- 678 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
KESTANE KOKULU MEKTUP
Sayın;
Gülüşlerimin mimarı adam,
Nasılsın?
Fark ettim de, sana hiç nasılsın dememişim, hep kendi dertlerimle beynini,
hatta yüreğini meşgul etmişim.
Sahi nasılsın?
Halın keyfin nasıl?
Kendi dertlerimle meşguliyetim üzmesin seni, sen benim gülüşlerimin tek mimarısın,
şimdi benim diplomam bile yok dediğini duyar gibiyim,
ben yüreğimde çoktan verdim o diplomayı sana.
Sen yüreğimin sarp ve sarpa yollarında, her tür, yağmura,
kara, hatta fırtınaya karşı dimdik duransın.
Düştüğümde elimden tutup kaldıran, üzerimi çırpan, başımı okşayansın bazen anne şefkati, bazen baba güvencesisin.
Ben kelimeleri, birbirinin kuyruğuna bağlamayı öğrendiğim günden beri, bütün güzel ve özel ne kadar sıfat varsa sana yakıştırıyorum.
İçim de sevgin gün geçtikçe büyüyor, biliyor musun, ben bugün de sana seni seviyorum demeyeceğim, ne zaman sen gelsen aklıma donup kalıyor dilim, tam diyorum bu sefer söyleyeceğim, çıkmıyor dudaklarımdan sözler, bende derin derin bakmayı seçiyorum gözlerine, hele de o çenendeki gamzene, bir gamze bir erkeğe bu kadar mı yakışır? Geceleri yastığa başımı koyunca yine hayalin buluyor beni, sanki her yerde sen varsın, ya kokun sinmiş yada hatıraların.
Korkuyorum açık bırakmaktan yüreğimin camlarını, seni tanıdığım gün, tüm çöpleri atıp yüreğimden, şöyle baştan aşağı bir temizlik yapmıştım. Bol ozonlu sahi hala ozon diyorum çamaşır suyuna, sen öğretmiştin, meğer senden ne çok şey öğrenmişim, ama en çok da gülmeyi.
Benim dudaklarım gülmeyi bilmezdi, ne zaman gülmeye çalışsam yüzüm dudaklarım gerilir canım yanardı.
Öyle ya ben hiç gülmedim ki, bilmediğim, yemediğim bir yemeğin tarifini veremem ki!
Neyse gülüşlerimin mimarı adam, mektubuma burada son verirken, bir espri ile noktalamak istiyorum.
Kestane kebap, acele cevap.
Kestaneyle ne alakası var dediğini duyar gibiyim, hani sana sokakta kestane satan adamın ne sattığını sorduğumda, ask demiştin ya, ben hiç unutmadım ki,
parmaklarınla tek tek açıp yedirdiğin o kestaneleri, ben sana ait hiçbir şeyi unutmadım,
kapat yüreğinin camlarını cereyan yapmasın.
Hoşçakal sevdiğim...
Yüreğimin Başkenti,
yüreğimin Sultanı,
dertlerini dert bildiğim saygı değer Kadın.
Mektubun yeni geçti elime, kokun sinmiş mektup zarfına, bir süre kendime gelip açamadım, açtığım da ise kestane kabuğu, güneş sarı saçlarından kesip gönderdiğin bur tutam saç teli ve kağıtta duran dudak izlerin.
Öyle çok özlemişim ki kokunu, saçlarını öperek, kokunu içime çekerek yazıyorum sana cevabımı.
İçimdeki sen öyle iyi bakıyor ki bana, doktorumun verdiği ilaçlara inat, ilaç bildiğim gülüşünü , her gün düzenli olarak aldığım için, iyiyim çok şükür.
Geceleri soğuk oluyor, üşüyorum, hayaline sarılıp, hayalinle ısınıyor, hayalinle uyuyup düşlerinle uyanıyorum.
Seni özlemek biraz acıtsa da içimi, mektubun sarıyor özlemin acılarını.
Olur mu hiç, canımda can olanım, sevdiği insanın,
derdi ve hüznü yorar mı hiç seveni?
Derdini dert, üzüntünü üzüntüm bildim. Ben seni her şeyin ile kalpten sevdim.
Sen söylemesen de ben biliyorum sendeki yerimi,
hiç bir şey ve hiç bir kimse alamaz ne yüreğinden beni, ne yüreğimden seni.
Öyle bir yere sahipsin ki, gülüşlerini yüzünde oluşturan, içimdeki sensin.
Her şey seninle güzel, huzurumun sebebi, tutunduğum umudum, yüreğimdeki sevginin sahibi, dert ortağım, can yoldaşım, ömrümün geri kalanı.
Bazen delice şeyler geliyor aklıma, kelebekler gibi uçmak istiyorum sana,
yağmurlar hep engel oluyorlar bana.
Mektuplar geç geldiğinde, içimi korkular sarıyor, yüreğim üşüyor,
ölmek ile kalmak arasında can çekişiyor umutlarım.
Eylül ile birlikte soğumuştur Ankara, sıkı giyin, sakın üşütme.
Narin bir bünyeye sahipsin, hemen hasta olursun. İlaçlarını zamanında almayı ihmal etme.
Öyle bir ben var ki şimdi bu bedende,
İçinde sadece sen olan bir ben, gözleri seni arayan, sözleri sana çıkan,
kalbi sana atan, gülüşleri sen kokan bir ben.
Senden tek bir isteğim var, gülüşlerinin solmasına izin verme,
gamzen de ben varım sakın unutma.
Mektubuma, seni çok sevdiğimi ama gülüşlerine aşık olduğumu söyleyerek son veriyor, cevabını en kısa zamanda bekliyorum.
Seni seviyorum...
M & R
YORUMLAR
Mesafe Ne kadar Uzun Olursa Olsun mektup insanı Bazen Sevdiğinin yanına Götürür Getirir, demiş şair.
Eskiden ne güzeldi, mektuplar yazılır, günler, haftalar ve aylarca cevaplar beklenirdi.
Sayfa sayfa özlem dolu mektuplar, aşk kokulu, bir tutam saç teli, içinde mendiller olan mektuplar.
Şimdi hasret kokulu yazıyı okuyunca geçmişe dönüp o aşkları yaşayası geliyor insanın, kısa sms yada kırıcı mesajların yerine uzun uzun, sayfalarca mektuplar yazıp beklemek..
Okuyanları geçmişe götürüp getirecek harika ve manidar bir yazı, yüreğine sağlık, gönülden kutluyorum🌹