- 842 Okunma
- 4 Yorum
- 5 Beğeni
GÜDÜLEME
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hepimizin şikayetçi olduğu, insanları yerden yere vurduğu, kendi haklılığını ortaya koymak için başkalarını payanda olarak kullandığı ve ya öyleymiş de herkes değilmiş gibi gözüktüğü; yalan, riya-iki yüzlülük, kandırma ve kandırılma, sözünde durmama; bunların bir zincir gibi bir çok insanda ve ya aynı insanda, bazı özelliklerin toplumun kahır ekseriyetinde bulunuyor olmasının temel nedeni bildiğimiz baskıdır, yani güdüleme ve kontrol etme, hakim olma arzusudur.
İnsanların sadece okulda eğitildiğini zannetmek, kendimizi kandırmaktır. Asıl kalıcı eğitim, toplumsal baskı ve ailevi baskılarda yatıyor. İnsanlar hep iyilik ve güzellik için eğitilmez, farkında olarak ve ya olmayarak kötülükler içinde çocukluktan itibaren kanına girer gibi eğitilirler. Azıcık yalpa yaptığı yerde hemen tahdit ve baskı gelir, bütün çocuklar hafızaları boş olduğu için inanılmaz akıllıdır, istenileni birincide anlamaz ama ikincide hemen fark eder ve bu kötü estrümanlardan lazım olanı acilen seçer ve kullanıma açar. Bu kullanımın ona inanılmaz rahatlık sağladığını da hemen fark eder. Siz eğitim yolu ile ve ya okulda doğru ve iyi şeyler öğretmeye kalktığınızda çocuk çoktan her iki yanı da kullanmaya alışmıştır, zaten beşikten eğitimlidir. Çocuğun ilk söylediği "De" den "Dede" çıkarmaya başladığı andan itibaren başlamıştır. Soru sorulmayan, sorunun az sorulduğu ve ya sorulmasına mani olunduğu bütün toplumlar eğitimlerine yalan ve riya ile başlarlar.
Anne! dersiniz, sus! denir, Baba! dersiniz, sus! denir. Hocam, öğretmenim, dayı, amca, hala, teyze; her münasebette ve aşamada susturulduğunuzda, ikinci bir kişiliğiniz zaten oluşmuş demektir.
Gün gelir farzımuhal siyasete atılırsınız; ya başkanım şunu şöyle değil de böyle yapsak, bakın başkaları denedi çok güzel oldu; vay be senin gözün demek başkalarında, sen kendi partini bırakmış başkaları ile uğraşıyorsun, gidi seni!!! Ya öğretmenim şunu şöyle denesek acaba aynı sonucu alabilir miyiz? Eh bari gel öğretmen ol da sen anlat, ben çıkayım sınıftan diye karşılandığı görülmüştür. Hocam bu mezhep de nedir, eskiden mezhep mi varmış, ben baktım Peygamberimiz zamanında yokmuş böyle şeyler; kardeşim senin Arapçan var mı? Yok hocam, e namaz kılar mısın? Ara sıra hocam; bilmediğin konulara burnunu sokma, hoca ne diyorsa onu yap, hoca kafadan konuşmuyor; iyi de hocam bizim soru bu değildi, vay be sorumuz havada kaldı diye artık içinden geçirmeye başlarsın. Ya baba senin resmini değil de, benim resmimi şuraya asmak istiyorum, çiviyi buraya çaksam olur mu? Hayır olmaz, bu duvara çakacaksın, sen ömründe heç çivi çaktın mı ki? Ya baba seninle her gün inşaattayız ya bari sen söyleme diyemezsin. Bunlar içinde kalır.
Bir noktaya gelinir ki, herkes suya sabuna dokunmadan biribirini kandıryordur, şaşar kalırsınız. İçinizden, vay anasını! Biz çok geç kalmışız, bu adamlar nasıl, ne zaman, nerede böyle yetişmişler, adam dil otu yemiş sanki, yalanlarla bizi susturdu, demeye başlarız ama hey hat hemşehrim sen işi çoktan ve baştan kaybetmişin üstelik yapacak bir şey de yoktur...
Hayrettin YAZICI
YORUMLAR
hyazici58
"Soru sorulmayan, sorunun az sorulduğu ve ya sorulmasına mani olunduğu bütün toplumlar eğitimlerine yalan ve riya ile başlarlar."
burası çok önemli
soru sorula sorula sorgulama yapılmasan kabullenmemeyi öğrenecek. Güdülemeyecek kandırılamayacak bireyler sorgulama yapmanın gerekliliğini kanıksamışlardır.
"Sorgulamayan insan cahildir; sorgulatmayan ise zalimfir" bu arada bu söz Atamızın değildir
selam saygılar
Filiz Şahin. tarafından 8/4/2020 11:48:58 PM zamanında düzenlenmiştir.