- 464 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük Ağa’lı Bir Deneme 2
Giriş
Bir önceki yazımızda genel hatlarıyla Küçük Ağa’daki karakterleri, olayları genel hatlarıyla ele almıştık. Bu yazımızda ise Küçük Ağa Ankara’da ve Küçük Ağa’nın yazımının arka planına değineceğiz.
Küçük Ağa Ankara’da
Eserin ilk kısmında Kuvvacılıkla İstanbul Hükümeti arasında gel-gitler yaşayan İstanbullu Hoca artık kendini bulmuştur. Artık o İstanbul hükümetinin bir memuru değil, Çerkez Etem ve kardeşi Tevfik Bey’in saflarında vatanı, milleti, dini ve mukaddesatı için dövüşen bir millicidir. Bu bölümde Küçük Ağa’nın içsel bir çatışması yoktur. Ruh dünyasındaki mücadeleden galip çıkan Küçük Ağa düşmanla çatışmanın yanında kendini başka bir savaşın içinde bulacaktır. Oda saflarına katıldığı Çerkez Etem ile Ankara hükümetinin arasındaki çatışmada… Ağa, her ne kadar Etem Bey’e saygı duysa da safını meşru hükümetten yana kullanacaktır. O meseleye Çerkez Etem- İsmet paşa rekabeti bakmamakta, inançları doğrultusunda bakmaktadır:
-Ağalar , ağalar bilin ki Etem Bey’in veya İsmet Paşa’nın haklı yahut da haksız oluşu kıymet ifade etmez. Mesele vatan ve din-i mübin’e zarar vermemektir.
Yazarın Çerkez Etem meselesine her ne kadar onu haksız bulduğu tarafları olsa da resmi tarih görüşünden ayrılmaktadır. Etem hataları olsa da “hain” değildir. Tarık Buğra Etem hakkındaki hükmünü ana karakterin iç sesi üzerinden söyletmektedir:
“Etem Bey mertlikten söz etmişti. Gerçekten de mert bir adamdı. Etem Bey memleket sevgisinden söz etmişti. Gerçekten de memleketini seven adamdı.
…
Ama Etem Bey kendi analayışı, kendi mantık ve muhakemesi ile kendi gerçekleri, kendi çevresiyle sınırlı idi”
En nihayetinde Küçük Ağa karşımıza Etem’in Kütahya Baskınını engelleyen bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha sonrasında Küçük Ağa Ankara’ya gider ; burada da Ankara Hükümeti ile Mehmet Akif, Hüseyin Avni ve Kara Vasıf gibi şahsiyetlerin önderlik ettiği Milli muhafazakar kanadın çatışmasına şahit olur. Ağa ve tabii ağa üzerinden muharrir bu cepheleşmede Mehmet Akif tasvirleri üzerinden Milli-Muhafazakar kanadın yanında olduğunu belli eder. Ağa için İstiklal Harbi bir Türk-Yunan savaşından öte bir gaza ve cihaddır. Kahramanımız diğer milli-muhafazakarlar gibi bu ruhun yeni gelişen çıkarcı zümre tarafından söndürüleceğinden korkmaktadır. Yazar, Ankara’daki politik atmosfer ve şahsiyetler üzerinden anlatımıyla daha sonrasında yazacağı “Firavun İmanı” romanını zeminini hazırlamaktadır.
Ankara’dan sonra Küçük Ağa’yı Akşehir’de görüyoruz. Burada Ağa İstanbullu Hoca iken “vur emri” neticesinde ayrı kalmak zorunda kaldığı eşi Emine ve oğlu Mehmed’in hasretiyle içi yanmaktadır. Ayrı kaldığı süre içerisinde Emine Çarıkçı Hasan ile evlendirilmiştir. Ağa Akşehir’e geldiğine Emine ağır hastadır. Küçük Ağa Emine’yi ağır hasta olarak gördüğü hafta Emine ölmüştür. Kitap bu acıklı sonla noktalanır.
Tarık Buğra’nın Röportajı
Küçük Ağa’nın yazılışı hususunda Tarık Buğra’nın Türk Dili Dergisi’nin 1976 Temmuzunda “Kurtuluş Savaşı” özel sayısı için verdiği röportaj bize romanın yazılışı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Çolak Salih karakterinin ilham kaynağı Buğra’nın babasının da arkadaşı olan Topal Gazi’dir:
-Ve eve gidince, beni bir odaya çekip anlattı Topal Gazi’nin kim olduğunu. Kısaca kestirmeden elbette; ama Küçük Ağa’nın, Küçük Ağa’dan çok sevdiğim Çolak Salih’i – işte o zaman oğulduruğa düşmüştü sanırım.
Buğra’nın Çolak Salih’i kendisiyle bu kadar özdeşleştirmesinin sebeplerinden biri de onda çöken imparatorluğu ve milleti sembolleştirmesidir. “O bedeni Osmanlı, ruh yapısını da “devlet”ler kuran millet gibi gördüm.”
Sonuç
Tarık Buğra’nın Küçük Ağa’sı İstiklal Harbi Edebiyatında özel bir yere sahiptir. Türk Edebiyatında ilk kez bir yazar İstiklal Harbine içinde sıra dışılığı barındıran “sıradan” , sade ve ortalama Müslüman Türk, insanının bakış açısını yansıtmaya çalışmıştır. Buğra’nın bakış açısında Yakup Kadri’nin Yabanı’nda olduğu gibi münevver melankolisi yoktur. Romanda ağırlıklı olarak Millet fertleri cahil ve şuursuz insanlar olarak değil, arif, dini ve milli şuura sahip insanlar olarak yansıtılmıştır. Bunda Buğra’nın yetişme tarzının ve Milli Muhafazakar dünya görüşünün etkisi vardır. Yazar romanında farklı karakterler üzerinden dile getirdiği tezlerle resmi tarih görüşünden ayrılan yönleri vurgulamıştır. Bu noktada muharririn bakışı siyasi yelpazenin farklı bir kanadında da olsa Kemal Tahir’le paralellik arz etmektedir. Tahir’den farkı ise ittihatçılık ve ittihatçı karakterler gözünden bakmamasıdır..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.