Evvel Zamanın Yeni Boyutu
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken
Dünyada ilkel mi ilkel insanlar yaşarmış o insanlar öyle zor şartlarda yaşarlarmış ki hayatlarını kolaylaştırmak için bir şeyler üretirlermiş bu üretim neticesinde sürekli yeni şeyler hayatlarını etkilermiş. Ufak dokunuşlarla doğada ekosisteme güzelce eşlik eden insanlar her değişimde çağ atlamış kılık kıyafet değişmiş teknolojiler gelişmiş bilgi artmış. Eskiden her işi kendi yapan insan artık bir dalda bile zor bilgi sahibi oluvermiş doğadan uzaklaşmış doğadan uzaklaşan insanlar bir zamanlar eşlik ettiği ekosistemi bozmaya başlamış. Eskiden zor olan hayatlarını kolaylaştırmak için üretilen şeyler artık daha fazla para için savaşa dönüşmüş. Tabi rahata alışan bütün yetenekleri elinden alınan doğadan bir habersiz kılını kıpırdatmayan milyonlarca insanda bu savaşan insanları desteklemiş. Onlar yapmış rahata düşkünler yemiş bir iki kıpırdanan insanlar ise iki soluk için uğraşmış durmuş. Kimse dememiş ki şu teknolojilerin gelişmesi için uğraştığınız kadar neden insanın gelişmesi için uğraşmadınız neden doğa daha iyi olsun diye uğraşmadınız neden rahatınız için katlettiniz güneşi, bulutu, denizi, kendi bedeninizi, yeteneğinizi neden katlettiniz dememiş. Kimsenin umrunda olmamış oysa bütün din kitaplarında yazıyordu iyilerden olun nefse yenilmeyin okuyun evreni koruyun ama unutmuşlar isimlerinin hakkını vermişler. İnsanlar hırs, rahatlık, para, ün, derdine düşmüşler. Eskiden insanlar köylerde yan yana akrabalarla, arkadaşlarla hiç sıkılmazlarmış oyunlar oynar, sohbet eder, eğlenirler ve üretirlermiş. Ne zaman şehre kolay diye kaçmışlar unutmuşlar yüzünü toprağın vermişler betona... Köyde birbirleriyle etkileşim içinde olan insanlar teknolojiye düşmüşler ne zaman köye yolları düşse onların çocukları o eskilerin eğlendiği ürettiği bu köylerden sıkılırlarmış. Çünkü teknoloji orda çekmezmiş çünkü köye de arkadaşları sıkıcı diye gelmezmiş. Köyler yaşlılar cemiyetine dönmüş birkaç çocuk gençte bu sisteme direnmeye çalışmış. Bu sistem ise öyle ki doğaya dönmek isteyenleri ise dönemezsin önce para kazanman lazım yaşayamazsın dermiş. Eee napsın sistem kölesi vermiş kendini çalışmaya... Doğa, şehirde üretilen rahatlığa, paraya, düzene kurban gitmiş. Doğayı korumak için uzaktan uğraşanlar ise bu hızlı gelişime, bu gelişimi bilinçsiz tüketen ve bunu destekleyen rahata düşkün milyonlara yenilmiş. Kimse bilmediği çiçeği, hayvanı, ağacı korumaz ama bildiği, eğlendiği teknolojiyi, bilinçsiz gelişimi, hayatına, doğaya zarar vereceğini bilse dahi desteklermiş. İlle de para illede gelişmek derlermiş teknoloji gelişirmiş gelişmesine de insan gittikçe aptallaşırmış yeteneği, zekası, iyice bitermiş öylece çalışmak öylece evlenmek yapmak için yapılmış bir düzenle ilerlermiş. Öyle boş çaba içine girmişlerki girdikleri bu girdabın aslında hayatı anlamsız kıldığı gibi ölümede mahkum etmiş. Teknoloji gelişmiş hastalıklar çoğalmış, teknolji gelişmiş ölümler artmış, teknolji gelişmiş beyinler yetenekler gitmiş, teknoloji gelişmiş gıda gitmiş, teknoloji gelişmiş canlılar azalmış, teknoloji gelişmiş sular yok olmuş, teknoloji gelişmiş toprak yok olmuş, teknoloji gelişmiş dağlar erimiş, teknoloji gelişmiş güneş yok olmuş, teknoloji gelişmiş gezegen yok olmuş, teknoloji gelişmiş evren yok olmuş, geliştikçe gelişmiş insan niye geldiğini unutmuş evrene niye neden diye sormamış okumuş anlamamış. Yunus Emre ne demiş ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir sen kendini bilmez isen bu nice okumaktır. Öyle ya insan her şeyi yapmış yalamış yutmuş ilim demiş bilim demiş oysa sırrı hiç anlamamış kendini hiç bilmemiş gibi bilimide ilimide yutmuş karattmış. Tanrı demiş Rahmanda iki dünyayı da size cennet kıldım diye. İnsan sahip çıkmamış şaşmışta şaşmış cenneti yok etmiş kendi elleriyle kıyamete sürmüşler yolu kendi elleriyle yaratmışlar adaletsizliği... Bütün bunlara rağmen kendilerine akıl veren Allahı suçlamışlar.
Nefsi veren Yaratıcı aklı da vermiş vicdanıda
ister kıyamet yaratırsın ister cennet…