DARHANE Son
-Teyze yalvarırım bırak beni gideyim. Bak çantamda üç beş neyim varsa senin olsun. Al bak boynumdaki kolyeyide vereyim. Hatta cep telefonumda senin olsun, sat bak iyi para eder yeni almıştım. Kıymayın bana yeterki babam kalp hastası zaten, bana bir şey olursa ölür üzüntüsünden.
-Anlamadım gitti be kızım. Bunları bana neden vermek istiyonki. Madem illa bir iyilik etmek istiyon, gel yardım et şu çocukların darhanelerini ovalım beraber. Şöyle sıkı sıkı ovalım ama. Eh ben ardık yaşlandım gari eski guvvetim kalmadı.
-Ayy çocukları da mı yoksa? Aman Allahım inanamıyorum.
-Hee asıl çocukların darhanesidir önemli olan. Çünkü onların kemikleri hassas ve ince dikkat etmek gerekir değil mi ya.
-Yeter ama artık şu konuştuklarınıza bakın, yaşınızdan utanın. Allah sizin gibi insanların cezasını versin, buradan bir kurtulayım görürsünüz siz çocuk organı satmak ha. . . Gösteririm ben size.
-Ne diyonki evladım Allahıma hiç bişey anlamadım. Ben burada darhane yapıyom karakış için. Çocuklar için manda sütü ile yapıyom, kemikleri güçlensin deyye. Büyyükler içinse elma tarla ne verdiyse leğene döşiyem.
-O neyin nesidir hiç duymadım.
-Darlık çorbasıdır. Derlerki bunun daa ismi saraydan gelmeymiş. Padişahın biri deyivermiş ismini, aş ustalarından edivermiş. Nasıl mı? Çıkmış tarlaya o dar vakitte bakmış ne var; diyelim iki biber, bir soğan, üç kabak, dört ondan, beş öbüründen katmış una. Bakmış insan çok yetmez demiş gayrı beklesin çoğalsın mayalansın. Olmuş mu sana iki biber, on iki biber, üç kabak onüç kabak, ondört ondan olmuş yüz dört ondan. . . Derken on çuval un, olmuş yüz çuval un. Padişah şaşmış kalmış. . .
Aş ustasını çağırtmış. Demiş,
-Nedir bu?
-DARHANE ÇORBASI’dır Paşam.
-İyi de, bizim bu kadar erzağımız yokmuş, nasıl oldu?
-Biraz ondan, biraz bundan, biraz da sabırdan ekledim oldu Paşam.
-Yaa benim yaptığımda Darhane ama şehir sosyetelerinin evinde yattı kalktı ismi değişti bi oldu Tarhane, bir oldu Tarhana. Hem sen, ne bakıyorsun bana öyle şaşkın şaşkın?
-Hiç. . . Bakkal Efendi demişti sizle sohbetten bahsetmişti de.
-Kahven bitti miydi?
-Bitmiş . . .
15. Ekim. 2020
Davi
YORUMLAR
Selam ve Saygıyla Davi...
Kendimi yoruma kaptırırım da
Selamı saygıyı unuturum belki diye önce söyledim.
Yazılarımdan tanırsın beni.
Lafımı esirgemem. Söyleyeceğimi söylerim.
Geleyim mi DARHANE ye?
İki günlük bir yazı. Peki niye iki günlük?
Birinci bölüm;
"Ben okuyucumu uzun uzun yazıp sıkmam. Ama öyle bir yerde keserim ki
merak edip ikinci bölümü de bekler."
İşte kibarlık işte asalet.
İkinci bölüm:
Neymiş DARHANE?
Biz okuyucularına tatlı bir sohbetten sonra açıklıyorsun.
Öğreniyoruz ne olduğunu.
Öğrenmekle de kalmıyor, vermek istediğin dersi de alıyoruz.
İş olsun diye yazmamak lazım aslında.
Yazılan bir işe yaraması lazım.
Ustalığına (şapka çıkaramam zira şapkasız selam verilmez) Selam duruyorum.
Selam ve Saygıyla Davi...
Demiş miydim onu?
Olsun bir kere daha diyorum.
Dar hane den Tarhanaya muhteşem bir yolculuktu yaptığımız.Elinize sağlık. Sürdürüle bilir bir sohbetten alı konmuş gibiyim. :)
Olsun.
Güne güzel bir başlangıç yapmama vesile oldunuz.
Hayırlı sabah ve Ömür.
"Biraz iç sesiniz noksandı yazıda . Biraz da teyzenin mimikleri."
Davidoff
Belkide yazının yazarı olarak ben görüyorumdur.
Yinede güzel ve içten yorumlarınız için sağ olun Sn. Yazarım.
Tşk. Ederim.
yeğinadnan
Sizi oraya iten ve o kahveye kadar sabrettiren bir iç sesi çok yakışırdı yazıya. Yaza bildim mi kastımı bilmiyorum.
Hayırlı akşamlar.