- 233 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Alan Etkisi Ve Kolektif Kuvvet 9
Rüzgârın, rüzgâra karşı yürüyen, koşan kişi üzerine de farklı; duran kişi üzerine farklı bir alan yüzey etkisi vardır. Aynı rüzgârın, aynı rüzgâr alanı içinde koşan kişi üzerine olan etkisi koşmayı durdurmak isteyen alan etkisiydi. Direnç veya dirençsizlik eylemlinin alan yönüne bağlı bir davranışla belirir.
Eylemli kişi alan yönünde hareket ediyorsa rüzgârın etkisi, eyleme eklenir. Eylem esen rüzgârın alan yönüne göre zıt bir durumla gerçekleşiyorsa; rüzgârın o eyleme karşı koyan, o eylemi durduracak olan karşı bir direnç etkisi vardır. Bu durumda rüzgârın alan etkisi kişinin eylem enerjisinden çıkarılır.
Rüzgârın alan etkisi kişinin eylem direncinden fazlaysa o eylem durur. Hatta rüzgârın etki kuvveti, eylemli kişiyi; kişinin eylem yönünün gerisine doğru sürükler. Yani rüzgârın esiş yönü, alan yönüdür. Kuvvetli olan rüzgârın alan yönü kuvveti, alan yönüne ters olan eylemi alan yönüne doğru sürükler.
Rüzgârın kuvveti ve esiş alan yönü değişkendir. Kolektif alanını alan yönü, kararlıdır. Kolektif alanın alan yönü başlangıç koşullarıyla belirlenen bir etkidir. Başlangıç koşullarında yapılacak bir değişiklik kolektifi yapı alanın yönü içinde ve ters yönde sömürüyü, hileyi, vaat etmeyi, aldatmayı vs. ortaya kor.
Bu durumda sistemin kolektif oluşu bozulmakla sistem negatifleşir. Negatiflik içinde oluşan kişisi zenginliğe, kişisi sahipliğe karşı; çatışan fakirlik ve malsız mülksüz lük ortaya çıkar. Fakirliğin zenginlik ile bir geri etkimesi vardır. Zenginlik ve fakirlik aynı alanın zıt iki yüzü olan kuvvet alanı gibi belirir.
Kişisi zenginlik arttıkça ters durumla fakirlerin sayısı ve sömürünün şiddeti artar. İki yüzey arasında uzlaşmaz durumla potansiyel gerilimler artar. Kısacası yokluğun zenginliğe ya da fakirliğin varlığa geri etkimesinden ötürü sadaka ortaya çıkar. Kötülüğe karşı iyilik ortaya çıkar. Kısaca ahlaka karşı ahlaksız oluş ortaya çıkar. Ya da tersi durumla ahlaksızlığa karşı, kolektif olan; kolektif ahlak ortaya çıkar.
Ama rüzgârın her iki etki durumda da bir kuvveti vardır. Yani rüzgâr tanımı, kolektif bir etki analojisi olduğuna göre; bu analojide kolektif alan içinde duran kişi çalışamayan kişi benzetmesi olur. Rüzgâra karşı yürüyen kişi de kolektif etkiye kuvvet katan, üreten, çalışan kişi olur. Çalışamayan kişi ile üreten kişilerin kolektif etkiyi farklı farklı hissedecekleri açıktır. Bu açık hal ile her iki his te kolektif hukuktur.
Yanlışı doğruyu belirleyen, pusula ve doğrultmaç buydu. Bu nedenle kolektif kuvvet ve kolektif etki sistem dışı bir lütuf, bir bağış, bir himmet, bir hizmet olmayıp; kolektifin tarihsel ve zorunlu etkisiydi.
Kolektif kuvvet kimsenin değildi. Kolektif kuvvet tarihsel ve toplumsal izole bir geçmişin koşullarından doğmakla kolektif bir hak ve kazanımla mirastı. Oysa bu kolektif şartlara göre günümüzdeki sömüren sistem olan liberal ve kapitalist sistem, ters yön alan kuvveti olmakla, kolektif sürece aykırıydı.
Özetlersek. Kolektif süreç bir yapıdır. Ya da kolektif süreçler uzay zaman tümleşiğiyle bir alandı. Ve kolektif alan gerek sosyal öğrenme, gerek eşleterek öğrenme, gerek dokunmadan, temas etmeden bir kuvvet, bir bilgi, bir bilinç, aktarımı olmakla; kolektif etki ve kolektif kuvvetti.
Kuvveti alan ile bilmek alanı da kuvvetle tanımlamakla kolektif alanı parçalı anlam etmek zorundayız. Bir bütünün parçalı ve zıt durumlarla olması birlikte giden birlikte birbirine göre zıt etki olan durumlar belirmesidirler. Her alan içinde bir kuvvet vardır. Ve her kuvvette bir alan etkisi olan bileşimdir.
Toplumsal yapı etki koyacak bir alansa; her alanın o etkiyi ortaya koyacak bir kuvvet girişmesi vardır. Bir etki ortaya koyan kuvvet girişmesi bir alan nedenledir. Bir alan en az iniş-yokuştaki eğim içinde oluş gibi zıt yönlü belirme etkilerle vardır.
İnişle olan alan, üzerindeki eyleme eş yönlü etkidir. Eyleme kolaylaşışı (en az direnç) bir etki ve kuvvet uygular. Yokuş olan yokuşlaşan alan da üzerindeki eyleme en çok bir dış etki ve zorlaştırıcı bir etki ile büyük bir dirençle, kuvvet uygular.
Kolektif alan sağlasan olan ve tüketilen (kullanılan) yapı olmakla, iki yüzüyle bir alanı ya da iki yönüyle iki yönlü eğimiyle bir alanı vardır.
Genel olarak kolektif alanın yönü en az dirençle olunan alan yönü olmakla sağlasan olandan tüketim olana doğru olan alan yönüdür. İniş aşağı olan alan yöndür. Aşağılarda bileşimin özelliği belirtilecek.
Ve kolektif alanın en çok dirençli olduğu yönü de tüketileni veya sağlama olanları yeniden ve yeniden ortaya koyan; yokuşlaşan doğa direnci olan yöndür. Ve köleci sistemle görülecekti ki paylaşan yön de dirençli yöndü. Üstelik her iki alan yönü de alan içindekilere bir kuvvet uygularlar.
Yani bileşimi veren bağıl kolektif kuvvet kabaca etki olmakla; alan içindekilerine şekil değişme, eylem değişme, düşünce değişme, yön değişme, eyleme geçirme, eylemi durdurma gibi niş sel eylem alanlı kuvvetler uygularlar.
Alan aynı anda çift yönlü enerji belirmesiyse, kuvvet az veya çok dirençle ortaya çıkan enerjidir. Tekil yaşam içinde acıkan kişiyi eyleme yönelten doğa etkili alan kuvveti, kişiden elma ağacına doğrudur.
Acıkan kişi elma ağacına doğru yönelimli iken yönelim, sağlama yapacak kuvvetten ötürü alanın yönüydü. Acıkan kişi elma ağacına doğru giderken dere aşıyor; bayır tırmanıyor; kişinin önüne kurt çıkıyor veya elmanın ağaçtaki en yüksek yerde buluyor olması ile bunların tümü alan yönüne zıt kuvveti oluşurlar. Bu engeller fazladan güç harcanması olmakla, direnci büyüten; tersten karşı konması gereken kuvvettiler.
Dahası acıkan kişinin elma ağacını bulup bulamaması da ayrı bir ters yön alan kuvveti harcanmasıdır. Oysa köleci bir kolektif alan içindeki alanın yönü; hak, hukuk gibi söylemler eşliğinde, alanın yönetim merkezi olmakla, en az bir direnç ve güç harcanması olan kuvvettir.
Ters alan yönü kuvveti içindeki dirençlere karşı konması gereken güç harcanmasını kim, neye göre beliriyordu? Tabii ki ters yön kuvveti, yukarıdaki elmaya ulaşma örneğimizdeki acıkan kişinin alan yönüne göre belirleniyordu. Ama acıkan kişinin alan yönü aynı zamanda doğanın alan yönü olmakla doğanın alan yönü kişiye dirençti. Oysa alan yönü en az dirençle en az sürtünmeyle enerji sarfiyatıydı.
Hatta bazen en az enerji harcanması durumu içinde bir gezegenin çekim gücüne kapılan uzay aracı gibi alan kuvveti de alan yönünde olduğu durumda, alan kuvveti de alan yönüne eklenmekle; rüzgârın ittirmesi, deniz sörfü gibi bazen hiç enerji harcamadan o alan yönünde, o sağlamayı yapmak ta pek olasıdır.
İşte El de kolektif alana, böylesi bir sanallık içinde vaat eden rızk veren bir çeken durumla katılacaktı. El kolektif alana üreten ilişkinin çekim koşulu üzerine kendisini bindiriş yapmakla “ilinek sel” katılım yapacaktı.
Üreten ilişki kolektif alana üçüncü bir boyuttu. Kolektif alanla, üçüncü boyutun bileşimi kolektif alana hacimdi. El böylece kolektif süreç içinde, kolektif hacimle, kolektif koşul ile donanımlı olacaktı. El, üreten sürece bir araz olacaktı. El sürecin arzı, enfeksiyonu ve kolektif olmayan sistem dışı bir anlayışıydı.
El kolektif donanımla, kolektif hacimle sörf yapan sahte boşluk alanı olmakla sörf yapar olduğu halde; kolektif sürece karşı; “mülk benim. Mülkün sahibi benim. Bir takdirle mülkümden dilediğim kadar payı sizlere veren de, vermeyen de, benim” demekle kendisine dört tane alan açmıştı. Tersten kolektif kuvvetin yerine geçmişti.
El ajan provokatör, enfekte bir arıza durumdu. El böyle olmakla kolektif hacimli kolektif alan içinde bulunuyordu. Kolektif hacimle üs sel devinmelere yol açacak birçok özgün boşluk alanları oluşacaktı.
İspirtonun sudaki boşluk alanları doldurması gibi El sömürüsü de hacme ait boşluk devinmeleri içindeki her bir eylemin, o eyleme ait boşluk alanının içine yerleşecekti.
El, kolektif sahipliğin boşluk alanını kişisi mal sahibi yapacak enfeksiyonla dolduracaktı. Böylece El akıl almaz boşluk devinmeli süredurumlar içinde kendi eylem alanlarını ortaya koyar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.