- 701 Okunma
- 0 Yorum
- 7 Beğeni
GENÇ ŞAİRİN GÖREVLERİ
Şair, etkilendiği, duygulandığı olay ve izleminleri anlamlı kulağa hoş gelen biçimde dizelere döken bir şiir işçisidir. Şiir onun kaleminde renklenir. Şairin gecesi gündüzü yoktur. Esinlendiği, ilham geldiği an yazar. İlham denilen zamansız konuk bazen bir gece karanlığında, bazen şafak vakti rahatsız ederek, bir-iki satır yazmaya zorlayabilir. Başlangıçta yazılan bir-iki satır veya kıta iki şiirin temel taşıdır. Şair daha sonra duvar işçiliği örneği diğer satırlarla şiirini bütünleştirecektir. Şair taklitçi değil, gerçekçi olmalıdır. Kopyacılık yerine bir şeyler yaratabilmenin, uğraşını vermelidir.
Şair yurtsever ve Atatürk ilkelerine saygılı olmalıdır. Kisisel sorunlarından çok toplumsal sorunlara yönelmeli; yaşadığı toplumun sıkıntılarını, özlemlerini, sevinçlerini yapıcı bir şekilde duyurabilmelidir. Şair kalemini faydalı ilgi alanlarına yöneltmeli, duygularını veya duyguları yararlı kavramlarla gün ışığına vurmalıdır. Aynı zamanda eğitici,öğretici olmalıdır. Şairin işlediği ikonular genelde hepimizin yaşamına giren, hissedip etkilendiğimiz olaylardır. Bunlarda sevgi, hasret, aşk, hicran, gurbet ve yurtseverlik gibi duygulardır. Şair şiirini yazarken yaşadığı bir olay ise duyarak yazar. Eğer yaşamadığı bir olay ise çok iyi gözlemci olmalıdır. Rolüne adepte bir oyuncu gibi çok iyi konuya girmeli, duyarlı olmalıdır. O zaman verimli olur ve başarı çizgisine erişebilir.
Şair çağdaş olmalıdır. Aksi takdirde genç nesle şiiri sevdirme olanağılarından yoksun olacaktır. Bu ara şairlerimizin yaptığı gibi çağdaşlık ilkesie sıkıya sarılarak, ne yeni nede eski kuşağın anlayamıyacağı kelimeler kullanarak, halkla şiirin arasını açmamalıdır. TDK tarafından üretilen kelimeler, halkımızın diline biraz olsun yerleştikten, yansımadıktan sonra kullanmalıdır.
Her sanatın, her işin zivresi vardır. İşinin ehli olan bir ustanın zamanla öğrenemiyeceği bir şey kalmaz. Şiire gelince hiçte öyle deği. Çağdaş yaşamıza paralel durmaksızın aşama halinde olan şiirin, günün birinde doruk noktasına ulaşacağı varsayım olarak bile düşünülemez. Şiirin ustası ozan; ben herşeyi öğrendim diyerek kalemini bir tarafa bırakamaz. Kimine göre şiir yazabilmek bir Tanrı vergisi, kimine göre yetenek meselesi olsa bile inkar edilemiyen bir şey varsa oda şiirin sanatların sultanı olduğudur. Eğer gerçek bir şairseniz olmadık yerde esinlenirirsiniz. Okuduğunuz her şairin uslübü size bir şeyler verir. Ve günün birinde kendi özünüze kavuşursunuz.
Sonuç olarak şair; bir bilim adamı, bir tarihçi, denizci kadar kendi dalında bilinçli olmalıdır. Evreni, doğayı, gökyüzünü hatta yıldızları tanımalı, şiirini öğretici ve anımsatıcı tarihsel içeriğe kavuşturmalıdır. Genç şairler kendilerini arabesk şarkı taklitçiliğinden kurtarıp, hırslı arayışlarla kabuğunu kırarak gerçek bir şiir dünyasında yaşama sevincini aramalıdır...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.