- 886 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
İSLAM'DAN NE KADAR UZAKLAŞTIK ?
Son yıllarda dünyanın değişik coğrafyalarında zaman zaman önüne "İslam, din, şeriat" isimleri konularak piyasaya sürülen terör destekli radikal örgütler, sanki İslam diniyle bir alakası varmış gibi, sırf İslam’ı karalamak ve hakiki Müslümanları yaralamak parçalamak için kurulmuş İslam dışı karanlık yapılardır.
Adına her ne denirse densin bu radikal örgütlerin kuran ve sünnet ile yakından uzaktan alakaları yoktur. Hakiki Müslümanların yaşam tarzları, ibadet şekilleri, hayata bakışları, Peygamberimizden bu zamana, bembeyaz tarihin yüz akı, şahitleri, yaşanmış örnekleriyle önümüzde durmaktadır.
Gelin! Ecdadımız nasıl bir Müslümanmış ve İslam’ı nasıl yaşamışlar bir bakalım.
Müslümanlar, Hayvanlara yönelik vakıflar kurmuş, bu vakıflara özel arsalar, meralar tahsis edilmiş, buralarda yaralı hayvanların ve göçmen kuşların ihtiyaçları giderilmiş ve bakımları yapılmıştır.
Asırlardan günümüze kadar gelen, özel örnek şehirler inşa etmişler, buraları düzgün mimariler camiler, hastaneler, okullar yaparak insanlığın hizmetine sunmuşlardır. Buralarda dönemin iş kollarına yönelik eğitim verilmiş, insanlara iş imkanları sağlanmıştır.
Müslümanlar, zekât müessesini en iyi şekilde çalıştırmışlar, her zaman fakir fukaranın yanında olmuş, Din, Dil, Irk ayrımı yapılmadan onların kalacağı, barınacağı yerler, tedavi merkezleri, aş evleri açarak maddi, manevi her şeyiyle yakından ilgilenip, insanlığın hizmetine sunmuşlardır.
Müslümanlar, kimsenin akla hayale gelmedik yerlerde, bir insan bir canlının yolu uğrayabilir diye, dağda, taşta, ovada, şehirde, köyde kervansaraylar, çeşmeler, hanlar, köprüler, daha pek çok güzel faydalı eserler kurmuş bırakmışlardır.
Müslüman Alimler, her konuda araştırma, çalışmalar yapmışlar, ilim, bilim, tıp, matematik alanında eserler yazmışlar, pek çok kütüphaneleri insanlığın emrine sunmuşlardır.
Müslümanlar, gençlerin eğitimine ayrı bir değer vermiş, onları her alanda desteklemiş önlerini açmış, evlilik zamanı gelen kız ve erkelerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak, geleceklerini kurmalarına önayak olmuşlar, desteklemişlerdir.
Müslümanlar, Peygamber efendimizin, "kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki ağacı dikiniz" hadisine dayanarak, yeşilliğe, ağaca, doğaya ayrı bir kıymet vermişler, tüm canlıların geleceğini gözetmişlerdir. Bunları yapan insanların sevap hanelerine o ağaçlardan ve doğadan istifade eden canlılardan dolayı "sadaka" yazılacağı vurgulanıp büyük payeler verilmiştir.
Müslümanlar, Kur’an’ın emirleri doğrultusunda hareket etmişler, kendilerine peygamber efendimizi örnek almışlardır. "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin" düsturu doğrultusunda hareket etmişler, "Elinden, dilinden Müslümanların emin olduğu" güvenilir insanlar olmuşlardır. Yüzlerini hiç ekşitmemişler, hep güler yüzlü olmuşlardır.
Müslümanlar, Yemeklerden önce ve sonra el yıkamak, diş temizliği, yıkanmak, tıraş olmak, güzel koku sürünmeye kadar... İslam peygamberinin sünneti olarak kabul etmişler, uygulamışlardır.
Ecdadımızın aklına, İslam denince, Müslümanlık denince, Allah ve Resulüne uymak, insanlığa faydalı eserler ve yaşanılır bir dünya bırakmak gelmiş, o doğruda çalışmışlar, eserler bırakmışlar ve yaşamışlardır.
Günümüzde neler oluyor, biz onlar kadar olamıyor veya neden din dışı düşmanların oyunlarına geliyoruz? Bugün iç dış din düşmanları bizi yıkmak, yolumuzdan alıkoymak, birbirimize düşürmek için, bütün radikal yolları denemektedirler.
Biz Müslümanlar okumakla, araştırmakla, Genciyle, ihtiyarıyla özümüze, aslımıza dönmekle ancak bu sarmaldan, bu karanlık oyunlardan kurtulabiliriz.
Unutmayalım ’ki İslam; asan kesen, dışlayan radikalliklerin yaşandığı "Kur’an’ ve sünnet dışı" bir din değildir.
Ahmet Ali Canbaz 02/12/2021