- 824 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
Silindi
***************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************
YORUMLAR
Güzel Kardeş;
Aşağıda Abim ve Baht-ı siyah nickli arkadaşın söylediklerinin altına imzamı atarım. Kendi Tanrına kendin varmalısın, varabilirsin. Misyonerin her türlüsünden uzak dur. Naçizane. Ateistin de misyoneri olur, müslümanın da, hristiyanın da...
Misyonerlerin çoğu da laf salatasından ibarettir, çoğu kendisi bile bilmez ne anlattığını. Hele hele, yaşayamadıklarının hıncını Tanrı'dan almaya kasan misyonerler vardır ki, sorma. Aslında kendileri dahi emin değildir bu ''varlık-yokluk'' kavramlarından, bu yüzden bolca nar ekşili laf salatası koyarlar önüne, yeme. Kendileridir ispat etmek istedikleri ve devşirdikçe mutlu olacağını sanırlar.
İnanmak güzeldir, bir şeye inan bana sorarsan. ''Upanishadlar'' yaşayan en eski dinlerden bir tanesinin kutsal metinlerindendir ve orada der ki ''bir kimse inançlı ise düşünür,'' burada kast ettiği derin düşüncedir. İnançlı olduğunu biliyorum ve inancın süzgecinden geçirerek bakarsan, başkasına kanıtlayamayacağın ama öznel olarak su götürmeyecek kanıtlar çıkar karşına, dört aç gözlerini ve onlara sıkı sıkı sarıl.
Gülçe Hanım ise aşağıda, Tanrının içimizde de olduğunu anlatmış. Eski Türk İnancında ve Tasavvufta, ''içe dönme'' çağrısı yapılır bolca. Tanrıyı kendi içinde bulma olgusuna vurgu yaparak, senin yaşlarında bir kardeşin, içe dönmesi zordur ancak. Bilirim. Zamana bırak ve bilimin asla ve katta ''ateistlerin'' tekelinde olmadığını unutma. Dünyayı değiştiren bilim adamlarının %99'u ateist filan değildi. Bunu da unutma.
Güzel akşamların olsun.
Adamın biri
Her dinin, tarikatin, mezheplerin vb kendi inançlarını yaymaya çalıştıkları doğrudur. Bir nevi inanç yarışı var. Mücadele olan yerde de ,her türlü kandırmaca olabiliyor, zihin her türlü oyuna gelebiliyor. Mesela kemal sunalın bir filminde sakallı bir köy hocası vardı, yağmur duasına çıkardı, kemal sunalında romatizması vardı...Allah ın işine karıştığı için hoca buna zındık diyordu. Günümüzde de geçmişte de böyle. Kendinden olmayanı ya dışlarsın yada kendine çekmeyen çalışırsın. Kısacası ya bir yere ait olacaksın yada kendi yolunu çizeceksin. Misyonerlerin yaptığı da ya kandırmaca yada yüzeysel anlatım ...
Lakin kendi tanrını kendin bulma fikrine şimdilik pek ılımlı bakmıyorum. Yani bu da bir nevi dinsizlikle veya deistlikle aynı değil mi ? Hesap günü varsa eğer, tanrının karşısında "Ben kendi bildiğimi okudum, kendi yolumdan gittim. Lakin seni hep düşündüm, içimdeydin hep." dersek tanrı bizi affeder mi affetmez mi, orasını bilemem lakin islama kalırsa direk cehennemlik...
Gülçe Hanım in dediğini sizin sayenizde anladım. Biraz yanlış anlaşılma oldu, o da alindi galiba.
Yazının bu kadar çok yorum yapilacagini tahmin etmemistim, güzel bir sohbet oldu benim için. Cliff burton abinin yazisini cevaplamak isterdim ama dediğim gibi bilgim fazla yok. İsteyen cevaplamak isterse yazabilir.
Upanishadlar örneği güzelmiş. Derin düşünmek çok zor bir iş. Kafayı yiyene kadar kitap okumak, makale okumak gerekiyor. Peki bu kadar zaman var mı orasını bilmiyorum. Herkes başkalarının bildiğinden geçinmek durumunda kalıyor, benim içinde böyle...
Fazla bilgi ve sorgulama insanı delirtir mi yüceltir mi orasını bilemem ama Allah a inanmaya ve bilimle yürümeye devam edicem. Bakalım zaman veya kader bana,bizlere neler gösterecek?
Yorumun için teşekkür ederim abim, sevgi ve saygılarımla
Konsantre Karanlık Madde
Sevgiler ve saygılar benden.
Ontolojik: Bu kanıtın temelinde tanrı “kendisinden daha mükemmeli tasarlanamayan” varlıktır, düşüncesi vardır. Bu kanıt Tanrı’nın var oluşunun en yüksek varlık olarak tanrı tanımından zorunlu olarak çıktığını kabul eder.
+Kozmolojik kanıt : Evrenin varlığından Tanrı’nın varlığına gitmeye çalışan kanıttır. Bu kanıtın temelinde nedensellik ilkesi yatar. Kendisinin nedeni olmayan varlık Tanrı’dır. Nedenler zincirini başlatan varlıktır.
+Teleolojik kanıt : Bu kanıt doğal dünyaya baktığımızda her şeyin kendi işlevini yerine getirecek şekilde en ince ayrıntısına kadar düzenlenmiş ve ayarlanmış olduğunu göreceğimizi belirtir. Bu da düzenleyen Tanrı’nın varlığının kanıtıdır.
-Kötülük sorunsalı : Bu çok uzun bir konu, isteyenler internetten araştırabilir. Kısaca değinirsem sorumuz bu: “Dünyada bu kadar kötülük (kaos) varken tanrı nasıl olabilir? ”. İlk başta şunu da belirtmem gerekirki bütün kavramları insanoğlu oluşturmuştur. Her kavramın içeriğini ve anlamını insanlar belirler. Ayrıca dil sizi düşündüğünden fazla etkiler hayatta. Kötülük kavramı da insandan insana değişebilir, iki tür kötülük vardır ahlaki kötülük veya fiziksel kötülük. Peki acaba iyi ve kötü kavramında, kötü olmazsa iyi diye bir şey oluşabilir miydi? Bu durumda iyiliği değerini anlamamızın yolu kötülüğü bilmemizden geçer. Kendiniz araştırarak daha farklı cevaplar bulabilirsiniz.
...............................................
ontolojik kanıt döngüsel mantık içerdiği gibi öncülü ilk uslamlaması yani kanıta muhtaçtır buradaki ana hata ise özdeşlik ilkesine tanrı sadece tanrıdır fikrini yeter sebep ilişkisini çiğnemesidir,yeterli neden olmadan kabul özneldir,aynı zamanda çelişmezlik ilkesini ihlal etmesidir tanrı her yerdedir dediğinizde tanrı hiç bir yerdedir diyemezsiniz derseniz de tanrının üçünçü hal imkansızlık ilkesine taklırsınız
kozmoloik kanıt,aynı mantık evren içinde geçerlidir tanrı ile başlamamız için bir sebep olmadığı gibi makul olanın başlangıcı olan bir şeyle başlatmaktır öteki türlü tanrı veya peynir demek arasında bir fark yoktur sebep için ayrıca tanri sebebini başlatıcı olarak göstermek de çözüm değildir tek bir tanrıda durmak için geçerli bir nedeniniz de yok
teolojik kanıt,hassas denge argumanı olaya nasıl baktığımızla ilgilidir, zaten bu denge dediğiniz şey olması idi ben bu yazıyı yazamazdım
şu hataya çok düşülüyor tanrı gözlerimizi bozdu gözlük takmamız için önermesi ne kadar doğru ise hassas denge de o kadar doğrudur, dogrusu gözlerimiz bozulduğu için gözlük takarız,denge dediğimiz şey evrenin kararlı olma eğiliminde olmasından başka bir şey değildir unutmayın enfermasyon gereği yokluk varlık olmaktan daha zor olduğu için evrende varsıllığa dair bir eğilim vardır tıp ki evrimde ki mutasyonel hatalar olmasa idi canılık oluşmayacağı gibi entropi düğzensizlik artmasaydı düzen süreci oluşmayacaktı ki evrendeki düzensizlik düzenli zamandan kat kat fazladır son olarak evrenin koşulları çok farklı olsaydı yaşamın var olup olmayacağını bilemiyoruz. Çünkü sadece gözümüzün önündeki evreni görüyoruz.
kötülük problemi ; Allah dilemezse siz dileyemezsiniz.
Cliff Burton tarafından 7/30/2020 6:51:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Konsantre Karanlık Madde
Tanrı kozmik bir güçtür/ Her gün gelişen /üreten bir makinenin beynidir/ Düşünen her beyin Tanrının / ya da yatatıcının varlığına inanır/Tanrıya inanç beyinle olur/ kozmik dalgalarda beyin herşeyi algılar/ araya set girmese her insan Tanrı'ya rahatlıkla ulaşır/ Kı Tanrı zaten beyninin içindedir..
Adamın biri
Voltairenin sözü vardı " Tanrı olmasaydı onu icat etmek gerekirdi."diye. Peki evren olmasaydı onu kim icat edicekti, durduk yere patlamazdı heralde :)
Gülce Şeren
Adamın biri
Gülce Şeren
Adamın biri
Gülce Şeren
Nesildaşım Bir Dünyevi ve değerli üstad Kimbilir yazmış güzel şeyler ama birkaç kelime ben e eklemek istedim...
y kuşağından..
Yazı kurgusu, dili , gidişatı güzel mi güzel ama ....bana göre şu hayatta din ve inanç hakkında yazmak ve tartışmak kadar gereksiz bir durum yok...ki yazının sonunda belirtmişsiniz kim neye inanıyorsa inansın diye...lakin kim neye inansin diye yazılan yazılar bile bu yazıların devamını getiriyor....
Bitmeyen kısır döngü...
Yobazlardan uzak durmak lazım...yazılan ilahi olduğu söylenen her din bir şekilde insan tarafından müdahaleye uğramıştır...sonuç ...tum dünya...işte insanlık.
Insanın insan yapan iç dengesini sağlayan ne ise onunla bütünleşmek gerek derim ben...canavar olmaktan uzaklastiran , onca günahı işleyip bir tövbe edip yırtmayacağı, kendine cinsi özelliği ile tüm dünyanın hakimi ilan etmediği.....daha uzar gider liste...
Kalemine sağlık ne denir huzurlu bir yasam dilerim.
Adamın biri
Ahlaklı olmak ise düzenin şartıdır. Dine inanmayan birinin de ahlaklı olması lazım. Din sadece insanların ahlaklı olmasını pekiştirir.
Bence din hocalarını yobaz ve din tüccarı gibi görmeyin. Özünde onlar senden benden daha iyi insanlar (bana kalırsa). İnsanlara din anlattıkları için yobaz konumuna düşüyorlar. Haksızlık bence...
Sevgi ve saygılarımla, yorumunuz için teşekkürler
black_sky
Din hocaları derken...benim yorumunda isimleri geçmedi ki...
Hayatin gerçeği derken....hangi hayatin, kimin gerçeği....
Sanırım biri yanlış anlama butonuna basmış biri artık kimse...
Size iyi günler dillerim...
Yazını gerçekten çok beğendim,çok genç bir insan olarak kendini bulma yolundaki gayretini tebrik ederim.
Sana şu kadarını soyliyeceğim ,kimsenin etkisinde kalma, gördüğün şekilci din seni yolundan vaz geçirmesin.yapilan kötülüklerin suçunu Allah'a atanlar var,ataist ler vss.
Allah kullarına her nimeti vermiş,en basitinden akıl vermiş ve doğru,eğri bizim seçimimiz.
Ne Dinciler ,ne dinsizler Allah sana ne nasip etti ise onu yaşarsın.
Saygılar,sevgiler .Eğitim hayatında ve ilerisinde başarılı ve mutlu olmanı temenni ederim
Adamın biri
Güzel bir yazı, beğenmedim desem yalan olur. Bir din, herhangi bir din; inançından utandırırsa seni o zaman biter insan. erdem; dinde bulunamaz sonucuna çıktığında, ikinci defa bitersin, bir defa bitişe girdin mi, geri dönüşü olmaz.
kimi an olur bakarım, yazana da yazdığına da, -yazdıranla artık işim-; ben de mi böyleydim derim benden yaş olarak küçükse..
kimi an olur bakarım, yazana ve yazdığına da - yazdıranla artık işim- ; ben de mi böyle olacağım derim benden yaş olarak büyükse..
tabii ki bu yaş farkının sadece fizikle alakası yok, araştıran, soran sorduğuna cevap bulan, bulmaya çalışan vb vb insanlar içindir bu değerlendirmem kendi adıma..çoğu bundan müstesna çok az kalır böyleleri hayatında. kalan da kök salar, kimi kısa zamanda kimi uzun zamanda kök salar..
bu gidişe kök salacaksın:) emin ol. bekle babam bekle, gelmeyecek dediğin an, yürümeye çalıştığında köklerin seni bırakmayacak, yürümekte inat edersen bir bacağını bir kolunu bırakacaksın orada tabiri caizse. lakin gönül bırakmaktan iyidir, gönül bırakanın ne alıcısı bulunur ne de satıcısı..insan ki tezgah değildir elbet..
nerden geldi bu konu aklına da yazdın, neden yazdın, niyetin neydi bilmem , bilemem fakat; vallah artık inanmaya başladım görünmez iplerle bağlandığına zihinlerin..
benim zihnim de yazmaya karar verdi bu konular hakkında son defa.. son defa...lakin "aşk" için derler ya, aşk'ı kullanmadan aşk yazabilirsen aşk olur gibi..
din konusunda da din'i kullanmadan yazabilirse kalem din olur desem; küfür der kimisi..
azadeyim ama kendimce.
bu konularda "kimbilir" rumuzlu üstadın yazdıklarını okumanı isterim,arasıra gelir bizi döver gider, beğeneceğine eminim onun üslubunu, ihtimal o da bu kalemi, kalemini beğenir..
bizler birbirimizin uygunsa tabir; örs ve çekiçiyiz, bizler ihtimalen Y kuşağına dövülmek yakaşır. dövülecek, suya batırılacak, kora batırılacak, ben de demircilik bulunmaz.. o yüzden dövülmemiz lazım.
afedersin; karanlıkta bırakırlar önce sürü köpeklerini, akbaş veya kangal diye bilirim ben türlerini anadoluda var bir kaç tane daha.. karanlıkta bekletilirler, sonra kuyrukları bir işlemden geçirilir. sonra boyunlarına boğulmamaları için dikenli boyunluk takarlar, teknik-teori isimleri neyse işte..
sonra faruk nafizin olmalı, evet.
Mağara
En uzun ölümü günlerce tatmış,
Son demi yaklaşan bir kurt var inde
Mağaranın ağzını bir taş kapatmış.
Açlıktan ölüyor bir kurt içinde.
Çığ gibi tepeden inen kayanın
Farkı yok gitgide mezar taşından.
Kan sızıyor kana hiç doymayanın
Duvardan duvara vuran başından.
Gözünde karanlık ecelleşirken,
Az daha yaşatmak için canını,
Her gün el kanıyle ziyafet çeken
Koca kurt yalıyor kendi kanını.
At, çoban, postunu omuzlarına,
Koy artık meydana bütün varını:
Ya çıkar, ya çıkmaz o kurt yârına,
Yaylaya zağarsız sal davarını.
Şakıyor mağaranın önünde sesin,
Geç, atlım, belli ki ruhun kanatlı,
Atının nalları taşa değmesin,
O zaman canından olursun, atlı!
Ey çimen gözleri, papatya başı
Bahara benzeyen, yazı andıran!
Bir kımıldatırsan eğer bu taşı,
Andolsun, ölüme gelmiştir sıran,
... Kalbime benzetin çırpınan kurdu,
Kapanan mağarayı göğsüm sayınız:
Bu açlık boğmadan ininde kurdu,
Yolcular, bu taşa dokunmayınız!
FNÇ.
üstad bu şiiri niye yazdı, hangi konuda yazdı bilmiyorum detay araştıramadım. lakin benim için "inanç" serüvenimin başka bir özeti, son bölümü gibi olmuştur..
anlatıla gelen peygamber hikayelerini düşün, "imtihan" derler anlatıda?? ancak derya sistemini hep unuturlar imtihan lügatinde, ondan sonrası zaten taklittir, taklit tahkike götürür elbet, telakki den geçebilen kendini bulur. çeşitli tariklerde bunlara 4 makam 40 kapı falan diyorlar. kimileri de şart-madde sürüyor dükkana.. hangi makamda olursa olsun, sonuçta "Tanrı" kalacaktır sana da. işte o'ndan sonra daha farklı düşüneceğinden eminim.
taşlandın mı? taşlanmak nedir?
yakıldın mı? yakılmak nedir?
karanlık aldı mı seni? aydınlık nedir?
sürgün yedin mi? sürülmek nedir?
çarmıha gerildin mi? çarmıh nedir?
tufana gark oldun mu? tufan nedir?
yalnız kaldın mı? havva nedir?
***
değerli kardeşim,
ben şahsen nacizane, girme bu konulara demiştim, giriyorsun, mukadderat. güzel de yazmışsın. ancak tek tavsiyem köküne kazma vurma, kazmadan da(zihindir) kökten de(dindir) olursun. geriye tek O kalır. O kaldığında da geri kalan hepten yaban olur.Yabanda sarmaşık bitmez, boğulursun, sömürülürsün.
dost bul dostlukla yaşa. kahrını çekmeyenin kahrını çekme. mevlana mı derdi neydi; ilamda, dernekte, vakıfta vb ismini geçirme.
yok gibi yaşa, var gibi sev. ötesi hakikat.
bencillik ederek kendi şiirimle saygı, huzur ve sağlık dileklerimi bırakıyorum gönülden gönle..
https://www.edebiyatdefteri.com/siir/1295738/cag-bizi-asti-gider.html
Çağ bizi aştı gider
Deryadan çıkan bir balık ne haldeyse
Öyle sevdiğim
Hiç görülmüş mü serçenin yüzdüğü
Penguen de değiliz ki
Çağ bizi aştı gider
Çok fazla okumamak lazımmış
Çok fazla derine dalmamak
Sözlerin tükenme makamındayız artık
Fazla dürüst kalmamak
Fazla dürüst olmamak lazımmış
Oysa bilene ne güzeldir
Eksik olma
Eksik kalma demek en güzel sözdür
En sevdiğine emanet ol demek hele..
Daha güzeli değil midir
Değildir sevdiğim
Emanetin kıymetini bilmeyene düştüysen
Hangi söz ferahlatır seni
Hangi ateş yakabilir yeniden
Ben fark göremiyorum
Bıçağın altına yatan İsmail ile
Mısır diyarının Firavunu arasında
Sanırım muasır medeniyet dedikleri bu olsa gerek!
Gökten ışık düşmez mi yeniden
Ağacın koynundan bozkurt çıkıp yürümez mi
Deryadan çıkan bir balık ne haldeyse
Öyle sevdiğim
Hiç görülmüş mü serçenin yüzdüğü
Penguen de değiliz ki
Çağ bizi aştı gider.
Bir Dünyevî tarafından 7/30/2020 1:36:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Adamın biri
Sözlerine inan kafam basmıyor abim. Kimbilir abinin son metnini okudum, güzel gibiydi, lakin kafa gene gidiyor. Aynı şekilde konsantre abiyle de tanışlığımız var. Onun da yazılarına kafam basmıyor. Direk bilgi olsa anlamada hiç sıkıntı çekmem de, benim beyin böyle alışagelmiş. Çok bilgili insanlar var burda, gözim çarpıyor ama anlamayınca ben de uzaktan seyrediyom insanları.
Üni finalleri bitince, "felsefe 101" kitabı vardı onu okiyim dedim. Güzel de bir kitap. Bitirdim onu, sonra böyle bir yazıyı oluşturdum. Felsefeyi de bırakıcam bu gidişle...
Çağ herkesi aştı gider abim, o kadar çok uzmanlaşcak dal varki, bazen diyorum şu mesleği seçseymişim sonra diyorum ki Allah muhafaza. Sonra farkediyorumki benden hiç sözelci olmazmış. İyi ki mühendislik felan seçmişim, en azından kendimi avutabiliyom :). Tabii burda konu insanların beyni hangi bölüme basarsa, benim sayısala daha çok basıyor sanki.
Din konusuna gelirsek, her insanın kendi hür seçimi var. Kim neye inanırsa inansın, beni bağlamaz diyesim geliyo artık. Bu konuyu tartışmak, insanların arasında husumete sebep olabiliyor.
Bazen buraya bilim hakkında birkaç şey yazmak istiyom, sonra diyorumki edebiyat sitesinde bilimin ne işi var, kimse anlamaz seni. Ben de yazmayı bırakıyorum . Haklıyım da biraz.
Neyse abim ne yazdın, ne yazdım iyice unuttum. Sevgi ve saygılamla, kendine iyi bak abim.
Yinsani
insanlar dinlerini bana kalırsa 30-40 yaşları arasında seçmeli illahi gerek görüyorsa tabii..lakin bana kaldırmıyorlar işte. kimse sormuyor ki sana bana ona.. hop gökten geldi baş eğ diz vur..
ben konsantreyle tanışmadım daha nasıl iyi biri mi??:) tanışacağım elbette. o değil de kendileri sanırım vejeteryan filan gibi ?? ben de ete bayılırım..lakin ruhum, fikrim bitkisel , tamamen zıtların insanıyım..
(nesildaşa verdiğin yanıta atıfla; ahlak konusunda kültürel islamda çok yanlış işlenir, dinsizler- ateistler.. ahlaksız olarak suçlanır, çünkü kutsal kitap anlatısıdır. insanların özelliğidir bir yere giderse mesela tatile bir sahile, dağa kampa falan orayı dönüşünde anlata anlata bitiremez genel böyledir.. tatilini kötü anlatan çok nadirdir, sence her tatil güzel mi geçiyordur ki?? veya her din çok ahlaklıdır diye bir sonuca varabilir miyiz??
dindar bir insan ben ahlaksızım demesi düşünülemezse dinsizlerin de ben ahlaksızım demesi düşünülemez.. bakmak lazım, sorgulamak lazım, araştırmak lazım. konu çok derin?? ahlak konusu genelde "edep" le bağdaştırılıp "kadın" üzerinden okunduğu için de sıkıntılı zaten.
din bir zaruretti geçmişte son 50-100yıla kadar desem daha isabetli olur, çağ; zaruriyetleri ortadan kaldırmaya doğru gidiyor..
bunda da en çok görev kime düşüyor olabilir? y kuşağına..
bir film serisi vardı, uyumsuz-kuralsız-yandaş .. diye olmalı.izlemelisin tekrar izlemelisin tekrar..
örnek prometeus filmi 2012 yılı çıkışlı ilk izlediğimde, hayran kaldım, 3-4. izlememde görmediğim hata kalmadı.. :)) ben çekseydim dedim, daha sahici çekerdim falan filan işte..benlik girdi araya..
din de böyle benim için, ilk başta aşık oldum.. sonra ... dinsizim şimdi; ahlaksız mıyım? üzerime alınmam da, alınan çok çıkar, çünkü genel tabirler kullanır dindarlar.
ben yeni nesillere görüntü hafızalılar diyorum, teknoloji, internet çizgi filmden sinema sektörüne kadar.. ve toplumda derler ya, anonim olmalı, gördüğünün yarısına duyduğunun hiç birine inanma gibi..
huzuru dinde bulabileceksen amenna ve saddakna.. lakin bazı gerçekler çok önümüzdedir görmeyiz, dikkat etmeyiz.. "biraz" kelimesi bunlardandır veya "yarı"; diyeceğim o ki; biraz tanrı, biraz din...yarı tanrı yarı din... huzur çağrılabilir "biraz ve yarı" ancak. bir de buna sevgi sosu ve barış ve insanlık eklendi mi yeme de yanında yat.
sahi ben çok yazıyorum valla.. kafa ütülüyorum sanki..
saygı sağlık ve huzur dileklerimle..