- 533 Okunma
- 9 Yorum
- 4 Beğeni
BEN SEN OLAMAM...
Ne olduğunu adlandıramadığım bir his, beni sana çeken yoksa sen misin fısıldayan içimdeki dervişe? Ne maytap geçiyorum gök cisimleri ile ne de gözyaşı doğurmak istiyorum hepsini geçip kocaman bir göz oluyorum ve yutuyorum kara deliği.
Aşkın hicreti, Nilgün belki de asla var olmamış ve gerçekleşmeyecek bir dostluğun kılcal damarları ve işte büyüyorum ve işte büyütüyorum seni yüreğimde ama gözümdeki devasa ışıkla da biliyorum ki ruhuna okuduğum rahmeti es geçmiyor Yaratan.
Adı olmayan bir duayım belki de insanlık tarihine asla geçmeyecek soytarı bir hayat hikâyesi.
Ben sen olamam.
Sen ise çoktan bana ışınlandın ve geceyi aydınlık kılan saklı durduğun o buluttan beni çağıran sesin…
‘’Defterler.’’
Kitabını karıştırıyorum, Nilgün ve inanılmaz bir diyalog gelişiyor içimde ve içinden geçenlerle yüzleşiyorum aslında aşağı yukarı on yılımı alan bir arayış adını konumlandırdığım elbet çıkmayı arzuladığım kariyer basamakları ve şimdi sen neredesin, ben nerede?
Unutmaya çalışıyorum dünü.
Uyutmaya çalışıyorum hırçın rüzgârı.
Dikleniyor kalemim ve diretiyor: ‘’Yaz, sadece yaz’’ diye.
Neye denk düştüğümü biliyorum.
Neye düşmediğimi ise insanlar iddia ediyor.
Tanımadığım kim varsa tanıdık bakışlı kimi zaman bir adam kimi zaman yorgun bir kadın bazense üçüncü cins diye lanse edilen ait olduğu dünyayı dillendiremediğim.
Geçiyorum her şeyi ama her şeyi geçiyorum.
Sihirli bir pencere ışıl ışıl bazense karanlık bir alt geçit.
Recim edildiğim; resmedildiğim.
Rücu ettiğim bir aşk ve de.
Rükû ettiğim maneviyat ve üstü örtülü olmayan dağınık bir masa gibi aklımın çekmeceleri ve içleri hınca hınç kağıt dolu.
Gözlerim arıyor yıllar evvel yazdığım onlarca hatta yüzlerce cv’yi.
Kimi Türkçe kimi İngilizce ve işte yeniden sana d/üşüyorum, Nilgün ve gözüm kapalı okulumun bahçesini tavaf ediyorum hele ki mezun olduktan on sene sonra bir proje çalışması adına düşüyor yolum okuluma/okulumuza.
Sonra unutuyorum ve seni henüz tanımıyorum.
Sonra uyuyorum ve uyuyorum takriben bir asır.
Derken uyanıyorum bir de ne göreyim?
Hiçliğimi deştiğim sayfalar ve sözüm ona şiir yazıyorum sonra bir öykü derken bir masal ve sana rastlıyorum.
Sana yazdığım onca mektup sadece senin okumanı dilediğim ve sayısız sen okuyorsunuz mektuplarımı ve cevabın geliyor da defalarca.
Susuyorum sonra tıpkı bir ömür öğretildiği üzere ama olmuyor, Nilgün bil ki olmuyor.
Sen ve Kağan düşüyorsunuz aklıma.
Ne aptalım.
Aslında siz yoksunuz.
Ne aptalım.
Ben olduğuma dair bir belge de yok elimde ve her şey kayıp her şey ayıp.
Bir izdihama denk düşüyorum ki ve seni unutuyorum derken günler geçiyor bir mektup daha postalıyorum Cennet Postanesine.
Son bellediğim bir mektup.
Ben yalancısıyım söylediklerimin çünkü yeniden yazıyorum sondan sonraki en sonuncu mektubu ve kocaman bir nokta koyuyorum sözüm ona.
Ve kitabının(Defterler) sayfaları arasında kendime rastlıyorum ve söylediğin şu cümle:
‘’Bitirdiğim liseye öğretmen olarak girecekmişim ve bir curriculum vitae yazmam gerekiyor. Ne renk olduğunu hatırlamadığım bir kâğıda yazıyorum ve…’’
Bunu yazan sensin.
Oysaki o liseye öğretmen olarak girmek isteyen ben.
Yine kesişiyor yolumuz ve kendi okulumda öğretmen olarak çalışma şerefine tam da nail olacakken…
Öncesinde MEB’na başvurmam gerekiyor elbet atamamın yapılması için ve işte geçiştiriyorum ve kanundaki küçük bir değişiklik ile atamam yapılmıyor.
Öğrenci miyim?
Hayır.
Öğretmen miyim?
Mademki elimde diplomalarım ve evraklarım var gel gör ki ücretli çalışacağım bir döneme giriyorum.
Bir yıl derken üç derken…
Asırlık uykum beni çağırıyor ve atıyorum havluyu ama yaşlarım çağlıyor çünkü aidiyet duygum sallantıda.
Ait olmadığım ne varsa oysaki ait olmak için elimden gelen her şeyi yaptığım.
Bir asır daha uyuyorum arada gözümü açıp şişe şişe kola içiyorum ve yeniden uyuyorum sonra bir açıyorum ki…
Hiç mi hiç ait olmadığım bir yüzyıl ve uçuşan kelebeklerin yerini dronlar almışken.
Sen ise hiç gelmedin bu yüzyıla ve biliyorum ki ikimizin de doğduğu aynı yüzyıldan bana sesleniyorsun ve sesini duyuyorum, Nilgün aslında ben de Tanrı’ya seslenirken seninle kesişiyor yollarımız.
Sen bir çölün ortasında.
Bense bir çağ yangını.
Hangimiz ölüyüz hangimiz diri, Nilgün?
Mademki nedenlerin vardı bir şeyler için senin…
Benim de sebeplerim var Nilgün en çok da direnmek ve mutlu olmak adına…
Seninle arkadaşlığıma gıpta ile bakıyor içimdeki çocuk ve hiç doğurmadığım yüzlerce çocuk.
Hangimiz başaracağız Nilgün daha da çok ölü olmayı hele ki koca evren çoktan reddetmişken bizi?
YORUMLAR
Nazım gibi dev bir yürek olalım
Sevdamızda yanalım kavrulalım
Gelecekleri umutla birlikte kucaklayalım
Şu yalan dünyada şiirden başkası yalan
Çok beğenilen ve sevilen eserine gelsin dost kalem
Herşey umutlarımız gibi güzel olsun
İyi akşamlar diliyorum
Gülüm Çamlısoy
İyi akşamlar.
Son yazıma da beklerim ki başlığına hala karar veremedim
Bir kahramanı
Büyütürsün gözünde
Bir şiir olur gözyaşın
Hep damlar içine içine
Sevdaların
Kelebek olur
Çiçeklere karışır yüzün
Ölmezsin
Silinmezsin hiç
Göz bebeklerinde
Cennetler bulunur
Sevdalar ceviz koktuğunda yayla havanı al gel birtanem,,
Çam sakızı çoban armağanı,,
Şiir tadında nice dev eserlere,,
GÜNAYDIN
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim güzel yüreğine
İnşallah
Selam ve iyi dileklerimle
Öylesine direniyorum
Rüzgarlara ve hayata
Olmasa ne yapardım
Kaleminin rüzgarları
İçimi harflere bölüyorum
Altın gibi seni sırtımda parlatıyorum
Aşkla dünyayı ortadan ikiye çatlatıyorum
Benimde senin gibi ışıl ışıl bir sevdam var
Çok sevdiğim eserine hediyemdir
Herşey güzel gönlünce olsun
Gülüm Çamlısoy
Gezgin ruhumla gitmediğim yer mi kaldı?
Kaldı elbet.
Oooo daha ne çok yer yurt var gideceğim ve ışınlandığım bu sayfa.
Teşekkür ederim çok teşekkür ederim.
Tık tık tık...
Kim o?
''Senin çatlak iç sesin geldi. Durma aç kapıyı ne duruyorsun.''
Her satırın birbirinden daha değerli ve okudukça aydınlanıyorum adeta,,,,
Zaman seni daha değerli kılacak tabi kalemini de değerli şair,yazar,,,
Mükemmele ulaşabilmemiz için daha da aydınlık olmalı yolumuz,desteklerini hiç esirgememeli okurumuz
saygılar sevgiler selamlar
Gülüm Çamlısoy
Teşekkür ederim kıymetli dostuma.
Teşekkür ediyorum tüm dostlara.
''Daha iyisini yazamayacaksam neden yazıyorum?''
Çok sevdiğim bir alıntı.
İyiye güzele kucak açmak ve kimseyi kırmadan incitmeden pay etmek yazdıklarımızı.
Var ol
Gülüm Çamlısoy
Ömrünüz çok olsun.
Selam ve dua ile.
Gülüm Çamlısoy
Her birimiz biricik ve özel iken şahsına münhasır güzellikleri duyumsayan.
Çok teşekkür ederim
Selam ve dua ile ağabeyim
YİNE NİLGÜN'E YAZILAN İLGİ DOLU BİLGİ DOLU , ESRARLI MEKTUPLAR. Ben çok sevdim bu mektupları GÜLÜMM. Seni ve mektupları okurken başka bir aleme gidiyorum. Mutlu bir aleme ve yolculuğa gidiyorum orada ben de olmak isterdim. Çok sevgimle GÜLÜMM.
Gülüm Çamlısoy
Aslında içimizde saklı olan bir o kadar mutlu olmaya ve mutlu etmeye vesile olan nice şey üsteli farkında bile değilken...
Teşekkür ederim çok teşekkür ederim eşlik ettiğin için ve bak işte üçümüz okulun kocaman bahçesinde ip atlıyoruz az sonra zil çalacak ve bir sonraki teneffüste top oynayacağız...
Elim sende...
Yüreğim sende ve de.
Sonsuz sevgimle güzel yüreğine.
Aygün Deniz
Kocaman sevgiler benden de...
Gülüm Çamlısoy
Hayat ne tuhaf, değil mi Günay?
Uzakları dahi yakın kılan bir Rabbimiz var bizi birbirimize sunan...
<3