- 346 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Peynir Gemisine Müdahaleler
’’Lafla Peynir gemisi yürümez.’’ Türk Atasözü...
Bunu derler demeye de, ben bunu en kısa zamanda denemeliyim. Bir yürüttüm mü laf ile peynir gemisini, Guiness Rekorlar Kitabına bile girerim, bir düşünsene... Popüler Gazetelerde benim adımın geçtiği başlıklar Hürniyet, Mirniyet, Financiyet Taymıs maymıs, Le Figarı, Deutçe zeytung maytung şöyle başlıklar atmışlar benim için mesela... Müthiş Türk asırlardır olmayan bir şeyi başardı ve ’’Laf ile peynir gemisini yürüttü hatta yürütmek ile de kalmadı yakında da kıtalar arası koşturacağı, sefere çıkaracağı söyleniyor bu müthiş Türk’ün.’’
Kim bu müthiş Türk? Ben deniz oluyorlare efeeem! Breh breh breh! Nasıl da koltuklarım kabarır amma... Koltuklarımın altına karpuzu bırak hatta kavun, elma, şeftali bile sığmaz... Bir kere Peynir Gemisinde öncelikle epeyce bir peynir olması lazım. Değil mi ama? İçinde başka başka eşyalar varsa, kömür demir gibi, beyaz eşya gibi, o zaman birileri de ’’Lafla demir gemisi ya da lafla kömür gemisi, lafla beyaz eşya gemisi yürümez.’’ derlerdi, bende ki de nasıl akıllar ama?
Bilin bakalım bu dünyada en çok konuşan kesim kimler? He he he he he ! Hemen bildiniz yahu, siyasetçiler tabi ki... Hem bizde ki hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde ki siyasetçilerden fazla laf üreten bir kesim var mı?’’Benzin vardı da biz mi içtik?’’ diyenini mi ararsın? ’’Samsunu Akdeniz’in incisi yapacağız.’’ diyenini mi ararsın? ’’Biz sayın başbakan gibi sözünün arkasında duran adam değiliz.’’ diyenini mi ararsın... Ararsan daha neler neler var... Gelelim yine sadede... Sadet aşağıda oluyor...
Önce gazeteye bir ilan veririz gemimiz için. Tabi ki ilk başta gemimizin peynir ile dolu olduğunu da belirtiriz ilanımızda... Memlekette ki bütün siyasetçileri bize destek vermesi ve gemimizin yürümesine katkıda bulunmaları için ricacı oluruz... Bunu da hem mecliste ki hem de yerel yönetimlerde ki siyasetçileri katarak yaparız... Hiç bir yerel ve genel siyasetçinin bu çağrımıza olumsuz cevap vereceğini de düşünemiyorum bile...
Bütün Siyasetçileri kapıda karşılayan gemimizin kaptanı, her gelen siyasetçiye de içeri girerken kapıda birer parça, kibrit kutusu büyüklüğünde peynir vermeyi de kendine görev bilmiştir... İnce plastik çatallara çeşit çeşit peynirleri batırıp homini gırtlak götürüler...
Bütün yerel ve genel siyasetçiler kısa bir zaman sonra gemide ki büyük bir salonda bir araya gelmişlerdir... Bendeniz de kürsüye çıkıp siyasetçi ağabeylerime, ablalarıma günün önemini arz etmeye çalışacağım...
Sazı alırım elime, dımbır da dımbırrrrr... ’’ Değerli büyüklerim buradan bu peynir yüklü gemiyle dünya da ilk defa özel bir şeyi deneyeceğiz, bu gemiyi yakıtsız olarak kıtalar arası seyahatlere çıkartmaya çalışacağız, ben biraz lafla hareket ettirdim ama, sizler demagoji, söz ustaları ve üstatları olduğunuz için sizi buraya davet ettim, eğer ki konuşmaya, cümleler kurmaya, laflara takla attırmaya başlarsanız, gemimiz de sanırım büyük bir sürat ile limandan çıkıp kıtalar arası bir yolculuğa başlayacak, buradan vaatlerde bulunun halkımıza, ama bunların bir çoğu yerine getirilebilir şeyler olmasın, buna dikkat edin, milli geliri yüz bin dolara çıkartacağınızı söyleyin, herkese sınavsız üniversiteden bahsedin, asgari ücret sizin vaatleriniz ile on bin lira olsun, herkesin evi barkı olsun, bir de felekte çarkı olsun, hatta bir de yazlığı olsun, bir zamanlar iki anahtar vaat eden bir başbakanımız vardı siz bunu beş altı anahtara çıkartın, yirmi şeritli otoyollar yapacağınız söyleyin, gün gelecek bir dolar elli kuruş, bir yuro altmış kuruş olacak deyin.’’ İşte bu, hadi başlayın hemen bunlara. Bir yürüttük mü lafla peynir gemisini, herkes bizim ile iletişim kurmak, bizi tanımak için sıraya girecek, bir düşünsenize, ben de meşhur oldum gitti...
Siyasetçilerin konuşmalarından salonda büyük bir uğultu çıkar. Çıkar çıkmaya da peynir gemisi, yine yerinde çakar durur. Hiç böyle düşünmemiştim ben, sanki hareket eder, yürür, biz de kıtalar arası bir seyahati bedavaya getiririz diye düşünüyordum, ama olmadı. En iyisi depoda ki bütün peynirleri dağıtayım yine siyasetçilere, canlarımız, ibibiklerimiz onlar bizim... Dur bakayım, depoya bir ineyim, ne var ne yok orada... Ohhooooo, benden önce onlar inmiş depoya hepsini silmiş süpürmüşler peynirlerin yahu! Çok şaşırdım çoook...
YORUMLAR
Edebi cümlelerle kaleme alınan bu ders verici yazıdan payıma düşeni aldım.
Birinci unsur; kalemin sahibinde bir asalet, bir beyefendilik gördüm, bu değerli kişiliğinizi kutlarım.
İkinci unsur; 1970'li yılların genci olarak gördüklerimiz ve yaşadıklarımızdan bir şey hariç neler değişme ki ? Kısaca ahlak değişti, giyim tarzları değişti, her türlü yaşam tarzları değişti, fikir ve düşünceler değişti, yemeklerimiz değişti, ama partilere dayalı siyaset hiç değişmedi.
Çok haklısınız Ahmet Bey, bence sadece lafla siyaset yürüdü....
Saygılarımla Efendim...
Ahmet Zeytinci
“Lafla Peynir Gemisi Yürümez” sözünün hikayesi…:
Rivayete göre bir zamanlar İstanbul’da Edirneli Aksi Yusuf adında bir tüccar varmış. Peynir ticareti yapan bu tüccar Trakya’dan aldığı peynirleri fiyat durumuna göre İstanbul'da ya da İzmir’de satıyormuş.
Malını gemilerle taşıtan tüccar navlun parasını peşin vermek istemediğinden her seferinde gemi kaptanlarını oyalayıp;
"Hele peynirler sağ salim varsın, istediğin parayı fazla fazla veririm," diye vaatlerde bulunurmuş.
Madrabaz ve cimri olan bu tüccarın vaatlerine birkaç kez aldanan gemi kaptanlarından birisi, peynirleri yükleyip İzmir'e doğru yola çıkmak üzere iken diklenmiş:
- Efendi!.. Tayfalarıma para ödeyeceğim. Geminin kalkması için masraflarım var. Navlunu peşin ödemezsen Sarayburnu'nu bile dönmem, diye diretmiş.
Aksi Yusuf her zamanki gibi:
- Hele peynirler salimen varsın, demeye başlar başlamaz gemi kaptanı:
- Efendi, efendi!.. Lafla peynir gemisi yürümez, buna kömür lazım, yağ lazım... demiş.
Aksi Yusuf parayı ödemiş… O gün akşama kadar şu cümleyi sayıklayıp durmuş;
- Lafla peynir gemisi yürümez ha!......
....................
Günümüzdeki uygulayanlarına duyurulur. Er ya da geç 'yüklenenlerin navlunu' ödetilir!..
Manidar bir seçim ve gülümseten hayallere ben de destansal açıklamasını eklemek istedim Ahmet Bey.
Saygılarımla...
Ahmet Zeytinci
Bir ata sözünden bir ironi.
Hayal gücü de bu yazarlıkta işte...
Teşekkürler Ahmet kardeşim.