- 643 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Unutulmuş mektup..
Yıllar geçti, bana her dakikası asırlar gelen yıllar. İnsanlar değişti, sokaklar şehirler değişti, ama sen hiç değişmedin. Hala aynı yerdesin, hala aynı bendesin. Bir ömre bedel dört yıl geçti ama hala bir başka eli tutamadım, bir başka göze bakıp, seni seviyorum diyemedim. Senden sonra kendimi bile sevemedim yar.
Unutmadım seni bebeğim, hep o ilk günkü yerdesin, o kalbime girdiğin, o gözlerimi gözlerinle mühürlediğin yerde. Ne sen gittin oradan, ne de ben seni çıkartıp atabildim.
Sen bana inat yokluğu yaşarken, ben sana inat sensizliği yaşıyorum. Ama bu öyle böyle sensizlik değil, sadece tutunca içimi ısıtan ellerin, dokununca ruhumu okşayan bedenin ve öpünce bana cenneti yaşatan o gül dudakların yok, olsun, ben böyle de yaşıyorum seni ve her şeye inat, sana inat, bana layık görmediğin sevgine inat, benim hala senin ismini söylemekten çekinmeyen dilim, ve ismini her tekrarladığın da yerinden çıkacakmış gibi çarpan bir yüreğim var. Bununla gurur duyduğum, sevgisine, sevgilisine sadık bir yüreğim var.
Ben, yıllardır kapatmıyorum gözlerimi, gözlerini kaybetme korkusuyla, yıllardır uyumuyorum, sensiz tek bir rüya görme korkusuyla ve yıllardır hiç bir şey tatmıyor dudaklarım, dudaklarının, dudaklarında ki o en sevdiğim ruj unun tadının gitmesi korkusuyla. Ben yıllardır nefeste almıyorum bebeğim, seninle son kez soluduğum o şehrin havasının içimden çıkması korkusuyla. Korkuyorum bebeğim, gözlerim son kez gözlerine bakamadan kapanır, yüreğim yüreğinin sıcaklığını son kez hissetmeden durur, dudaklarım son kez dudaklarının nemiyle ıslanmadan kurur diye. Bu beden iliklerine kadar seni hissetmeden ölür diye korkuyorum.
Keş kelerle kurulmuş, pişmanlıklarla örülmüş, anlamsız bir dünya şimdi benim, kişi hiç bir şeyin yaşanmadığı, kuşların uçmadığı, çiçeklerin açmadığı, güneşin bile doğup batmadığı bir dünya. Hep karanlık, hep yalnızlık, hep ve sadece sensizlik işte ben böyle yaşıyorum sensizliği sevdiğim, hala böyle seviyorum, böyle özlüyorum seni. Sen olmasan da, sana dokuna masam da, dünya güzeli kahve gözlerini görmesem de seviyorum. Tıpkı bir annenin karnında taşıdığı bebeğinin nasıl olduğunu, neye benzediğini bilmeden, onu görmeden, ona dokunamadan sevdiği gibi seviyorum.
Duyuyor musun bebeğim bak, bizim şarkımız çalıyor yine, hani o yeryüzünün gelinlik giydiği, saçlarına duvağı andıran kar tanelerinin düştüğü, gökyüzünün kıskanarak dansımızı izlediği o beyaz gecenin şarkısı. Sar beni ben sana kendimi feda etmişim dediğin gecenin şarkısı. Unutmadım sevdiğim, ne o geceyi, ne o şarkıyı ve ben hala kar yağan her gece oraya gidip, o şarkıyı dinliyor ve bu kez ben, kıskanarak o kar taneleriyle gecenin dansını izliyorum.
Ama sen, sen beni çoktan unuttun biliyorum bir başkasını sevip, bir başkasının bile oldun ve hatta bir de çocukların 4 kızın var şimdi. Umarım çok ama çok mutlusundur.
Şimdi diyeceksin ki onca yıl sonra bu mektup da nereden çıktı? Hatta şimdi bunu söylüyorsun da biliyorum ama inan bunun cevabını ne bu mektubu yazan ellerim, ne ellerime yazdıran kalbim, ne de kalbimi taşıyan bedenim biliyor belki seni unutamamanın acizliği, belki de seni hala delice özlemenin verdiği acıdır.
Şimdi sessizliğimi bozmamın sebebi ise, yıllardır kendi kendime sorduğum ama bir türlü cevaplayamadığım, içimi kemiren bir sorunun cevabını senden duymak istemem.
Nasıl?
Nasıl?
Her şeyi bu kadar umarsızca ve pervasızca bırakıp, bu kadar kolay bir başkasının olabildin. Tamam, kendini ve beni düşünmedin diyelim, peki be insafsız, vicdansız, yıllarca acılarla, zorluklarla, ayrılıklarla yoğrulmuş, tertemiz sevgimizi de mi düşünmedin?
Nasıl sevgine, aşkına, kalbine, gözlerine, ellerine, diline, bedenine ihanet edebildin nasıl?
En önemlisi, bütün bunların nedeni ne?
Ben kötü birimiydim?
Sevgim sahte, duygularım yalan mıydı?
Bana inanmadın mı?
Şiirlerim ile öykülerim ile çok beğendiğin güzel iltifatlarımı da sevmedin.
Kocan kadar sevmemiş miydim seni?
Kocan kadar mutlu edemeyecek miydim?
Bu muydu korkun?
Yoksa benim aç bırakacağımdan, üzerine tek bir elbise alamayacağımdan mı korktun?
Yoksa kendin den mi korktun?
Biliyorum kendinden korktun hepte derdin be kahve renkli gözlüm bak ben şimdi sensizim sensizliğine ağlıyorum her gün her gün sensizlik beni eritiyor bak ben ne haldeyim..
Sami Arlan..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.