3
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
773
Okunma
Kimse size acılarınızla nasıl mücadele edeceğinizi öğretmez.
Genellikle yaşayarak öğrenir ve yaşadıkça mücadele etmeyi öğrenirsiniz.
En zor olanı da, gülüşüne sebep olduğunuz, gülüşü ile hayata tutunduğunuz insanı, üzüp göz yaşına sebep olmanızdır.
Belki o size olan sevgisinden sizi affedecektir ama, siz gözünden düşen her damla yaş için binlerce defa pişmanlıklar yaşayacaksınız.
Yüzüne eskisi gibi bakamayacak, ellerinden tutarken bile, o yine eskisi gibi sımsıkı tutsa da, siz kendinizde o güven duygusunu bulamayacak, her defasında acıya yenileceksiniz.
Her gün kendinizle iç hesaplaşmaya girecek, her gün bu hesabı veremeyeceksiniz.
Öyle ki, bunca zamana kadar girdiğiniz hiç bir savaşı kaybetmeyen siz, artık kendinizle bile savaşamayacak kadar güçsüz kalacaksınız.
Öyle acı bir duygudur ki o, her gece onu düşlerinizde görmek için uyuduğunuzu unutup, bir daha derin uykunuzdan uyanmak bile istemeyeceksiniz.
Sorular, beyninizi kemiren sorularla uyuyup, nedenler yada nasıl yaptım ben bunu diyerek uyanacaksınız.
Daha uyanır uyanmaz elinize telefonu alacak, ama arayıp günaydın diyecek kadar cesaretiniz bile olmayacak.
Onunla önceden geçirdiğiniz saatler, dakika gibi gelirken, şimdi ise zaman bile geçmek bilmeyecek.
Zamanı geri alabilsem, ya da bu yaşadıklarım bir düşten ibaret olsa diye düşünürken, kendinizi acının içinde bulacaksınız.
Kurtulmak isteyeceksiniz, hatta son vermek, her şeye, herkese, simitler attığınuz martılara, beraber oturduğunuz banklara, kurduğunuz hayallere, her şeye ve herkese, hiç düşünmeden veda bile etmeden hayata son vermek isteyip, onu bile yapacak güce sahip olamayacaksınız.
Şimdi;
Hazır mısınız, tüm bunlara?
Hazır mısınız her gün ölüp ölüp dirilmeye?
Eğer hazır iseniz, düşünmeden sevdiklerinizi üzebilir ve hatta ağlatabilirsiniz.