- 656 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İzmir Depremi ve ALLAH'U EKBER
Ülke ve müslümanlar olarak İnsani, vicdani ve dini değerlerimizi kaybettiğimiz, sabır, vefa, saygı ve sevginin bittiği bir dönemdeyiz.
Medyada her gün akla hayale gelmedik olaylara şahit oluyoruz. Hayvanların bile birbirine yapmadığı vahşetleri bu gün biz insanlar birbirimize yaşatıyoruz.
İşte böyle bir zaman diliminde yaşarken, bize insanlığımızı hatırlatacak maneviyat yüklü bu insanlar, İzmir depreminde karşımıza cıkıverdiler. Canla başla gece, gündüz, soğuk, sıcak demeden, ailelerinden, rahat yataklarından uzak bir can kurtarabilme azmi içerisinde, yıkık binaların altına girerek, enkaz altında canları pahasına canlarımızı kurtarma yarışına girdiler.
Evet! Depremler konusunda iktidar, muhalefet, belediyeler hatta biz insanlar olarak sınıfta kalmaya devam ediyoruz. İktidarın elinde bir takım imkânlar varken acil radikal tedbirler almalıdır. Muhalefet elle tutulur projeler üretmeli halkla paylaşmalı, kendi belediyelerinde de öncülük yapmalıdır. Biz halk olarak daha fazla kazanma hırsından kurutulup bu işin erbaplarıyla Elele vermeliyiz. "Zaman sen, ben davası değil, çözüm üretme zamandır."
İstanbul’dada 1999 öncesi plansız, projesiz, deniz kumuyla yapılmış, demirden, çimento dan çalınmış, beton yeterince sulanmamış, yığınla Koop ve özel binalar bulunmaktadır. Bu konuda halkımız mağdur edilmeden, geç olmadan, dertlerine çareler üretilmelidir..
Allah vermesin yarın İstanbul’da bir takım bilim adamlarının söylediği gibi, 7 üzeri depremler olursa! Taş üstünde taş kalmayacaktır, yıllarca kendimize maddi manevi gelemeyiz. Yol yakınken "Devlet Millet" aklımızı başımıza almamız gerekiyor..
Bizim halkımız bütün kaynaklarıyla dini, Dili, Irkı ne olursa olsun, acılar karşısında birlikte olmayı bilmişlerdir. Camiler, yurtlar, okullar, otel, pansiyon ve lokantaların, depremzedelere ücretsiz olarak kapılarını açtıkları bir dönemde!
"Bazı Kelli felli adamlar, büyük beyinler, yazar, çizerler ne acı’ki! böyle durumlarda ortaya çıkıp, acıları sarma, fikir üretme yerine, hep havayı bulandırıp kaos ortamı yaşatmakla meşgul olmaktadırlar."
Yıkıntılar altındaki İnci’nin ‘Abla elimi tutar mısın?’ feryadına tüm sevgisiyle karşılık veren ve ona elini tüm kalbiyle uzatan Edanur Doğan’ın bu insanî tavrı İnci’ye hayat kattığı gibi, topluma da unuttuğumuz değerlerimizi hatırlatmıştır.
Yaşanan depremden 65 saat sonra Elif bebek kurtarıldı, çok sevindik…
Umutların tükenmeğe başladığı anda 91.saatte Ayda bebekle sevincimiz katlandı…
Müslüman bir ülkede gayet normal olarak bu muzicelere canlı tanıklık eden yigitlerden birileri "ALLAH’U EKBER" diyor kendinden geçiyor, müslüman mahallesinde bu tekbir den rahatsız olan densiz beyinleri anlatmakta zorluk çekiyorum.
Oysa Türkiye ’ALLAH’U EKBER" sesleriyle savaşılarak can verilerek kurtarılan bir Vatandır! Bu vatan toprakları günde 5 vakit "ALLAH’U EKBER" sesleriyle yaşanılan bir Ülkedir!
Soğuk beton enkazlar altında günlerce aç susuz AYDA bebeği hayatta tutan, ona nefes can olan, susuzluğunu gideren, onun masum bedenini koruyan kudretin adıdır. "ALLAH’U EKBER’’
Ey ülkesine, insanlarına, dinine yabancı zevat! Fırsat buldukça saldırmaya bahane aradığınız bu milletin, insanların yakasından düşün artık. Çatlasanız Patlasanız’da Bu tekbirler hiç susmayacaktır!
Bu münasebetle İzmir’de yaşanan depremde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı olan kardeşlerimize acil şifalar diliyor, depremzedelerin yardımına koşan tüm görevlilere ve gönüllülere en kalbî şükranlarımı sunuyorum.
Umarım ki, ülke olarak yaşananlardan ders çıkarırız…
Ahmet Ali Canbaz 05.11.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.