- 30259 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
büyürken her fidan daha sıkı kök salar toprağa...
Başını pencereye yaslamış susuyordu. Hırpalanmış, tahrip edilmiş yüreğine eciş bücüş teselliler arıyordu. Sokaktan geçen kedilerden medet umarak yalnızlığını dinginlikle süslüyordu. Çok ağlamıştı. Kendini zavallı bir savaş kurbanı gibi hissediyordu. Bu manasız cenkte tek yaralı oydu-öyle sanıyordu-. Sanıyordu ki aşk kabuk tutmadan kanayan ve sancısı hiç dinmeyen ağır bir yaraydı. Hâlbuki beni dinleseydi çok şey anlatmak isterdim ona. O, daha ellerden dillerden değil de, dostlardan alınan yaraların izlerinin insan kalbinde bıraktığı nice kırıklığı bilmiyordu. Dünyada onca acı, onca açlık, onca kırgınlık vardı. Herhangi bir yerde, bir anne evladını kaybetmişti, birileri evlerini sele kurban vermişti, kimi devasız hastalıkların pençesinde, kimi fakirliğin zaruri can yakıcılığında perişandı. Adını bile bilmediği ülkelerde çocuklar ağlıyordu. Savaş acımasızca bebekleri sütten kesiyordu. Havalar giderek ısınıyor, kuraklık dünyanın kapısını aşındırıyordu… O ise en olmadık yerlerden kendine sızılar oluşturuyordu. Hani önce tatlı bir keyif veren sonra şiddetli bir acıya dönüşen diş ağrısı gibiydi kalbine keder olan sancı. Üzerine gelen duvarların, anlamsız gözyaşı nöbetinin, sokağa çıkamamasının, kimseyle konuşamamasının bir nedeni vardı elbet; “inanmış ve kaybetmişti”. Ne başkaları, ne başka sorunlar, ne de ağlayan çocuklar onu ilgilendirmiyordu. Bu bencilliğinin bir nedeni vardı elbet; “inanmış ve kaybetmişti”. Kıymık kıymık ellerine batıyordu biriktirdiği anılar. Çizdiği gelecek resimlerine koyu bir karanlık hâkimdi. Bu karanlığın bir nedeni vardı elbet; “inanmış ve kaybetmişti” …
Çocuk kalbi yenilmişliğin sancısıyla kıvrım kıvrım kıvranıyordu. Ellerim yetişseydi onarmak isterdim yerde duran cam kırığı yaşanmışlığını. Başını yasladığı soğuk pencerede arıyordu geride kalışının avuntusunu. Ne yazık ki aşk bitimli bir duyguydu. Kar tanesi gibiydi; sıcak avuçlara tahammülü yoktu. Geldi mi örselenmeden gitmeliydi. O, bunları anlamıyordu. Öğrenecekti. Ne olursa olsun başındaki ağrılı dert, bu derde direnecekti mutlaka. Çünkü daima serde hayat vardı. Arkasına aldığı kırgın sabahlarla kendine aşılmaz surlar yapacaktı. Ve birçokları gibi muhakkak o da, ılık yağmurlu bir sonbahar sabahında bulacaktı nerede olduğunu, ne olmaya çabaladığını.
İnceden süzülen gözyaşlarının sızısı, can yakıcı tat biriktirir ruhun hüzün mahzeninde. İnsanı en çok anıları yorar tüm veda sahnelerinde. Her gidiş sonunda, tuz buz olmuş kalbi kalır, geride kalanın elinde. Gidenin ardından, kalanın günlük ezberlerinin hepsi yalandır artık. Giden, hiç durmadan kanayan kesiklerine iç geçirir. Bu oyunda, iki tarafında anlamsız zamanlarda kayboldukları yollardan, yana yakıla kaçışları bundandır…
Güzel yüzündeki kırgınlıkla baş başa bıraktım onu. Biliyorum hiçbir söz teselli değildi çünkü. Çınar ağacı kadar yıllanmış bakıyordu gözleri ve o da herkes gibi öğrenecekti. Evet öğrenecekti. İnsanın canının en çok büyürken acıdığını öğrenecekti. Kırmayı, yıkmayı, yakmayı, vazgeçmeyi, hayır demeyi, terk etmeyi, terk edilmeyi, ummayı, sığınmayı, pansuman yapmayı, kırık onarmayı, yığınla biriken olmazları toparlamayı, alışmayı, çok olmayı, ……….. bu noktaları kendi sözcükleriyle doldurmayı öğrenecekti. Ve bir gün Sezen Aksu’nun şu dizelerine, neler öğrendiğine hayret ederek eşlik edecekti.
Öteki olabilmeyi,
Geride durabilmeyi,
Yerine koyabilmeyi,
ÖĞRENİYORSUN…
YORUMLAR
" herkes gibi öğrenecekti. Evet öğrenecekti. İnsanın canının en çok büyürken acıdığını öğrenecekti. Kırmayı, yıkmayı, yakmayı, vazgeçmeyi, hayır demeyi, terk etmeyi, terk edilmeyi, ummayı, sığınmayı, pansuman yapmayı, kırık onarmayı, yığınla biriken olmazları toparlamayı, alışmayı, çok olmayı, ……….. bu noktaları kendi sözcükleriyle doldurmayı öğrenecekti. Ve bir gün Sezen Aksu’nun şu dizelerine, neler öğrendiğine hayret ederek eşlik edecekti.
Öteki olabilmeyi,
Geride durabilmeyi,
Yerine koyabilmeyi,
ÖĞRENİYORSUN…
........
insanın canı en çok büyürken acırmış.harika bir saptama.teşekkürler..
küçüklere bir anlatabilsek:)
öteki olabilmek..
geride durmak..
ve hayatın daha binlerce gerçeği..
.....
yazım tarzın çok hoş
tebrikelr..