- 433 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EĞİTİMDE BAŞÖRTÜSÜ VE BASKICI ZİHNİYET
EĞİTİMDE BAŞÖRTÜSÜ SORUNU VE BASKICI ZİHNİYET
Ülkemizde laikliği kendi mantığına göre anlayan, laik değil ama laikçi, seküler, baskıcı totaliter zihniyet hükümferma oldu yıllarca. Çok partili döneme geçtiğimiz halde hâkim bürokratik zihniyet hep tek parti diktatöryası özleminde oldu.
Bu totaliter zihniyet halka hiçbir zaman inanmadı. Onu düşman ilan etti. Ona gerici yaftasını vurdu. Onu cahil, aydınlatılması gerekli, gayr-i medeni gördü. Hep onu Batılaştırmayı hayal etti. Ama tam Batılaşmasına izin vermedi. Batılı anlamda bir demokrasiye geçit vermedi. Batılı anlamda özgürlüklere layık görmedi onu.
Düşünün dünyanın her tarafında okullarda başörtüsü serbest iken bizde yasaktı. Dünyanın her yerinde memurlar istedikleri kıyafetle işe gelebilirken bizde yasaktı. Dünyanın her yerinde eğitimciler serbest kıyafetle çalışırken bizde hala yasak.
Bu laikçi zihniyet çok partili demokrasiyi hiç benimsemedi, hep benim dediğim olacak dedi. Basını da sürekli arkasına aldı. On yılda bir yapılan devrimlerle totaliter hakimiyetini sürdürdü. Beyinleri kilitledi. Şimdi biz aksini düşünemez olduk. Atatürk’ü tabu yaptı. Dayatmasını onun adına sürdürdü. Hala daha sürdürmeye çalışıyor.
Eğitim özgür düşüncenin mekanı olması gereken bir alandı. En baskıcı sistemi orada kurdu ve bunun değiştirilmesine hiçbir zaman izin vermedi. Daha düne kadar kız öğrenci ve bayan öğretmen pantolon giyemiyordu. Daha düne kadar bayan öğretmen ve kız öğrenci başörtüsü ile eğitim yapamıyordu. Din özgürlüğü diye bir şey tanımıyordu bu zihniyet.
Özgürlükleri hep kendisi için istiyor ve alıyordu.
Batıcı basın arkasındaydı. Kız öğrenciler etekleri alabildiğine kısaltıyor, idare buna önlem almaya kalksa medya kıyameti koparıyordu. . Bu ruh hastalığının yayılmasını teşvik ediyorlardı.
Etek kısaltma yarışı öyle ileri boyutlara varmıştı ki –hala da devam ediyor- sınıfta mahalle baskısı oluşturuyor, inançlı öğrenciler bu baskı altında eziliyor, hiç uygun görmedikleri halde pantolon giyiyorlardı. Bu mahalle baskısına kimse ses çıkarmıyor, müdahale etme gereği bile duymuyorlardı.
Şimdi kalkmış özgürlük adına, Batılılaşmak adına özgürlüklere karşı çıkıyor, buna o örümcek kafalarıyla bir bahane uyduruyorlar. Dün teşhircilerin mahalle baskısına ses çıkarmayan, bundan gizli haz duyanlar bu gün kalkmış başını örtenlerin mahalle baskısı oluşturacağını söylüyor, söylemekle kalmıyor en yüksek sesle bağırıyor, kızılca kıyamet koparıyorlar.
Ne adına, kim adına yaptıklarını bilmeden, yıllardır sürdürdükleri totaliter zihniyetin kalıplarından çıkmadan yaşamayı bir yaşam biçimi haline sokmuş olan zavallılar güruhu yine ortalığı velveleye veriyor, bir türlü salim düşünemiyor, saçmalamaya devam ediyorlar. Bir de bunu Atatürkçülük adına yapıyorlar. Oysa bugün Atatürk yaşasaydı muhtemelen batı tipi demokrasi ister, özgürlüklerin genişlemesinden rahatsız olmazdı.
Evet,artık bu elbise bize dar bu anlaşıldı. Batı tipi bir demokrasinin gelmesi için daha fazla beklemeye tahammülümüz yok. Özgürlüklerin kısıtlanması ve inançlar üzerine baskılar anti demokratik uygulamalar terör örgütlerini doğurmakta, IŞİD, Boko Haram, El-Nusra, El-Kaide gibi güya İslami örgütlerin doğmasına, kitlelerden destek bulmasına neden oluyor.
Kendisine koyun diye hakaret edilen geniş kitleler ne istediğini pekala biliyor, demokrasinin, özgürlüklerin yerleşmesi için azami gayret gösteriyor. Bunca hakarete ve aşağılamaya rağmen bu gayreti göstermeye devam edecek.
Yaşasın özgürlükler, yaşasın özgür düşünce, yaşasın demokrasi. Yaşasın aydın düşünce. Kahrolsun despot zihniyet. Kahrolsun kendisinden başkasına özgürlük tanımayan anlayış.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.