Klarnetçi
İstanbula gittiğim ilk zamanlarda dikkatimi en çok çeken ve en çok hoşuma giden şey sokak müzisyenleriydi. İstiklal caddesinde yürürken birbirinden tamamen farklı bir sürü insan cadde boyunca farklı yerlerde kendi müziklerini yapıyor, biraz da para kazanıyorlardı. Bu müzisyenler dikkatimi çok çekmişti çünkü geldiğim şehirde böyle bir sokak kültürü yoktu. Beni çok heyecanlandıran bu durum karşısında müzikle ilgilenen bir kaç arkadaşımı arayıp ’’sizler de sokakta müzik yapsanıza, hem size faydalı olur hem şehrin çehresi değişir’’ demişliğim bile vardır. Yıllar sonra benim arkadaşlarım olmasa da liseli gençler Denizli’nin merkezinde gitar çalıp şarkı söylemeye başladılar. İstiklal caddesindeki gibi çeşitli değildi tabiki. Gerçi şimdi İstiklal Caddesinde bile eskisi gibi çeşitlilik yok. En son ziyaret ettiğimde ilk geçtiğim zamanlardaki gibi saksafon, keman, kanun ve hatta ismini bile bilmediğim diğer aletlerden eser yoktu. Neyse çok uzatmayayım, farklı bir şehre taşındım. Bazı günler akşama doğru şehrin merkezinde yürüyüşe çıkıyor varsa işlerimi halledip eve dönüyorum. Başlarda pek dikkatimi çekmese de son bir kaç aydır dikkatimi özellikle çeken bir klarnetçi var cadde üzerinde. Klarnet çalan kişiye klarnetçi mi denir bilmiyorum ama zaten bu arkadaşımız da klarnet çalmıyor. Bir öğrenci şehri olan bu yerde ondan başka sokakta müzik yapan (o da yapmıyor gerçi) başka birini görmedim. Ne zaman yanından geçsem ya klarnet elinde öylece duruyor ya da sadece önünden geçenlerin duyabileceği bir yükseklikte bir kaç nota çalıp bırakıyor. Hiç bir zaman bir parçayı çaldığını duymadım. Sana hep çalmadığı zamanlar denk gelmiştir diyebilirsiniz ama bu zamana kadar klarnetçi adamın önünden onlarca hatta belki yüzlerce kez geçtim. Hiç birinde çaldığını görmedim, duymadım. Önüne açtığı klarnet kutusunun köşelerine 1’er lira koyuyor ama hiç bir zaman kutunun içinde para da olmuyordu. Para kazanmadığı aşikardı ama para kazanmadığı bu işte neden hemen hemen her gün mesai yapıyordu? Gece hayatının fazla olduğu bu yerde belki de gizli bir polistir diye düşündüm ama gizli görev olsa ortada klarnet çalmayı bilen birine verirlerdi görevi sanırım, zira baya dikkat çekiyordu çalmayarak. Dikkat çekmesinden yola çıkarak torbacı olma ihtimalini de eliyordum. Deli desen deli gibi değil. Bugün yanından geçerken yine sadece önünden geçenlerin duyabileceği yükseklikte bir ses ile normalde çaldığından 5-6 nota daha fazla çalıp bıraktığını gördüm. Ya dedim kendi kendime yoksa bu adam klarnet çalmayı caddede öğreniyor da bir kaç ay sonra birden bütün ahaliye güzel bir konser verecek olmasın. Ne kadar saçma da olsa fikrim polis olması ihtimalinden daha olası geldi bi an. ’’Öyle olsa ne güzel olur’’ diye düşündüm ardından ’’Cadde biraz müzikle dolsa’’. Biraz daha yürüdükten sonra ’’sıradan, başarısız bir dolandırıcı sadece’’ diye düşünüp gülümsedim.
Ahmet BAYRAM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.