YASEMİN (1)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gece saat on ikiyi çeyrek geçiyordu. Ekim’in sekizi olmasına rağmen gökyüzü pırıl pırıl, yıldızlar göz kamaştırırcasına parlıyordu. Ay’ın endamından düşen yakamozlar deniz sularında cilveleşiyor, nazlı esen rüzgarın tılsımında aheste dalgaların hoşluğuna bakıyordu salonun penceresinden. Elindeki günlük defterini çalışma masasına koyarak mutfağa yöneldi. ’’Günlük anılarımızı da noktaladık anı defterimize. şimdi nefis bir kahve yapayım da denize, gökyüzüne baka baka yudumlayayım!’’ diye geçirdi içinden. Hafifçe tebessümler bırakırken gamzelerinde bahar gülleri açtı. Neşesi yerinde görünüyordu hal ve tavırlarına bakılırsa ama duygusallığı yüzüne çarpıyordu. Aşk romanları okuduğundan olsa gerek. Okumayı öğrendiği ilk okul birdenberi çok sevmişti kitapları. Kitaplardan gözlerini alamadığı için babası ona gözlerinin yorgunluğunu alsın diye özel gözlük almıştı lise ikinci sınıfta. Okuma sevdalısı ona arkadaşları ’’ Kitapların Delisi!’’ lâkabını takmışlardı. Arkadaşlarının bu benzetmesini çok sevmişti. Okuduğu kitapların geneli aşk, sevda üzerine kurgulanmış hikaye ve romanlardı. Edebiyata özel tutkusu vardı. Şiirlerde seçiciydi. Kendisini etkileyen şiirleri alır, mavi kaplı defterine işlerdi.
Ömrünü okumaya adamıştı. Ama hiç bir zaman bir yazar ve şair olmayı düşünmemişti. Lise son sınıfta Edebiyat öğretmeni Günay hanım onu bir gün öğretmenler odasına götürerek uzun uzun konuşmuştu. Onun edeb-i eserler verecek bir romancı olmasını tembihlemiş, o ise; ’’kısmet’’ diyerek geçiştirmişti öğretmenini. Babası Alpgiray’da kızının ses getiren bir yazar olmasını arzuluyordu. Kızı hakkında duydukları ona gurur veriyordu. Annesi Yıldızhan ise kızını ev işlerinde yormuyor, en hafif işleri ona havale ediyordu. ’’Onun eli kalem tutsun, nice eserler versin yavrum!’’ diye çevresine söyleniyordu. Sırma saçlı, ay endamlı, papatya gamzeli, mavi gözlü kızına kıyamadığından ev işlerinden oldukça uzak tutuyordu.
Yıllar ne çabuk gelip geçmişti. Kaç mevsim değişti o üniversiteyi bitirinceye dek. Okulunu başarı ile bitirmiş, başarısından dolayı bir ay içinde tayini çıkmıştı egenin sahil kasabası Çeşmealtı’na. Çok şirin bir kasabaydı. İli İzmir, bağlı olduğu ilçe Urla. Adımını ilk attığı andan itibaren çok sevmişti Çeşmealtı’nı. İnsanları içten, riyadan uzak, samimi, sevecen, güler yüzlü insanlardı. Kasaba halkı onu bağrına basmış, her zaman onun yanında olmuşlar, kasabada yabancılık çekmemesi için her bir kolaylığı göstermişlerdi ona. Anne ve babası ile telefonda sık sık görüşseler de anne ocağını arıyordu kasabalılar onu yalnız bırakmasa da. Orta okul birinci a sınıfının ilk Türkçe dersine girdiğinde o denli heyecanlıydı ki; konuşurken dudakları titriyor, kelimeleri yutkunarak konuşuyordu. Öğrencileri öğretmenlerinin bu halini anlıyor, tebessümle karşılık veriyorlardı. Tanışma faslı geldiğinde;
__ Arkadaşlar, okulu yeni birdim ve ilk tayinim ve ilk dersim bu benim. Heyecanımı maruz görünüz. Henüz çiçeği bununda toy öğretmenim, dediğinde sınıfta gülüşmeler ve gülüşmelerin arasından bir ses yükseldi.
__ Hocam merak etmeyiniz biz sizi pişiririz! Bir haftaya kalmaz acemiliğiniz biter., diye gülümsedi, sınıfta onunla birlikte...
__ Teşekkür ederim. Buyurun oturun. İsmini sormayacağım, birazdan sınıfcak tanışacağız. İlk önce kendimden bahsedeyim. Adım Yasemin. Rahmetli neneciğim koymuş adımı. Babamın annesi yani. Aslen Makedonya’dan gelmişiz. Dede nenem ve bir kaç aile fertleri ile zor şartlarda Türkiye anavatanımıza göç etmişler. Malum; o zamanlarda balkanlarda biz Türklere karşı olmadık durumlar vardı. Bizlere tuzaklar kurarak ya öldürüyorlar, ya da evlerimizi gece ateşe veriyorlarmış. Ana devletimizin gücü zayıfladıkça durumlar daha da kötüleşince bir yolunu bulup Türkiye’mize kaçıp gelmiş atalarım. Babam Türkiye’de doğmuş. Annem ise Tebriz Türklerindendir. Aynı mahallede oturdukları için annem ve babam birbirlerini severek evlenmişler. En küçükleri benim. Benden öce ili ağabeyim ve bir ablam var. Kısaca benin durumu özetle bu. Şimdi sizleri tek tek tanıyalım...
Üç hafta kadar geçmişti. Yasemin öğretmen okuluna ve kasabaya ısınmış, neredeyse yabancılığını unutacak noktaya gelmişti öğrencilerinin ve kasaba halkının ona sevgi kucağını açmalarından dolayı. Öğretmen arkadaşları arasında en genci olması da onu daha da sevecen yapıyordu. Konuşması, oturup kalkması, beşeri münasebetleri en üst seviyedeydi. Ailesi onu bir Türk çocuğunun nasıl yetiştirilmesi gerektiğini çok iyi bilenlerdendi. Onu her zaman dış etkenlerden koruyacak eğitimi vermişlerdi. Okulda tanıdığı öğretmenlerinde iyi eğitimli olmaları yanlış yollara girebilecek engeller önüne örülmüştü. Nereye gitse; davranış ve konuşma adab-ı insanları kendisine cezbettiriyordu. O nedenle hiç sıkıntı yaşamadı çevresinde. Kasabada alışveriş yapabileceği esnafları da tanımıştı. Kiralamış olduğu evinin kızı Ülkü ile sıkı bir arkadaş olmuştu kısa zaman içinde. Ülkü, lise son sınıfta okuyordu. Üniversite imtihanlarına hazırlanmasında Yasemin öğretmenin ona yardımcı olabileceği düşüncesi samimiyetini bir kat daha artırmıştı. Aslında Ülkü çıkar, işinin görülmesi için fırsatçı biri değildi. Yasemin öğretmenin sıcaklığını, sevgi dolu yüreğini görünce iyi bir ikili olacağını düşünmüştü. Yasemin öğretmen okuldan döndüğünde yanına koşar, yorgunluğunu anlar, hemen mutfağa geçerek yemek hazırlamaya koyularak her an yanında olduğunu göstermek istiyordu. Böylece arkadaşlığını pekiştirmek arzusundaydı.
Hafta sonları akşamı zorlandığı derslerden yardımcı olmasını ve birlikte nezih akşamlara imza atmayı düşünüyordu.
Yasemin bir cumartesi akşamı çalışma masasına geçerek büyük boy defterini açtı. Bir eli kalemde, diğer elini çenesine dayalı halde tül perdesi sıyrılmış pencereden dışarı bakıyordu. Düşünceli hali onu dalgın yapmıştı. Nereye baktığının farkında bile değildi. Aklını meşgul eden durum neyse; öylece baka kalmıştı dışarı. Kaşlarını ve başını azıcık kaldırıp gökyüzüne baktı. Pırıl pırıldı. Öğle vaktine yarım saat vardı. Cadde fazlaca kalabalık değildi. Kaldırımları adımlayanların yanısıra, alışveriş için dükkanlara girip çıkanlar vardı. Yasemin durgundu. Düşüncelerle boğuştuğu belliydi. Ya da kafasında tasarladığı şeylerin kurgusunu yapıyordu. Çayından bir yudum alarak kendine gelir gibi oldu. Başını sağa sola hafifçe sallayarak yazmaya başlarken kapının zili çaldı. İçinden ’’ Hay Allah, tam zamanı şimdi gelmeniz? kafamda tasarladıklarımı umarım unutmam!’’ diyerek kapıyı açmaya gitti. Kapı açıldığında her zaman ki gibi güler yüzle karşısında Ülkü vardı.
__ Ah canım güzelim, sen miydin? dedi gülerek. Ülkü salona geçtiğinde kucaklaştılar.
__Yasemin hocam özlemişim görmeyeli...
__ Hadi be! Daha perşembe buradaydın! Ne çabuk?
__ Olsun valla, ben kapıdan çıktığım an seni özlemeye başlıyorum. Allah seni iyi ki buraya yolladı, şükürler olsun. Seni o kadar çok sevdim ki hocam... derken gözleri nemlendi Ülkü’nün.
__Yapmaaa Ülkü! Çok duygulusun sen. Özlenmekte beni mutlu ediyor tabi. Bu senin değerinin ölçüsüdür çalışkan kız.
Ülkü koltuğa oturmadan masadaki defter ve kaleme gözü ilişti. Merakla masaya yürürken Yasemin ondan önce masaya vararak defterini kapayınca Ülkü şaşkınlık içinde sordu.
__ Hayırdır Yasemin hocam. Çok mu özel o defter? diye gözlerinin içine baka baka söyledi.
__ Hayır hayır, çok özel değil ama süprizi bozulmasın diye kapadım. Canım Ülkü’üm senden saklanacak bir şeyim yok! Ama o defterde yazılanların gizemi kaybolmasın diye göstermedim sana ama yazdıklarım bittiğinde ilk kez sen göreceksin, bundan emin ol! dediğinde Ülkü dudaklarına mimik hareketler yaparak;
__ Hıımmm anladıımmmm! Veee bu defteri burada kapayalım, yeri geldiğinde açarsın artık, diyerek birlikte gülüştüler.
Devam edecek...
Zafer Direniş
...
Karabulut
17 Ekim 2020 Cumartesi
YORUMLAR
Değerli hocamı ve edebiyat adına yüreğin serili olduğu değerli kaleminizi kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Devamı gelsin değerli hocam ve lütfen arayı açmayınız.
Sonsuz selam ve saygılarımla
direniş
Var olasın
Devamı gelecek, yolda :)
Güne seçilen bu güzel hikayeyi çok beğendim. Sabırsızlıkla devamını bekliyoruz Direniş Hocam. Çok Tebrik ederim. Saygılar.
direniş
Desteğin benim için her aman onur ve gururum olmuştur.
Var olasın.
Sevgiler değerli şairimize :)
direniş
Amatör ruhla yazmaya çalışıyorum. Beğenmen mutlu etti beni.
Sitemizin en eski emektarlarındansınız benim gibi. Niceleri geldi ve gitti ama biz buradayız ve olmaya devam edeceğiz. Sitemiz bize çok değerler kattı. Çoğu bunun farkında değil maalesef!. :(
Benim ve senin için çok kıymetli sitemiz... Nice yazı ve şiirlere sitemizde...