- 435 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR
BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR
(Neye karşı ve neden birlik?)
Bu günlerde bu söz çok daha fazla önemli olmaya başladı. Birlik ne demek hiç düşündük mü? Niye bu kadar önemli?
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” hiç de boşuna söylenmemiş bu söz. Tek başına yapılamayan bir iş, başkasının küçücük bir yardımıyla ne kadar kolay bir hale gelir değil mi? Ellerimiz doluyken başkasının kapımızı açmasına ne kadar çok ihtiyaç duyarız.
Aslında birlikte olmak, sorunları çözmek, yeni ufuklar açmak, olmazları oldurmak için ne kadar çok ortak noktamız varken, biz hep ayrılıklara bakıyoruz.
Aynı mekânı paylaşmak, meslektaş olmak, aynı dini duyguları benimsemek, hemşeri olmak, akraba olmak gibi birbirimize yaklaştırıcı birçok unsur varken. Biz hep itici ve ayırıcı yönlerimizi görüyoruz. O şucu, bu bucu, onun karakteri böyle, bunun memleketi burası, o şöyle konuşur, bu böyle yürür falan.
Hayır dostlar! Nasıl görmek istersek öyle bakarız. Biz hep birbirimizin güzelliklerine bakalım. Her fırsatta bir olmaya çalışalım. “İkilik yok birlik var, yalnız bunda dirlik var.”
Bize göre çok zor gibi görünen bir iş başkasına göre çok kolay olabilir. Bir ufacık fikir vermesi yâ da birisi ile tanıştırması, bizi büyük sıkıntılardan kurtarabilir. En büyük sermaye insanın güvenebileceği dostları ve kardeşleridir.
Yalnızlık sadece Allah’a mahsustur. Birçok ayet-i kerime’de ve iki cihan sultanı Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) hadislerinde; kardeşlik, selamlaşma, birlikte hareket etme hakkında emirleri mevcut değil mi?
“Birbirinizi sevmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeniz için bir yol göstereyim mi? Selamı aranızda yayın.” buyurmuyor mu?
Sorunlarımızı, düşüncelerimizi, problemlerimizi (v.s.) birbirimize açalım. Danışalım, konuşalım. Bulunduğumuz alanda, ticarette, siyasette, insan ilişkilerinde, her türlü organizasyonda daha ilerilere gitmek için çaba sarf edelim. Unutmayalım akıl akıldan üstündür. Danışmak ve paylaşmak bizi küçültmez, aksine olgunluk ve büyüklük verir. Bazen 5 yaşındaki bir çocuk, yanımızda çalışan eleman, yolda sefil olarak gördüğümüz birisi yâ da yaşlı dediğimiz anne babamız bize hiç düşünmediğimiz fakat gözümüzün önünde olan çözümü gösterir.
“Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının da aklını kullanır.”
Her şey hayal etmekle başlar. Daha sonra bunu gerçekleştirecek çevre, sonra adım atma ve son olarak ta Allah’ın izni ile işlerimiz kolaylaşır.
Her işe başlarken en güzeli hayal edelim ve besmeleyle başlayalım. Ama kendimizi başaramama ihtimaline de hazırlayalım. Böylece işimize şevkle başlar ve beklemediğimiz bir sonuç çıktığında da üzülmeyiz. Bu bize bir sonraki deneme ve adımlarımız için güç ve kuvvet verir.
HAYDİ! ZAMAN BİRLİK ZAMANIDIR. Sorunlar birlikte iken çözülür. Sevinçler birlikte iken büyür. Tüm gazeteler, dergiler, televizyonlar, dernekler, sivil toplum örgütleri ve bizler fert olarak hanımlar evlerinden çıkarak. Böreklerini, yemeklerini, derslerini, sohbetlerini, gezilerini, görüşmelerini, el işlerini, parklarda oturmalarını bile hep beraber yapsınlar. Birbirlerine ve gençlere tecrübelerini aktarsınlar. İyi bir aile oluşturmak için görüşlerini paylaşsınlar. Bildiklerini ortaya döküp, pirinç ten taş ayıklar gibi kötü ve fena işleri aralarından ayırıp atsınlar. Çocuklarına tertemiz bilgilerini versinler.
Beyler; ortaklıklarını, sorunlarını, çözüm önerilerini ortaya koyacak seminerler, tanışma toplantıları, geziler, geceler, küçük sohbetler düzenlesinler. Dünya, ülkemiz, şehrimiz, dostlarımız ve ailelerimiz hakkında düşüncelerini paylaşsınlar. Sorunları konuşup çözümler üretsinler. Bunları hayata geçirmek için çalışmalar yapsınlar. Yapılan çalışmalara destek olsunlar. Okudukları gazeteleri, seyrettikleri televizyonları, takip ettikleri aktiviteleri takdir edip, yapıcı eleştirilerde bulunsunlar.
Gençler; yarınlara yön verecek çalışmalar için araştırmalar yapsınlar, büyüklerinin tecrübelerinden faydalanmak için sohbetlerinde bulunsunlar. “Bize ne?” demesinler.
Sorunları görüp, çözümler için hep başkalarından hareket beklemesinler. Yanlışlar için doğrular gösterilsin. Doğru olanlar desteklensin. “Bana ne” denmesin. Bir yazımda daha belirtmiştim. Karanlığa kızacağımıza bir mumda biz yakalım, mum yakmıyorsak o zaman karanlıktan da şikâyet etmeyelim.
Bu yukarıda söylediklerimi kim mi yapacak? Ben, sen, o, biz, siz, onlar yani hepimiz. Çapımızca elimizin ulaştığı, dilimizin döndüğünce yetişebildiğimiz yere kadar. En büyük sosyal gruptan, en küçük ferde kadar arada kimse kalmadan, herkese ve her yere ulaşarak. Kimse yalnız kalmasın, yalnız kalanın, korumasız ve çaresiz olduğunu unutmayalım.
Sadettin TURHAN
"Gençliğin Enerji Kodları" kitabımızdan alıntıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.