- 362 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yürümek
Yaşı seksen gösteren Huriye teyze güler yüzle “Hoş geldin” dedi. “Hoş bulduk.” Bacanağımın annesi olur. Kemik erimesi varmış, ayakta zor duruyordu. Bir süre sohbet ettik. Keşke yapabilecek bir şeyimiz olsaydı. Bir düğün vesilesiyle orada bulunuyordum. Bir insanın ‘ayakları üzerinde durabilmesi’ az şey midir? Hem gerçek hem de mecazi anlamı vardır bu deyişin. Yaşınızın çok önemi yok aslında. Sağlıklıysanız gençsiniz demektir, hastalığınız varsa ihtiyarsınız.
Yürümeyi severim.15 dk. hareketten sonra vücudunuz yağ yakmaya başlar. Biraz terlersiniz, mutluluk hormonu salgılanır. Onu da geçtik. Yaşlılık ve hastalık nedeniyle yürümekten mahrum olanlar var. Onların nasıl bir zorluk, sıkıntı içinde olduklarını bir kendileri bir de yakınları bilirler. Sağlıklı olabilmek uğruna her şeyi anında feda edecek insanlardır onlar.
Sırf yürümüş olmak için de yürünebilir. Bugün pazar. Erken kalkmışım. Kendimi stada attım. Yürüyüş parkurumuz bile var. Belediye daha ne yapsın, değil mi?
Yolda çok değişik insanlarla karşılaştım :
İlk olarak Sezai selam verdi. İki dakika konuştuk. "Aman Allah’ım! İnsanlarda bir hırs, bir doyumsuzluk, aç gözlülük var ki! Ben mi tuhafım, bende mi anormallik, anlamıyorum!" dedi. Sen öyle diyorsan öyledir, diye cevap verdim. Şaşırdım. Çünkü maaş ikramiyesi almak için sayın kaymakamdan ‘başarı belgesi’ istediğini ve aldığını duymuştum. Herkes yapabilir mi? Ne istediğinden çok nasıl istediğin önemliymiş. Kendisi yıllardır müstakil, güzel bir ev, iki araba sahibi, çift maaşlı biridir.Yorum yok. Bir süre sonra "Hadi bye!" deyip gitti.
Devam ettim. Hicabi’ye rastladım. Biraz uzun sayılabilir, orta yaşta,işini bilen bir kimsedir.
“Hayrola, yüzünü gören cennetlik" diyecektim, vazgeçtim. Bir yıl önce eşi Cennet onu boşamıştı.
"Nerelerdesin..?" diye sordum.
" Evdeyim. Çok çok zorunlu olmadıkça çıkmam. Neme lazım " dedi. Bazıları karantinadayken hastaneden kaçmıştı. O ise kendini gönüllü karantinaya aldığını söyledi. Gönüllüyse "no problem" dedim. Dünyada daha 50 sene kadar yapacak işleri varmış. Böyle esprili arkadaş herkese nasip olur mu? Bir virüsün planlarını değiştirmesine izin vermezmiş.
Son olarak, zayıflıktan rüzgarda uçup gidiverecek sandığım Nazım bey çıktı yoluma. O da orta yaşlarda, hayattan fazla bir beklentisi kalmamış, kendince ılımlı, kültürlü biridir. Her zaman dalgın, düşünceli bir hali vardır. Her gün düzenli yürümeye çalışırmış, uykusuzluğa iyi geliyormuş.
Kira gelirleri, oğlu ve kızının iyi, kazançlı mesleklere girmesi onu mutlu etmeye yetiyor muydu? Düşündüm : "Ya anti sosyalliğe ne iyi gelir? Kaç kişiyle dargınsın? Kaç samimi arkadaşın var?" Bunlar kendisini ilgilendirirdi.
“Evet, her şeyin başı sağlık. Ama hem beden hem ruh sağlığı." dedim. Bir şey anlamamış gibi baktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.