- 593 Okunma
- 7 Yorum
- 2 Beğeni
KIRK ÜÇ KOCA YIL
Kırkbir kere maşallahın üzerinden iki yıl daha geçti bugün. Yan yana durarak boy aynasından kendimizi seyrederken saçlarımıza biraz daha ak düştüğünü, gözlerimizin çevresini mor halkaların süslediğini, hayatın zorlukları altında inleyen omuzlarımızın fazladan çöktüğünü gördük. Mutluluğumuzu seyre dalarken biraz daha yaşlanmış olduğumuz gözlerimizden kaçmadı ve aynadan yansıyan mutluluk okunuyordu kırışmış da olsa yüzümüzde.
Kırk üç koca yılı geride bırakırken bugün bir yaş daha mı büyüdük ne? Yine de kırk üç kere maşallah diyen diller var olsun.
12 Eylül faciasından önce siyah beyaz televizyonlarda köle avcılığı ve ticaretini konu edinen “KÖKLER” adlı bir dizi vardı, o günün yaşayanları bilirler. Dizide geçen bir yaşlı köle kemancı amca, ölüm gününe kadar hep başkaları için keman sanatını icra etmişti. Öleceği gün içine doğmuştu sanki kemanın akort düzenini ayarladıktan sonra sırtını kocaman yaşlı bir – yanılmıyorsam - sedir ağacı gövdesine yaslayınca, yüreği sökülürcesine derin bir nefes almıştı.
“Şimdiye kadar hep başkaları için çaldım kemanı, bugün sadece kendim için çalacağım” dedikten sonra ruhları titreten hazin nağmelerle çalmaya başlamıştı, kendinden geçerek ruhunu teslim eden sahneyi hiç unutamadım bunca senedir.
Bizimki de köle kemancı amca misali, meslek hayatımız boyunca kalemimizi küçük dostlarımız için, emekli günlerimizde ise toplum yararına kullanmaya çalıştık, ama bugün 1 Ekim evlilik yılımızın kırk üçüncü yılı münasebetiyle kalemi kendimiz için kullanalım dedik müsaadenizle.
Saçını süpürge eden kadınlar vardı eskiden Handris’in köylüklerinde ve Anadolu’nun her bölgesinde. Tarlalarda çalışırlarken, bugün toplum olarak yaşadığımız travmaları atlatarak mutlu olabilmişler miydi? Evlilik yıl dönümlerini bildiler mi, hayatı çocuklara zehir eden şimdiki boşanmalar almış başını giderken, acep bu kadar mutlu muydular ( !!! ) bilmiyorum inanın?
Onca sene hayatın acılarına beraber göğüs gerdik, tatlı yanlarını beraber yaşadık, beraberliklerimiz bu güne dek sürdü nice milyonlar misali evlilikler gibi. Çocuklarımız büyüdü boy boy, neşemize neşe katarken bir yandan, bir yanımızı da alıp götürdüler.
Hayat bu kolay olmasa gerek…
Kavgalarımız kapıdan dışarı sızmadı hiçbir zaman, ayıplarımızı kimsenin görmesini, duymasını istemedik, aramızda çözdük – fındıkkabukları büyüktür - incir kabuğunu doldurmayan çetrefilli sorunlarımızı. Gün vardı ki soframız yerden kalkmazdı, misafirler kısmetleriyle şenlendirirlerken hanemizi. Ne çok misafirlerimiz vardı bir zamanlar ve biz ne çok mutlu olurduk gelip gidenlerle. Bir şey var ki, kısmetimizden gayri bize ait olmayan bir tek lokma yer almadı soframızda. Gün oldu sadece bulduklarımızla yetinmeyi bildik, Rabbimize şükürden geri kalmadan.
Yaptığımız her işte evvel Allah’ın payını bırakmayı unutmayınca karşımıza neler çıkmadı, neler… Yardımseverlikte adeta yarıştık mı ne? Kötülük mü, neden aklımızın köşesinden geçmedi bir gün? İlk sıraya “dürüst davranmak” eylemini yerleştirince; her şey koşarak ayağınıza gelir. Haklı durumlarda cesaret yanınızdan eksik olmaz, diliniz çözülür su misali akar gider. Karıncanın su içtiği deyimi misali gibi netleşince kişilik ve silinince her türlü kötü duygular paslı yürekten, adam gibi adam olur işte o zaman insan, çünkü yaratılışın gayesi olan İnsanları yetiştirmeye çalıştık hiçbir menfaat beklemeksizin. Eğer halen tanıyan, bilen insanların hayır duasını alabiliyorsak ne mutlu, gönül rahatlığı ile görevimizi tamamlamış olduk demektir.
Maneviyatımız geliştikçe yumruk büyüklüğündeki yüreğimize yerleşen insan sevgisi daha da büyüdü, biz de büyüdük. İnsan olmayı öğrendik birlikte fakiri fukarayı gözetirken ve de konu komşuyu, hem de akrabayı… Saygıdan kusur etmeden ömrümüz boyunca, sevmeyi asla unutmadık.
Ya… sevildik mi? Onu bilmem, ancak Allah bilir …!!!
01 Ekim 2020
Mehmet AKIN
YORUMLAR
sevgi emek ister
evlilikler pamuk ipliğine bağlı günümüzde
'Allah'ın en sevmediği helal boşanmaktır' diye bir söz söylenir halk arasında
öyle evlilikler var ki ' ne olur artık boşanın' diye yalvaracak hale gelinir gerek çocukları gerekse aile büyükleri tarafından
cinnet gecirip birbirlerine zarar verecek hale gelen bu çiftler için en iyi çözüm boşanmak oluyor
yazınız cok değerli az önce okudum
nice bereketli güzel ömürler dilerim eşiniz ve çocuklarınızla birlikte
maşallah size Allah muhabbetinizi artırsın selamlar sevgili eşinize
saygılarımla...
Mehmet Burhan AKIN
Çok doğru; o emek isteyen sevgiye layık olabilmektir, asıl olan hüner...
Bir amaç uğruna kaleme alsak da mesaj,
sanmam yerine asla ulaşamaz,
özetlediğiniz misaller her gün bir değerimizi alıp götürürken,
üzüntüyle bakarız arkasından az biraz...
Üstadım, değerlerimizi hikaye yoluyla yazmaktan sakın vaz geçmeyin, çünkü bu değerli kaleme ihtiyacımız vardır.
Saygılarımla...
Kırk üç bin kere MAŞALLAH.
Allah beraberliğinizi daim etsin. Mutluluğunuz sonsuz, sohbetleriniz evinli olsun..
Hocam.
Bir masal yayımlamıştınız. Ben de size söz vermiş, bir masalda ben yayınlayacağım demiştim.
Ben sözümü tuttum.
Ama vaktiniz uygun olmadı demek ki.
O nu okuyamadınız.
Canınız sağ olsun.
Mutluluklar dilerim Hocam.
Mehmet Burhan AKIN
Bedri Komutanım;
Temennileriniz için teşekkür eder, saygılar sunarım.
Yazımızı bir amaç uğruna kaleme aldık mesaj yerine ulaşır mı, sanmam? Ülkemizi, halk diliyle korona virüsü gibi saran anlamsız boşanmalar sonucunda büyüyen çocukların gelecekleri bu kadar basit mi? Yarın Bir Bedri Komutan gibi vatan koruyan olabilecekler mi, ya da Serap Öğretmen misali ülkenin ufuklarını eğitim ile süsleyebilecekler mi? İşte
bu amaçla yazdık yazıyı...
Komutanım, zatı alinizden çok özür dilerim, gerçekten siteye kaç gündür uğrama imkanım olmadı, yazınızı cuma namazına gitmeden hemen okuyacağım.
Saygılarımla...
:))
becerebilsem buraya kocaman bir kalp bırakırdım amma
nerede bende o yetenek be hocam:)
ne güzel bir türkü oldunuz akşamıma bilseniz,
umutlu, umutlu ve yine umuda dair elbet...
böyle bir aşkın ellerinden saygıyla öperken, yengemizi de ayrıca kutlamak isterim,
size bunca yıl göğüs germişliğinden dolayı:)
ellerinizden öper, daha nice böyle yıllar dilerim.
eyvallah.
Mehmet Burhan AKIN
Himmet Bey,
Bir amacımız vardı, acep günümüzün anlamsız boşanmalarına küçücük bir örnek olabilir miyiz düşüncesiyle kaleme aldık, lakin mesaj göndermek istediklerimiz sizin gibi dürüstlerin kalemlerine bakmazlar.
Cümleleriz sadece SEVGİ kokmaktadır, biz de sizlere saadetler diler ve teşekkür ederiz.
Saygılarımla...
Evet, gerçekten dile kolay!.. Kırk üç koca yıl!..
Bazı kişilerin ömrü belki de...
"Onca sene hayatın acılarına beraber göğüs gerdik, tatlı yanlarını beraber yaşadık, beraberliklerimiz bu güne dek sürdü nice milyonlar misali evlilikler gibi. Çocuklarımız büyüdü boy boy, neşemize neşe katarken bir yandan, bir yanımızı da alıp götürdüler."
İşin sırrı bu cümlelerde gibi Değerli Öğretmenim...
Biraz önce yaptığım paylaşımda da - yazınızı okumadan - 'anlamak / anlaşmak' üzerine düşüncelerimi yazdım.
Görülen o ki siz bunları uygulamışsınız Öğretmenim!..
Ne mutlu size!..
Daha nice uzun yıllar sağlık ve huzurla beraberliğinizin sürmesi dileğimle...
Saygılarımla.
Mehmet Burhan AKIN
Değerli Öğretmenim,
Güzel temennileriniz için teşekkür ederim. Tahmin ettiğiniz gibi sadece evde değil, toplumun hal ve gidiş davranışlarının olduğu her yerde insanların birbirlerine tahammül gösterebilme önemini vurgulamak istedim.
Çoğu zaman yoğun olmam nedeniyle yazılara yetişemiyorum, hemen yazınıza geçeceğim, çünkü payıma düşenleri toplamak istiyorum.
Saygılarımla...
Genellikle uzun süren evliliklerde bir taraf çok özverilidir,tükenen taraftır.Allah mutluluğunuzu artırsın Mehmet bey.
Mehmet Burhan AKIN
Yorumunuz bizim için güzel bir hediye oldu, evlilik yıl dönümünün...
Asıl amaç gençlerimize bir mesaj olsun istedim.
Saygılarımla Efendim...
Değerli Öğretmenim
zaten koca bir çınarın kökleri kadar sağlam bir evliliğiniz, mutlu bir yuvanız olmuş.
boşanmaların bir çoğu; dediğiniz gibi incir çekirdeği kadar hafif sorunların büyütülerek bir dağa çevrilmesiyle, kaçınılmaz sonun başlangıcını oluşturmakta çoğu kez.
benim fikrimce: Bizler aile içinde veya eğitim hayatımızda ezberletilmiş davranışlar yerine, düşünerek sorgulama yaparak sonuca birlikte ortak akıl ile gitme becerilerini geliştirme yönünde eğitemiyoruz diye düşünüyorum.
hayatımızda bir çok örneklerine de sık rastladığımız bin türlü olumsuz olayları üzülerek elden bir çare gelmediğini görüp hayıflanarak izlemekteyiz ne yazık ki...
eğitimde maneviyat bilimsel önermelerle de desteklenmediği takdirde, ilerleyen yaşlarda temiz ruhani duygularında kirlenmesini sapla samanın karıştırılması tarzında görmekteyiz.
''amaca giden her şeyin mubah sayıldığı gibi''
ülke yönetimlerine kadar sirayet eden tehlikeli oluşumlarda olduğu gibi kaçınılmaz sonuçlara da gebe olabiliyor maalesef
çok uzattım özür dilerim;))
sizlere nice nice sağlıklı mutlu ömürler diler
saygılarımı sunarım
Mehmet Burhan AKIN
Konunun içeriğini hemen kavramışsınız, işte sizin bu yönünüze hayran olmamak elde değildir. Eğer öğretmen mesleğini icra etmiş olsaydınız kaleminizden anladığım kadarıyla elleri öpülesi bir örnek olurdunuz.
Yazımızdaki amaç günümüzün anlamsız boşanmalarına bir nebze de olsa misali, acep ufacık bir katkı olabilir mi diyeceğim, ama.... okumazlar.
Saygılarımla...
MÜSLÜM BAYRAM
Bir bakıma iş hayatımda bu yönümü bonkörce kullandığımı bilenler, beni yakınen tanıyanlar çokça sizler gibi takdir etmişlerdir.
Öğretmen olmayı aslında çok isterdim
Lakin hayat şartları farklı kulvarlara savurdu
Sizlerin eğitim aşkınıza kefilim hocam
Nice saygılarımla
Mehmet Burhan AKIN
İnanın hakkınızda sadece gerçekleri yazdıklarım.
Bu sitede okumak istediğim yazı hem edebi, hem de edepli niteliği taşımalıdır. Siz o yazarlardan birisiniz, yazıklarınız ile yazmak istedikleriniz çok mükemmel örtüşüyor. Belki soracaksınız;
"Hocam, düşüncelerimi nereden biliyorsunuz?"
Kalem, kalem var ya... insanı ele veriyor. Anadolu tabiriyle;
"Özü ile sözü bir" olanın kölesi olurum, çükü onlar kavun değil, insan yetiştiriyorlar.
Saygılarımla...
Efendim maaşallah diyeyim öncelikle. Bunca seneyi beraber geçirmek günümüzde imkansız hale geliyor maalesef.
Umuyorum daha nice güzel seneler olur.
Saygı ve selamlarimla
Mehmet Burhan AKIN
Kaleminiz var osun efendim. Amacımız günümüzün genç kesimine bir mesaj olur umuduyla kaleme almıştık, zaten söz konusu gençler okumazlar..
Yer yüzünde yaşayacağım müddetçe SEVGİ duygusundan daha baskın bir duyguya rastlayacağımı sanmıyorum.
Saygılarımla.