- 452 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İZ BIRAKAN KADINLAR (5) EMMA GOLDMAN
’Anarşistim ben, barıştan yanayım...’’
Bu sözlerin sahibi Emma Goldman 1869’da Litvanya’da dünyaya geldi. Rusya’nın hakimiyetinde olan ülkede, yoksulluk kol geziyordu. Aile Emma genç bir kızken St Petersburg’a taşınma kararı aldı. Ancak burada da Rusların siyasal baskılarından ve eziyetlerinden kaçamadılar. Yahudiler için zor ve eziyetli günlerdi. Emma burada okulu bırakmak ve çalışmak zorunda kaldı, ailesine yardım etmesi gerekiyordu. Bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladı. Çernişevki’nin ’’Ne yapmalı’’ isimli büroşürüyle burada tanıştı. Bu eser, onun özgürlük arayışlarının ve kafasındaki pek çok sorunun temelini oluşturacak, yirminci yüzyılın ilk yarısına damgasını vuracak anarşizm fikirlerinin tohumları olacaktı.
Yaşı on beş olup, babası evlenmesi gerektiğine karar verdiğinde, bu duruma şiddetle karşı çıktı. Yaşadığı ülkenin sorunlarına ve var olan kötü, pek çok şeye karşı koymaktan yanaydı. Yaşı on yedi olduğunda, kız kardeşi Helena ile birlikte Newyok’a doğru yola çıktılar. Rochester’e geldiklerinde bir tekstil fabrikasında çalışmaya başladı.
1 Mayıs1886’da Luizvil’de toplanan iki binden fazla siyah ve beyaz işçi, sekiz saatlik iş günü için yürüyüşe geçmişlerdi. Ancak 1 Mayıs ve devam eden günlerde meydana gelen olaylar. pek çok işçinin ölümüyle sonuçlandı. 4 Mayıs günü ise Haymarket Meydanı’nda düzenlenen mitingde patlayan bomba, yedi polisin ölümüne sebep oldu. Bu korkunç günlerin ardından işçiler tutuklandı,kimi anarşistler idam edildi. Bu olayların ardından üç yıl sonra, Mayıs ayı tüm dünyada işçi bayramı olarak kutlanacaktı.
Haymarket Olayı, Emma Goldman üzerinde derin izler bırakacak, anarşizmle ilgilenmeye başlayacaktı. Goldman Nevyork City’e taşınma kararı aldı. Burada,yıllarca birlikte olacağı Alexander Berkman ile tanıştı. Anarşist hareketin liderlerinden Berkman ile Clay Finch’e suikast planına varan faaliyetlerde bulundu. Bu başarısız suikast Berkman’ın yirmi iki yıllık hapis cezası almasıyla sonuçlandı. Goldman’ıda derinden sarstı. Ancak Emma Goldman’ı hiç bir şey durdurmaya yetmiyordu. İşçiler hakları için güç kullanarak savaşmaları için örgütlemeye çalıştı. Onlara ’’İş isteyin. Eğer iş vermezlerse, ekmeğinizi alın!’’ diye seslenecek, bu haykırış bir yıl hapis cezasıyla sonuçlanacaktı.
Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde ise, zorunlu askerliğe karşı çıkacak, kadınlara doğun kontrol yöntemleri ile ilgili buroşürler dağıtacaktı. İki yıllık hapis sürecinden sonra, Amerikan vatandaşlığından çıkarılarak Rusya’ya sürüldü. Rusya’da fazla durmadı. 1921 yılında İngiltere’ye gitti. Daha sonra edindiği sahte bir evlilik ile İngiliz pasaportuyla pek çok ülkeyi gezebilme imkanı buldu. İspanya, Fransa ve Kanada’da bir süre yaşadı. 2. Dünya Savaşı ve faşizmin yükselişini hayal kırıklığıyla izledi.
’’Hayatımı Yaşarken’’ adlı otobiyografisini ve ’’Rus Devriminin Çöküş Nedenleri’’ adlı Rus Devrimi ile ayrılan fikirlerini anlattığı kitaplarını yayınladı. Kadın ve işçi hakları için hayatı boyunca savaş vererek 1940 yılında Kanada’da hayata veda etti.
Emma Goldman, derin bir adalet duygusu olan, insan onurunu her şeyin üstünde tutan bir anlayıştaydı. Modern anarşizmin öncüleri arasında yer alan Peter Kropotkin, Alekxander Berkman gibi isimlerin arasında adından sıkça söz ettiren lider kişiliğe sahip bir kadındı. Maddi sıkıntılar içerisinde olmasına rağmen kendi hayatına yön vermesini bilmiş, düşünceleri ne olursa olsun, idealleri uğruna hareket etmeyi göze alabilmişti. Kökenleri Antik Yunan’a kadar giden anarşizm düşüncesinin özellikle Amerika ve Avrupa’da yaygınlaştırılması için büyük mücadeleler vermiş, bunun için hapsi göze alabilmiş bir idealistti. Amerika’nın kötü kızı ilan edilmesi, İngiltere’den kovulma tehlikesi bile ona inandığı düşüncelerini söylemesine engel olamamıştı. Hangi düşünceye bağlı olursanız olun, bunu haykırabilen ve fikrini özgürce söyleyebilen, fikirlerinden dolayı acı çekmeyen insanlarla dolu bir dünya ümidiyle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.