- 341 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
FELSEFE ÜZERİNE
Felsefe, insanın zihnini kurcalayan sorulara inanç temelinde değil ama sistematik akıl yürütme temelinde cevap bulma arayışlarının bir ürünüdür. Felsefenin ana vatanı olan Antik Yunan’da filozofların zihnini kurcalayan ilk sorular doğanın ve evrenin var oluşuna ve işleyişine ilişkin sorulardı. Onlar doğanın bir özünün var olup olmadığı, eğer böyle bir öz var ise bunun ne veya nelerden oluştuğunu anlamaya gayret ediyorlardı. Tales, Anaksimandros ve Anaksinemes gibi ilk filozoflar entelektüel ilgilerini doğayı anlamaya yöneltmişlerdi.
İnsanın entelektüel çabasını, çevresini anlama gayretinden alıp bizatihi kendisine, yani insanı anlamaya yönelten filozof, bilge Sokrates’tir. O felsefi ilgiyi ’’varlık nedir? Evrenin tözü nedir?’’ türünden teorik sorulardan, ’’insanın başkalarıyla girdiği özel ve kamusal ilişkilerde davranış biçimi nedir? Nasıl davranırsam, adil davranmış olurum?’’ türünden pratik sorulara yöneltmiştir. Bu yönüyle Sokrates’in felsefeyi göklerden yere indirdiği kabul edilir. O, ahlak ve siyaset felsefenin öncüsüdür.
Sokrates’in zihnini kurcalayan en temel sorunun ’’insan nasıl mutlu olur?’’ sorusu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sokrates bu soruya tersinden, yani nasıl mutlu olunamayacağını söyleyerek cevap verir. O, ’’sorgulanmamış hayat yaşanmaya değer değildir’’ diyerek bir insanın kendisine aktarılan değerleri, kabulleri sorgulamaksızın mutlu olamayacağını söylemektedir.
Bende Sokrates’in bu ilkesini kendime destur etmiş biriyim. Bende Sokrates gibi hayatın sorgulanmasına inananlardanım. Bana göre de, ailemizin, öğretmenlerimizin, çevremizin kısacası, bizim dışımızda herkesin bize öğrettiklerini akıl süzgecinden geçirmeden; bir başka deyişle, ’’sorgulanmış bir hayat’’ yaşamadan hayatın tadına varmamız, mutluluğa ulaşmamız imkansız.
Mutluluğumuzun olmazsa olmazı sorgulanmış bir hayat sürmek iken; sorgulanmış bir hayatın olmazsa olmazı da ’’özgürlük’’ tür. Özgürlük olmaksızın bireysel hayat serüvenimize başlamamız mümkün değildir .Bu nedenle sadece kendimiz için değil herkes için özgürlüğü tesis etmeliyiz. Sahip oldukları özgürlük temelinde hayatlarını sorgulayıp sorgulamamak, bir anlamda, mutluluğa yelken açıp açmamak bireylerin kendi tasarrufundadır.