- 2711 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
EVLİLİK BİR SANATTIR
EVLİLİK BİR SANATTIR
36 yıl önce Sevgili Eşimle birlikte uzun ve meşakkatli bir yola başvurmaya karar verirken birbirimize isteklerimizden söz etmiştik.
Ben ailesine düşkün bir kız çocuğuydum.
Babamın erken ölümüyle aile sorumluluğunu üstlenmeye karar vermiştim.Ta yatılı okulda söylüyordum ben evlenmeyeceğim,ailemi yanıma alıp onlara bakacağım,kardeşimi okutacağım diye.
Sağlık kolejinde sınıf birincisi olmama rağmen,üniversite sınavlarına dahi girmemiştim,sırf maaşa bir an önce geçip,ailemi yanıma alıp,katkıda bulunmak,destek çıkmak,ailemi hiç kimseye muhtaç etmemek amacıyla...
O zamanlar kendime şu soruyu soruyordum...
" Eğer üniversiteyi kazansan,hem maddi olanaksızlardan dolayı okuman zor,hem de gelecekte yalnız senin mutluluğun mu,yoksa anneni,ablanı,kardeşini mutlu edip,kendin de mutlu olman mı daha iyi olur ? "diye...
Ben hep birlikte mutlu olmayı kafama koymuştum.
Kutsal hemşirelik mesleğine başlamıştım.
Kendime verdiğim sözü,ilk maaşımı aldığımda dahi,şartlarım zor olsa da,yerine getirmiştim,binbir zorluk içinde ama sevinçle!
Mesleğimde 3.yılımı bitirmiştim ki,karşıma Sevgili Eşim çıktı.
Evlenmek niyetimin olmadığını ve nedenlerini de O’na söyledim.
O’da bana dedi ki...
" Büyüklerimizden bize fayda gelir de,zarar gelmez.
Anneni de,kardeşini de yanımıza alır,okuturuz " dedi ve beni en hassas olduğum yerden vurdu ve bana diyecek söz bırakmadı.
Sıra kendi özel isteklerimize gelmişti.
Sevgili Eşimden ben tek bir şey istedim.
"Beni ilk gördüğünde nasıl anlayış,hoşgörü,iyi niyet içinde,saygılı ve sevgiyle yaklaştığın gibi,bana bir ömür boyu hep böyle davranmanı isterim." dedim.
O, " Çok zor olan şeyi kolay gördü." tamam dedi ve ekledi...
"İkimizde çalıştığımız için senin paran,benim param olmayacak,seni mağdur etmedikçe."
Bir de aileme,sen ister haklı ol,istersen haksız,hiçbir kötü söz ve saygısızlıkta bulunma,senin hakkını korumak bana düşer.Ben sinirlenince sen susmasını bil,sen sinirlenince de ben.Daha sonra uygun zamanda seviyeli,sakin olarak tartışmayı bilmeliyiz." dedi.
Bu da bana hiç zor gelmedi,çünkü tabiatıma hiç ters değildi.
Zaten beni tanıyanlar bilirler incinsem de hiç kimseyi incitmediğimi.
Her ikimizde yıllarca verdiğimiz sözlerde mümkün olduğunca durduk.
Saygı ve sevgi içerisinde,kadir kıymet bilmek,haddini bilmek,edepli olmak,dürüstlük,sadakat,fedakarlık,
merhametli olmak,verdiği sözde durmak,yalandan riyadan uzak,içtenlik benim en vazgeçilmez değer yargılarımdan en önemlileriydi.
Bunlara rağmen çok hoşgörülü olduğum söylenemez.
Hoşuma gitmeyen veya beni üzecek bir durum olduğunda,hoş görülü olmak bazen çocuk yapıma uymazdı,hemen yüzüm düşerdi.
Alınganlığı huy edinmesem de,genelde sevmek ve güler yüz huydur bende,bir türlü vazgeçmediğim,beni ben yapan bir özellik.
Sevgili Eşim ve ben,açık yüreklilikle söylüyorum,bu zamana kadar üzülsek de kimseleri üzmedik,
paylaşmayı sevdik,eşle,dostlarla,arkadaşlarla,hısım ve akrabalarla...
İyi günde çağrılınca,kötü günde çağrılmadan gittik yanlarına.
Değerimizi bilenler bildi,bilmeyenlerde kendisi gibi bildi.
Evlilik birlikte gidilen bir yoldur dedim de,dümdüz demedim.
Elbette inişleri,çıkışları,keskin virajları,çıkmaz sokakları da vardır.
Engin denizde sessiz ve sakin giden bir gemi gibi görünse de,bazen hiç ummadığınız bir anda bir fırtına çıkar,devdalgalar alır sürükler sizi, girdabından zor kurtulursunuz,umutsuzluk içinde!
Bazen de deniz durulur,gider eski tahtına oturur,seyrine doyulmaz.
Sığındığınız liman yine birbirinizdir.
İnsan yol arkadaşını çok iyi seçmelidir ama nasıl?
Herkes evliliğe tüm güzel duygularla,hayallerle başlıyor...
Ya sonrası?
Hiç kimse ayrılacağım diye evlenmiyor,mutlu olmak dileğiyle türlü türlü güzel hayallerle adım atıyor.
Kimisi bir yastıkta kocayıp,kimisi de ayrı dünyaların insanıyız,anlaşamıyoruz diyerek ayrılıyor küçücük bir sebepten!
Sorarım size bir kıvılcım değil midir bir ormanı yok eden?
Boşanmış bireylerin,boşanma sonrasında yaşadığı güçlükler ise kaçınılmazdır.Son yıllarda ülkemizde boşanma oranları giderek artmakta ve birçok kaybı da beraberinde getirmekte.
Keşkeler,hayal kırıklıkları,iç hesaplaşmalar,üzülmeler sonrasında fayda sağlamıyor,aksine kırılan kalp yerine gelmiyor.
Geriye dönüp düşünüyorum da...
Sevgili eşimle ben şanslı insanlarmışız.
Evlendiğimizde benim yaşım 21,eşimin yaşı 24’dü.
Evlilik için o zamana göre geç bile sayılırdı,şimdiye göre ise çok erken yaşlar...
Bir de o yaşlarda birbirimize verdiğimiz sözlere,duygu ve
düşüncelerimize,davranışlarımıza bakıyorum da,gıpta ediyorum.
Yalandan dolandan uzak,sözünün eri,özü sözü bir,bencil olmayan, paylaşımcı,anlayışlı,merhametli,yeri geldiğinde utanmasını,susmasını,tartışmayı,teşekkürü,büyüğü,küçüğü bilen,uzun yıllar geçse de saygıda sevgide kusur etmeyen,gözü gönlü tok mutlu bir çifttik biz.
Her ne kadar şimdi de mutlu olsak da eskisi gibi değiliz biz!
Yüzyılımızın hastalığı olan kanserle çoğu insan gibi 6 yıldır savaş halindeyiz günbegün.
Dünyada bazıları savaşla,bazıları hastalıkla,bazıları da psikolojik savaşla uğraşıyor ne yazık ki!
Üstüne bir de Korona illeti çıktı,tuzu biberi oldu.
Oysa şu yalan dünyada,güzel paylaşımlar olmalı barış içinde,
gönüller sevgiyle dolmalı,tek üzüldüğümüz şey hastalık ve ölümden başka bir şey olmamalı!
Evlilik yalnızca bir imzadan,bir yüzükten ibaret değildir.
Evlilik bir sanattır,nakış nakış işlenen,yüreklere dokunan...
Huzurdur bir çınarın gölgesinde...
Derin bir okyanustur,açılmasını bilenlere...
Birbirinin sırtına yaslandığı dağdır...
Zemheride açan bir çiçektir...
Bir elmanın diğer yarısıdır...
Hakiki muhabbettir gönülden...
Acı bir kahvenin yanında tatlanmış 36 yıl...
Çocukla taçlanmış ayrı bir dünya...
Ne mutlu ki...
İyi günde kötü günde,hastalıkta sağlıkta,varlıkta yoklukta hep birbirinin yanında olan,kadir kıymet bilen,her dem elindekilerle yaşamasını bilen,gözleri gülen,farkındalıkla yaşayan umut dolu mutlu çiftlere,evliliklere...
AYLA CERMEN TÜFEKÇİ
Dün Sevgili Eşimle evliliğimizde 36.yılımızı devirdik.
36.yılımızın anısına...
YORUMLAR
Çocukluğumdan beri mutlu insanların anlattıklarını ağzım açık dinler, kendime yol çizerim.
Kendi kişiliğinizden bahsederken kendimi gördüm. İncinen ama incitmeyen.. hep yorulan ama yormayan.. hep mutlu eden, mutlu ettiğim için kendim mutlu olan. Kaybeden olmadım hiç. Bu bir mizaç ve değişmiyor.
Evet evlilik ve çocuk yetiştirmek bir sanat.
Bizler de sanatçı.
Şu uzun gibi görünse de kısacık ömrü doya doya ve tatlı tatlı yaşamak gerekir.
Sevgili Ayla hanım, hastalıklarınız için Allah şifa versin inşallah.
Yeniden sağlıklı günlere kavuşmanız dileğiyle.
Yazınız çok iyi geldi.