0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
449
Okunma
Merhaba dünya; ben geldim!
Yeni yeni nefes almaya başladım ve bu defa ilk kez ağrısız oluyor nefes alışlarım.
İlaçsız ve makinalara bağlanmadan nefes alıyor olmak, ne güzelmiş.
Oysa en büyük armağanmış acısız nefes almak.
Ne güzel bir şeymiş başında bekleyenlerin umutsuz bakışlarını, gülen yüzlerin alması.
Bu gün yedinci gün ve ilk kez kızım ve oğlumu gördüm camlar ardından, ilk defa güldü yüzüm ve unuttum tüm acılarımı.
Biliyor musunuz?
Uzun zaman sonra ilk defa mutluluğa oldu gözyaşlarım.
İlk kez hayata dönmenin ve çocuklarımı yeniden görmenin mutluluğunu yaşadım.
Oysa daha dün, ha öldü ha ölecek gibiydi tüm bakışlar, görmesem de endişeliydi kapılar ardında bekleyişler.
Oysa, ölmekten hiç bu kadar korkmamıştım, dün ilk kez bu korkuyla tanıştım, ölülerin vücudu soğuk olur derlerdi, vücut sıcaklığım hiç düşmedi.
Herkes düşürmek için uğraşırken ellerini tutmak istedim, durun ateşim düşerse öleceğim diye içten içe haykırdım ama yüzüme geçirdikleri oksijen maskesinden sesim çıkmadı.
Bu gün maskeyi de çıkardılar, ara ara takıyorlar ve nefes alırken zorlanmıyorum.
Aslında zorlansam da onu takmaktan korktuğum için söylemiyorum.
Maskeden de korkum başka sebepten ya neyse, o uzun hikaye…
Yedi gündür ne bir yemek yedim ne bir bardak su içtim, o kadar özledim ki annemin elleriyle yaptığı mercimek çorbasını.
Ya yurdumun yazın serinleten, kışın ısıtan çayı, olsa şimdi, içsem bir bardak kana kana, sanki geçecek gibi tüm ağrılarım.
Yarım saat önce doktor geldi ve böyle giderse yarın normal odaya alacaklarmış, sanırım birkaç günde orada izleyecekler.
Bu gün bir sigara yakıp, izmariti sevilenin yüreğine basmak geldi içimden, sonra durdum düşündüm, onlar değildi seni bu hale getiren, inanarak hata yaptın ve sen çekiyorsun.
Sonra gidene de kalana bir el daha salladım, ve dedim ki;
Merhaba dünya, yeniden ben geldim.