- 404 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÜÇ İSTANBUL
...Adnan, sınıf değiştirmek isteyen tipik bir Osmanlı aydınıdır. 93 harbi sebebiyle, sekiz yaşındayken, İstanbul’a gelip Kuzguncuk’taki bir yalıya sığınan bu Rumeli göçmeni, hukuk bitirdikten sonra, yazarlıkla, özel dersler vermekle geçimini sağlamak ister. Adliyeye gitmek ya da avukatlık yapmak istemez. ’’Hadise-adam’’ olduğuna inanır. ’’Yıkılan Vatan’’ adlı bir roman yazmaktadır. İstanbul’un üç döneminde de bu romana çalışır, ama bitiremez. Hep önemsenmek, hep beğenilmek ister. Ama bütün iddialı davranışlarına rağmen hayatı rüzgarda yaprak misalidir. Beğenmediği Hidayet’in bulduğu derslerle geçinir. Hidayet’in konağını, bu konağa gelenleri küçümser.;ama buradan ayrılacak gücü de bulamaz. Bilgisi, bir savaş aracı değil,kişisel yükselme basamağıdır. Kendinden vermeden , karşılığını yaşamasıyla ödemeden yükselmek ister. Ve bu fırsatı bulur: İttihat Terakki’nin İstanbul’daki adamı olur. Artık nazırlar tayin ettirecek kadar güçlüdür. Ama politikada doğrudan bir görev almaz. Bir zamanlar beğenmediği avukatlığa başlar. Adnan’ın parti sayesinde, Eminönündeki yazıhanesine bir çok kocaman dava gelir. Adnan kısa zamanda konak sahibi, vekilharç olur. Ve refahına alışıp particiliğin tatlı yanlarına kandıktan sonra nihayet taparcasına sevdiği Belkıs’la evlenir. Ama sürgüne gönderdikleri adamın kızının karşısında hep bir aşağılık duygusu içindedir: Ekonomik bakımdan güçlenen burjuvazinin çöken aristokrasi karşısında duyduğu tipik aşağılık duygusu . Bir bir türlü kurtulamaz ’’sonradan görmelik’’ duygusundan. Belkıs’ı kendinden üstün bulur, hep Belkıs’a yaranmaya çalışır. Ama yıpranmış ayakkabılarının, eski elbiselerinin, zevksiz kravatlarının, Aksaray’daki yoksul evinin anısı yakasını bırakmaz. Eski devrin kibar adam örneği, bir aristokrat döküntüsü Naşit’le dost olur;nasıl yenilip içileceğini öğrenmeye çalışır ondan.
Belkıs, yozlaşan bir tabakanın tipik bir örneğidir. Elbiselerini, iskarpinlerini, Paris’e, Londra’ya ısmarlar. Fransızca, İngilizce, Almanca bilir. ’’İnsanı muzdarip edecek kadar güzeldir.’’ Belkıs, babasının İttihat ve Terakki’nin sürgüne göndermesini hiç bir zaman bağışlamaz. Adnan’ı küçümser. Onun gözünde Adnan hep o eski tarih öğretmenidir. Durmadan kocasının giyimiyle alay eder. Yalnız eski çevresinin insanlarından hoşlanır: Naşit, Cevat...Gaştayn kaplıcalarına kocasıyla değil Naşit’le gitmek ister. Sebep:Naşit ’’Ruhundan derisine kadar şık’’ tır. Belkıs’ın değerlendime ölçüsü budur:Şıklık, kibarlık. Adnan’a, açıkça ’’Seni sevdiğim için değil, kendimi sevdiğim için seni aldatmam’’ der. Bir Rus prensini sevince de boşanır, çeker gider. Belkıs’ın sonu, bir çöküşün anlamlı sonucudur: Türkiye’de çalışmaktan utandığı için çalışmak için Amerika’ya gider. Newyork’da çorap paketleri işleyerek geçinir. Bir gün hamamda yıkanır; en güzel geceliğini giyer; odasının hava gazı musluğunu açarak karyolasına uzanır ağır ağır ölür.
Adnan’la Belkıs’ın kişilikleri, ilişkileri, olaylar karşısındaki davranışları, ’’sınıf değiştirmek isteyen bir aydın’’la ’’çöken bir zümrenin kadını ’’ nın tipik kişilikleri, ilişkileri, davranışlarıdır. Mithat Cemal, bunu alabildiğine ayrıntılı ve somut bir biçimde gözler önüne sermektedir. Yalnız bu iki koltuk değneği bile romanı ayakta tutmaya yeter.
Adnan sonuna kadar, Belkıs’a aşık ve hayran. Belkıs karşısında eziktir. Belkıs’ın ölümünü öğrendiği zaman ’’Gece köşkte yatağında Belkıs’a ağladı. Sonra ağladığına sevindi. Sonra bir ferahlık duydu: Belkıs ölmekle Adnan eski tarih hocalığından, eski iptidai kunduralarından, Aksaray’daki evinden kurtulmuş gibiydi.’’ Mithat Cemal’in romanında pek çok olan o unutulmaz saptamalarından biridir.
Mütareke ile İttihat ve Terakki, dolayısiyle Adnan düşer. Karısına adıyla seslenecek gücü bile yitirir. ’’Belkıs Hanım’’ der. Geçinmek için başkalarına sığınır. Süheyla ile evlenir. Gerçekte, bir sığınmadan başka bir şey değildir bu evlenme. Beklediği davetin Ankara’dan bir türlü gelmemesi Adnan’ı öldürmez. Veremden ölür. Böylece onun mason olduğunu öğreniriz.
Üç İstanbul’da o pek ilkel tesadüfler, durmadan veremden ölenler, kaldırılan cenazeler, gereksiz ayrıntılar, süslü ifadeler romanın güçsüz yanları. Ama bunlara rağmen , üç ayrı dönemin toplum gerçeğini yansıtması, Adnan’la Belkıs gibi unutulmaz iki roman kişisi yaratması bakımından Mithat Cemal’in bu romanı bugün de ilgiyle okunmaktadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.