- 298 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
GRAMOFON AVRAT VE AYRAN
Bu yazıda, çocukluğumda beni en çok etkileyen iki Sabahattin Ali hikayesinden söz edeceğim: Gramofon Avrat ve Ayran....
Murat, Konya çevresinde Gramofon Avrat diye çağrılan şarkıcı kadını derinden sever. Fakat bir türlü ona açılamaz. Bir oturak aleminde, kadın saldırıya uğrayınca, araya girerek onu kurtarır. Yaraladıklarından biri ölür. Bu yüzden hapse düşer. Kadın ’’her salı günü muhakkak hapisaneye gidip Murat’ı görür, ya birkaç kuruş para, yahut da yağ, bulgur, cigara gibi bir şey bırakırdı. Aralarında bir iki kelime bile konuşmadıkları halde kendi uğruna hiç düşünmeden adam vuran bu çocuğu, vücudunu satıp kazandığı paralarla besliyor, belki de artık yalnız bunun için çalışıyordu.’’
’’Gramofon Avrat’’ etini satarak yaşayan bir kadının gerçek sevgiye duyduğu büyük özlemi ve verdiği yüksek değeri göstermektedir. Kuşkusuz, bu özlem ve değerde toplumun ’’meta’’ ya dönüştürdüğü kadınların ’’insanca yaşama’’ isteği saklıdır. Yazar bu isteği dolaylı yoldan segilerken kadına ancak mülkiyet açısından önem veren kapitalist düzeni de aynı yoldan eleştirmiş olmaktadır.
Sabahattin Ali toplumun bozduğu, aşağıladığı, ezdiği düşkün kadınlara ilgi ve acıma, hatta sevgi ve saygı duyar.
’’Ayran’’ kitabın en güzel, en etkileyici hikayelerinden biridir. Babasız Hasan annesi ve iki küçük kardeşiyle bir toprak damda oturur. Annesi ’’başka köylerde, el yanında’’ çalışmaya gider, iki üç günde bir ancak döner. Hasan köye iki saat uzaklıkta bulunan istasyona ayran götürür. Tren yolcularına satarak kazandığı birkaç kuruşla kardeşlerine ekmek alır. Gene bir kış günü istasyona gider, akşama kadar bekler, satamadan geri dönmek zorunda kalır. Karanlık basmıştır, müthiş bir rüzgar ve kar vardır. Uzaktan kurtların uluyuşunu duyar. Korkudan, açlıktan ve yorgunluktan yere yığılıverir. ’’Küçük Hasan dizlerinin artık kendini taşıyamayacağını hissetti. Korku her tarafını bağlamıştı. Çıplak ayaklarının cıvık çamura her batışında çıkardığı ezik ses, sırtına bir kamçı gibi iniyor ve korkusunu birkaç misli arttırıyordu. Boğazına bir şeyler tıkanmıştı. Çatlak elleriyle gözlerini silerek ileri bakmak isterken dizlerinin üstüne yuvarlandı.’’
!!Ayran’’ yoksul, topraksız, desteksiz köy insanlarının yalnızlığını, mutsuzluğunu, çaresizliğini belirtir. Yaşamak için doğayla yaptıkları çetin kavgayı gösterir. Ayran ,insanı acımaya olduğu kadar düşünmeye de iteleyen sarsıcı, uyandırıcı bir hikayedir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.