yarına büyütmedikmi umutları ki, yarınlar sessiz soluksuz, dün olup gidiyor dönüşümü olmayan zamanın içinde....
Her gün batımında sarılsan duygular umursamazlığın son çizgisine düşüp gidiyor vakitli vakitsiz, zaman avuçlarımızdan su gibi akıp giderken nasıl karşı konulur ki geri gidişlere yay bile gerildiği yerden okun düştüğü yere dünü sürüklerken!..
O andır aslında anlatan neyin eksik olduğunu, neyin ters köşe olduğunu anlamak
Gün batımıyla zamanın nasıl ters yüz oluşunu anlatır o an güneş ağır ağır inerken gözlerime yaşadığım o an güneş gözlerimden kayıp giderker dün olmaya başlıyor.....
Unutmamslı ki.! Bizler yaşadığımız günlerin farkında olmadan; o an. düne dönderiyor yüzünü......
Son günlerde yandaşların trollediği hesaplarla insanların geleceğini, dün eden kaygan bir yargı zemininin üzerinde tesadüfen yaşama tutunmaya çalışıyor,
İkdidar siyateti tarafından ayrıştırılan insanlar!.. işte tam buradan yaşama baktığımızda görüyoruz ki!.. ne Tanrı var, nede Tanrı adaleti ortada, her şey yandaşın hizmetine sunulmuş insan ve insanın emeğidir linç edilen sömürülen ve ezilen insan.....
bu sadece bir gözlemdir yaşadığımız zaman diliminin tam ortasında...
**********
Köye fındık evi yapmıştım içinde bir gün! Yatamadan Ankara’ya kanser tedavisi için dönmüştüm. Tedavi gördüğüm her gün gözlerimde hasret kanayan bir sızı oluyor yüreğimde,
Buna yazgı derler ki ben çaresizliğe yenik düştüğüme inanıyorum..
Aklımdan çıkmıyor bir türlü eşimin hastalığı bu lanet vürüs dünyayı sardı yetinmedi gelip köyde eşimi buldu...
Belkide bu virüs bile insanların kurguladığı ve sonra kontrol altına alamadığı tüm dünyada oynanan pis bir oyundu.....
Eşimin rahatsızlığını biliyordum, onun ile konuştuğumda iyi olduğunu üşütmüş olabileceğine söylemişti. Ben köye gidemeyince oğlum Sinan işyerinden izin alarak Annesine yardıma gitmişti.
Daha sonrada İzmir den kızım Sevgi, Annesine yatdım için köye gitmişti.
Eşimin Covit19 olduğunu duyduğumda çocuklarda bulaşmış olabilir düşüncesiyle günler daha çekilmez bir hal alıyordu Ankara da..
Eşimin Covit19 virüsü pozitif ve durumu ciddi olmasına rağmen ,doktorlar eve geri yollamışlar eşim eve gidiyor ertesi gün artık nefes alamaz duruma geldiğimde, kızım sevgi Ünye devlet hastanesinden
Ambulans istiyor Eşim nefes alamıyormuş artık ki. Ambulans yetişmiş ambulans da okşijen vererek alıp götürüyorlar hastaneye.....
Abdullah Oral...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.