DARHANE II.
Baktım tam karşıdaydı yaşlı bakkalın dediği o beyaz evi.
Gitsem mi, yoksa gitmesem mi diye düşündüm bir an yalan yok. Şeytan diyorki boşver, ne işin var milletin evinde ama ben Şeytanı pek sevmem ya. Yürü dedim, yürüdüm. Bakkal Bey Amcanın beyaza boyalı evinin kapısını üç defa çaldım. (İçerden bir kadın sesi.)
-Duuur. Biliyorsun ellerimin ne halde olduğunu.
Diye bağırdı. Az sonra kapıyı açtığında kollarından aşağıya doğru kıpkırmızı bir şeyler süzülüyordu. Bir eli ile diğerine destek verip yere dökülmesine engel oldu. Göz göze geldik . . . Onunda aynı aşlı bakkalın gözündekiler gibi kalın camlı gözlüklerden vardı. Sağ elinin tersi ile gözüne geri itti. Belliki beni daha net görmek istiyordu.
-Benimki mi yolladı seni, yapar böyle şeyler. Kızmıştır sana, hele otur ben sana bir soluklan önce. Sana bir kahve yapayım sonra icabına bakarız.
(Yaşlı kadın kolları müsait olmadığı için tekme ile evin kapısını açıp dışarı çıktı.)
Oturduğum yerde kalakalmıştım. Neredeydim ve neden buraya gelmiştim? Benim buraya geldiğimden kimsenin haberi yoktu diye düşünmeye başladım. Bu kadının kollarından akan kırmızılıklar neydi?
Aman Allahım. Ben nasıl böyle bir ahmaklık etmiştim, ya bunlar bir organ mafyasıysa? Ben nasıl ellerinden kurtulurum?
Evet evet kesin bunlar organ mafyası. Yaşlı adam ne demişti kendisin: Kapıyı ÜÇ DEFA ÇAL. Neden üç defa, demek ki bu bir şifre. Bende bu tuzağın içine düştüm. Şimdi bana kahve getirecek içince bayılacağım ve sıra bana gelecek.
Ve kapı açılır. Yaşlı kadın elinde kahve tepsisi ile içeri girer.
-Ya teyze tam da ben gidiyordum. Kusura bakmayın kahveyi içemeyeceğim.
-Hayatta olmaz. Bu kahveyi içmeden şuradan dışarı adım attırmam.
-Yapma Teyze.
-Mümkün değil, kapıyı kilitlerim yine bırakmam.
2. Bölüm Sonu
13.Ekim. 2020
Davi
YORUMLAR
Kısa ama çabuk bitiyor eskiden radyoda arkası yarınlar gibi bekleyeceğiz artık yarını,tebrik ederim.
Davidoff
Bir bayan sesi vardı başlangıcında ''RADYO TİYATROSU'' diye gayet ciddi bir ses tonuyla başlatırdı. Evimizde çıt çıkaramazdık, kıyamet koparırdı annem.
Benzetmeniz ne güzel. Teşekkür ederim.
Bu nevi yazıların asla uzun olmayacağını söylemiş bulunayım. Okuru sıkmamak için meraktan öldürürseniz vicdan azabınız daha yoğun olur .Desem çok olmam di mi. :)
Ve evet maalesef kere maalesef kavanoza kapatılmış sineklerden farkımız kalmadı. Kavanoz dedikodu ve onlara bağlı sanrılar,Kavanozun dışında güzel ötesi bir dünya Görünen bu dünyaya her çıkmak istediğimizde bizi kuşatan cama çarpıp sersemliyoruz.
Bir söz var ya Bir Türk bin düşmana bedel. Yok öyle değil bu söz. Bir kötü yüzbin iyiye ecel.
Elinize sağlık fakat çok az'dı.
Davidoff
Ben bu sitede oniki yıla yakın üyeyim. Şunun farkındayım ki, çok kimse uzun yazı olduğu zaman sayfaya girer ve merhaba dermiş gibi yorumlar yapar veya yapmadan çıkıp gider.
Belki diyeceksinizki, siz öyle değil misiniz?
Hayır değilim.
Ben beğendiğim yazı veya şiir görürsem, yazar veya şairin sayfasına girer bakarım, yorum yapmadan okumayı sonraya bırakırım. Çünkü o benim için tıpkı iyi bir kitap gibidir. Ziyan etmem. Ama görüyorumki iyi okumadan ziyan ediliyor şiir ve yazılar.
Oysa dikkat ederseniz Defterimizde gerçekten okunulası çok iyi kalemler var.
Şimdi gelelim şu kavanoz meselesine. . .
Betimlemeleriniz çok güzel. Yazılarınızı okuyacağım. Sağlıcakla kalınız.