- 390 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Çizgilere Basmadan Yürüyenler 4. Bölüm
4.Bölüm
Bir şeyler yazmam gerektiğini biliyordum. Bir cümle dahi olsa birbirimizden habersizce yaşadığımız bu anıyı yazacaktım. Derin bir nefes alıp mektubuma başladım:
‘’Size vermem gereken cevaplar ve anlatmam gereken bazı ilginç olaylar var. Hayatımda yaşadığım en garip, en ilginç olayı anlatacağım. Yollarımızın nasıl kesiştiğinden bahsedeceğim.
Hayatınızda yaşadığınız en garip olayı anlatmanızı istemiştim. Aslında aklımda en sevdiğiniz şarkıyı sormak vardı. Bazıları için ilginç gelebilir ama ben arkadaşlarımla daha iyi arkadaş olup olmama konusunda en sevdiği şarkının ne olduğuna göre hareket eden biriyim. Mektup arkadaşlığımızın derinliğini de işte bu ölçüte göre belirleyecektim. Fakat en sevdiğiniz şarkıyı sormak yerine hayatınızda yaşadığınız en ilginç şeyi sordum. Bu durum biraz da aklınızda başka bir şey varken bir anda fikir değiştirip hiç alakası olmayan bir şey yapmanıza benzetilebilir. Ben de en sevdiğiniz şarkıyı sorma fikrinden bir anda vazgeçtim ve hiç aklımda olmayan başka bir şeyi size yazdım. Bunu istememiştim ama çoktan mektuba aktarmıştım.
Kader bizleri yaptığımız şeylere göre yeniden ve yeniden başka yollara yönlendiriyor olabilir. Belki ben de yazdığım mektupta size en sevdiğiniz şarkıyı sorsaydım olaylar başka yönlere gidebilirdi. Şu an elimde kalemimle içimden geldiği gibi yazıyorum. Belirtmek isterim ki bu mektuba başlamak ve doğru kelimeleri biraraya getirmek benim için çok zor oldu. Kendimi ve hissettiklerimi nasıl anlatmam gerektiğini bilemedim.
Bilmiyorum siz de öyle mi hissediyorsunuz ama ben sanki başka bir diyardaki kendimle yazışıyorum. Sanki yıllarca dolduramadığım sevgi, özlem, mutluluk ve daha ne istiyorsam sizinle bir araya gelirsem tüm hücrelerime doluşacak gibi. Bunu çok derinden hissediyorum.
Artık söylemem gerekir ki yaşamış olduğunuz o garip olaydaki kişi benim. Yani, sizi çizgilere basmadan geçen ve tebessüm eden kişi… İnanın sizinle çizgilere basmadan yürüdüğümüz ve birbirimizle konuşmadan dönüp ayrı yönlere gittiğimiz o an ve yine şu an hissettiğim bu duyguları hissetmiştim. Ama o an korkmuştum. Sevginizdeki büyüklükten, size aşık olmaktan ve en önemlisi herhangi bir sebeple sizden ayrı kalmaktan, ayrılmaktan çok fazla korkmuştum. Size bir merhaba demeyi istemiştim ama verebileceğiniz tepkiden korkmuştum. Bu benim felaketim olurdu. Böyle bir durumu kaldırmam söz konusu dahi olamazdı. Zaten hayatın uçurumlarında gezen biriyim.
Sizi görmeyi öyle çok istiyorum ki ifade edemem. Gözlerim dolu dolu yazıyorum bu mektubu. Şu andan sonrası umurumda bile değil. Seni buldum. Beni kendisine o kısacık anda aşık eden, başımı döndüren sen şimdi bir mektup kadar uzaksın. Ne diyeceğimi bilmiyorum. İnanın içimde çok büyük bir sevinç var. Odamın içerisinde sevinçten ne yaptığını bilmez bir haldeyim. Bundan utanmıyorum. Siz benim diğer yarım gibisin. Bunu sizi ilk gördüğüm anda hissetmiştim. Felaketim olabileceğini düşünmüştüm. Ne olur yanlış anlamayın. Sevgimizin birbirimizi felakete götüreceğinden korkmuştum. Sizi bir daha görememekten, sizden ayrı bir hayattan, benden ayrılmanızdan korkmuştum. Size tüm benliğimle bağlanıp, sonra beni terk etme ihtimalinizden korkmuştum.
Lütfen, en kısa sürede benimle irtibata geçin. Günün her vakti sizinle tanışmak için zaman ayırabilirim.
Size en içten ve kalbi duygularımı sunuyorum. En acele şekilde sizden haber bekliyorum. Hoşçakalın.’’
Şimdi ben, 19 yaşımda ölümüme yürürken bile bu anıyla mutlu oluyorum.
Mutlu oluyordum fakat beklediğim mektubu hiçbir zaman alamadım. Mektuplaşmamız bıçak gibi kesilmişti. Önce mektubun daha gitmediğini düşünmüştüm. Zaman geçtikçe gelecek olan mektupta yazılabilme ihtimali olan her şeyi düşünmüştüm. Bir zaman sonra yemek yemediğimi ve ciddi bir uyku probleminin içerisinde olduğumu anlamıştım. Günler günleri kovalarken beklediğim mektubu hiç alamadım. Bu durum beni iyice yıprattı. Artık çevremdeki kimseyle konuşmuyor ve iletişime geçmiyordum. Evde müzik açıp yaşadığım bu olayları düşünüyordum.
İşte bu dönemde 25000 adımda intihar etmeye karar verdim. 25000. Adımımı attığımda hala benimle kimse konuşmamış olursa hayatıma son verecektim. Evet, bunu yapacaktım. Hayatın tesadüfleri beni buna itmişti. Basit bir intiharı düşünmedim. Ölmekten çok korkuyorum. Sanırım sırf bu yüzden uzun sürecek keyifli bir geziyle hayatıma son vermek istemiyordum. Hayatın bana yaşattıkları ve o acı tesadüf beni böylesi garip bir intihara itmişti.
Ölmeyi isteyenler sanıyorum ki yaşamayı en çok sevenlerden oluşuyor. Yaşamayı öyle çok seviyorlar ki kötü bir yaşama tahammül etmektense o hayatı noktalamayı istiyorlar. İyi bir yemeğin, daha iyi yiyecekler ve içecekler eşliğinde yenmesinden daha çok keyif aldığımızı düşünürsek bu durum mantıklı geliyor. Kısaca, bu hayatta intihar edenler en çok yaşamak isteyenlerdir.
Telefonuma baktım. 23.864. admımı attığımı fark ettim. Artık zamanım doluyordu. Adımlarımı geniş ve yavaş atıyordum. Son adımlarımı iki tarafında da ağaçlar olan bir yolda atmak istiyordum. Eylülü yaşamak istiyordum. Kuru yaprakların arasında yürümek ve kurumuş yaprak kokusunu sonuna kadar içime çekmek istiyordum. Bir de sigara içmek isterdim. Hiç sigara içmemiştim oysa.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.