- 787 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
TAŞ ATANA GÜL MÜ ATMAK GEREK..?
Köyün en işlek yerinde; köyün girişinde, küçük bir kulübesi vardı. Insanlara hiç bir zararı dokunmayan kendi halinde, kimsesiz; garip bir adamcağızdı.
Köyde sahipsiz kedi ve köpeklerin gelip yemek yediği ve gecelediği tek yerdi bu ; tek başına yaşayan adamın evi...
Bir gün duvarına atılmış çamuru gördü. Çamuru kazıdı elleriyle. Ama izi kalmıştı.
Ertesi gün ve diğer günler devam etti bu çamur atmalar.
Hemen yan tarafında oturan komşusu Mehmet amca; çamur atan kişiyi gördü. Ve gördüklerini bir bir anlattı yalnız adama...
Adam dinledi sonuna kadar ve konuştu.
"Biliyorum Mehmet Amcam, bana neden taktı bilmiyorum ama her gün pencereden görüyorum çamur atan o insanı...
Mehmet Amca şaşırmış bir halde sordu komşusuna.
"Niye çıkıp ta ağzına doldurmuyorsun çamuru, o edepsizin?
Adam güldü acı acı...
"Mehmet Amcam ağzına doldursam ne olacak ki? Dedi.
"Beynini ve yüreğini çamurla doldurmuş zavallının biri o. Ben ne yapsam anlamaz.
Çünkü çamurlaşan insanlara nasihat kar etmez...Ne öğüt dinler ne de güzel dilden anlar...
Mehmet Amca öfkeyle elini sallayarak duvarı gösterdi.
"İyi de oğul baksana duvarına! Bari kireç vereyim de boya yeniden! Dedi.
Adam gülümsedi. Çamur izleriyle dolu duvara bakarak.
"Bu duvara her baktıkça, o zavallıya dua ediyor ve ibretle kendi içime dönerek; yaptığım tüm günahlara tevbe ediyorum."Derken dalıp gitti gözleri uzaklara.
"Mehmet Amca ben gençliğimde biraz asi bir çocuktum. Babama çok karşı gelirdim. Yüksek sesle her bağırdığımda, babam bir çizik atardı odamın duvarına.
Bir gün babam elinde poşetle geldi eve. Küçük küçük, rengarenk oyuncak arabalarla doluydu poşet. Harçlıklarımla aldığım oyuncak araba kolleksiyonum vardı çocukluğumda.
Biraz büyünce biriktirmekten vazgeçerek bir kutuya kaldırmıştım.
On yedi yaşımın verdiği ergen triplerimle hem annemi hem de babamın defalarca kalbini kırmıştım
Babam elime poşeti tutuşturup;
"Git say bakalım duvardaki çizikleri derken ağlıyordu. Annem babamın ağladığını görmemek için mutfağa gitti, gözlerini yazmasıyla silerek...
Ben mahcup bir halde odama geçtim. Ellerim titreyerek tek tek saydım. Tam elli iki tane çizik vardı. Babamın yanına gidip yüzüne bakmadan, yüzümü yerden kaldırmadan konuştum kekeleyerek.
Göz yaşlarım aktı akacak. Gözyaşlarım boğazımda düğüm düğüm olmuştu. Hırıltı şeklinde çok kısık çıkmıştı sesim...
"Elli iki tane...
"Şimdi de arabaları say..!
Elimde ki poşeti döktüm yere. Sayarken bir taraftan da ağlıyordum. Babamın ağladığını da burnunu çekişinden anlıyordum. Saydım tam elli iki araba vardı.
"Eğer daha çok araban olsun istersen bizim kalbimizi kırmaya devam et. Ben de çizik çizmeye devam ederim. Daha çok araban olur," dediğinde babama gidip sarıldım. O da bana sarıldı. Ağladık...
Çocukluğuma geri dönmüştüm sanki. Masum ve günahsız tertemiz bir çocuk gibi ağladım o gün. Sanki gözyaşlarımla tevbe etmiştim tüm hatalarıma...
O günden sonra ne anneme ne de babama asla sesimi yüksetmedim. Çocukluğumda yarım bıraktığım kolleksiyonuma dahil ettiğim o arabaları yıllardır saklıyorum.
Mehmet amca da ağlıyordu. Elini uzatıp başını okşadı duvarına çamur atılan kır saçlı adamın...
Ertesi gün pencerede bekledi Mehmet Amca. Adam çamuru kartopu gibi yuvarlayıp atmak üzere iken; karşısına dikildi ve elinde ki bir demet çiçeği uzattı.
"Duvara attığın her çamur için bir çiçek var bu demette. Her çiçeğin de bir hikayesi var.
Çamurlaşan insanları anlatıyor her biri. Bunları çocuklarına götür ve anlat hikayelerini. Diğer elinde tuttuğu kırmızı gülü de uzattı.
"Bu gülün de bir hikayesi var." Dedi sesi titreyerek.
"Kendisine çamur atana, gül atan bir adamın hikayesi...
"Çocuklarına anlatırken de çamur atan adamın kim olduğunu da açıklamayı unutma tamam mı?
Çamur adam; elinde ki çamuru fırlatıp attı yalnız adamın duvarına. Yürüyüp gitti homurdanarak...
Yerde çamurlar içindeki, kırmızı gülü eğilip aldı.
Mehmet amca ağlıyordu...Yalnız adam da pencerede...
Bir insan daha düşmüştü yüreğinden...
Güz mevsimine daha çok varken; neden bir bir dökülüyordu yapraklar..?
...
YORUMLAR
Kesinlikle.
Yoksa nefret ve küskünlük ve kin daha da büyüyecek.
Sevgi ve umut öğretilebilen olgular.
Meali mi?
Yorgun ve bitkin bir masal yerine yeni hayaller ve hikayeler inşa ettiğimiz.
Sevgiler
asude_vuslat
Yoksa nefret ve küskünlük ve kin daha da büyüyecek."
aynen katılıyorum
çok teşekkürler (:
anlatmak istediğim mesajı bir cümlede özetlemişsiniz
sevgilerimle...
ben de bir demet papatya bırakıyorum yüreğinize (:
Olaya bir de ters açıdan bakmak lazım. Mesela bir mesaj veriliyor olabilir mi ? Sen BU'sun gibilerden...
Bu toplumun en çok çektiği yumuşak ifadelerle içindeki pisliği boyayıp kusanlar olmadı mı ?
Mesela kinine sahip çıkacaksın diyen, her konuşmasında ağzından köpükler saçan, nefret kusan, hakaret eden bir adamın müridi olup mülayim pozlarına girenlere ne demeli ?
Üzgünüm ama kahramanımızın üslubu aklıma ENSAR vakfında çocukların ırzına geçmek için tatlı tatlı dil döken şeytanları getirdi aklıma. Ağzından çıkanlarla ters orantılı bir kişilik...
Çizikleri anlatınca ağlayan adama şaşırdım. Amma yufka yürekliymiş.
Olsun iyi denemeydi...
Herkese örnek olması gereken bu güzel yazıyı yine sizin güzel cümlelerinizle süslemeye çalışırsan, sanırım çamur atmamış olurum, Asude Hanım.
" ........................... Çamuru kazıdı elleriyle. Ama izi kalmıştı."
"Beynini ve yüreğini çamurla doldurmuş zavallının biri o. Ben ne yapsam anlamaz.
Çünkü Ne öğüt dinler ne de güzel dilden anlar...
"Bu duvara her baktıkça, o zavallıya dua ediyor ve ibretle kendi içime dönerek; yaptığım tüm günahlara tevbe ediyorum."Derken dalıp gitti gözleri uzaklara.
Ağzına ve kalemine sağlık, ne güzel bir ifade " Çünkü çamurlaşan insanlara nasihat kar etmez..."
Ne yazık ki toplumda milyonlarca çamurlaşan insan yaşamaktadır köyümüzde, sokağımızda, şehrimizde ülkemizde...
Mehmet Burhan AKIN tarafından 7/28/2020 5:10:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mehmet Burhan AKIN tarafından 7/28/2020 5:11:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
mirim
Yorumunuzu okuyunca şu konuda sizi uyarma gereği duydum. Çünkü başka yorumlarınızda da aynı hatayı yapıyorsunuz.
Bildiğim kadarıyla emekli öğretmensiniz.
"milyonlarca çamurlaşan insanlar yaşamaktadır" bu cümlede bir anlatım bozukluğu yok mu ?
Bir de Asude hanım diye hitap ediyorsunuz. Ben uzun süredir bu sitedeyim ama hala bu yazar arkadaşımızın cinsiyetini bilmiyorum. Siz nasıl emin oldunuz ?
Mehmet Burhan AKIN
Hatasız insan olmaz hani; anlatım bozukluğundan kasıt imladan ötürü hatalar meydana gelmişse siz veya bir başka arkadaş uyarınca varsa hatalarımızı düzeltiriz ve size de teşekkür ederiz. Bazen gözden kaçar, bazen hızlı yazarken cümle bozukluğu olabilir...
Eğer amaç düşünce anlatımı ise , "Ne yazık ki toplumda milyonlarca çamurlaşmış insanlar yaşamaktadır " cümlesinde sizin de katılmanız gerekir diye düşünüyorum. Kimler çamurlaşmış bakalım;
- Ülkedeki bütün adaletsizlikler çamurlaşmış,
- Devlet hazinelerine el koyanlar çamurlaşmış
- Fakirin, yetimin malını yiyenler çamurlaşmış,
- Daha dün Pınar kızımız misali tecavüzler, öldürmeler çamurlaşmış,
- Cemaat adı altında yapılan çirkinlikler çamurlaşmış,
- İhaleleri alanlar ve verenler çamurlaşmış,
- Her türlü hırsızlıklar yapanlar çamurlaşmış,
- Namaz kılıp yalan söyleyenler, dolandırıcılık yapanlar çamurlaşmış,
- Din adı altında esnaflık yaparak haksız kazanç sağlayanlar çamurlaşmış,
- Çoğunun adını dahi bilmediğim şirketler çamurlaşmış,
- Doğuda yaşayan insanların başına bela edilen PKK örgütünü içten veya dıştan destekleyenler çamurlaşmış,
- Eğitim sistemi baştan sona çamurlaşmış,
- Komşusunun malına ve namusuna göz koyanlar çamurlaşmış,
- İnsanlara durduk yere iftira atanlar çamurlaşmış,
NOT. Yazarsam daha çok var, sabahı bulur... Yarın önemli bir iş için erken yatmam gerekir.
Tahminimce siz de şu yazdıklarıma katılırsınız.
Tanıma meselesine gelince ; Edebiyat defteri sitesinde herkesi tanımıyorum, söz konusu kişiyi, sizi ne kadar tanıyorsam arkadaşı da o kadar tanıyorum. Ben doğru bulduğum yazının önce edebi , sonrada içeriğine baktıktan sonra yorum yazarım. Terbiyem gereği hiç kimseye asla ağır konuşmam.
Sitede yazılarını ve ahlakını tam olarak tanıdığım ve kavradığım tek kişi "Bir dünyevi" yani Ekrem Bey'dir. Mert, cesaretli, güzel ahlak sahibi, bilgili. pratik ve kıvrak bir zekaya sahip olup, yorumlarında muhatabını asla kırmaz. Kendisiyle de karşılıklı yazışırken söyledim, aramızda tek bir fark vardır. Ekrem Bey sahip olduğu düşünce gereği Allah her şeyi yaratıktan sonra yok olmuş, bana göre de Allah, Kur'an ve Peygamberler vardır. Diğer fikirlerinin tümünü kabul ediyorum, çünkü aradığım ve savunduğum dürüstlük yazılarında dile getirilmektedir. Bu arkadaşa karşı sonsuz bir sevgi ve saygı duydum.
Kusura bakmayın Efendim, biraz uzun yazmak zorunda kaldım. Oysa siz uzun yazıları sevmezsiniz tahmin ediyorum. Aksine ben de roman ve hikayeler yazdığım için yazdıklarım uzun olunca insana gına getiriyor....
Saygılarımla...
mirim
Ben sizi ifade bozukluğu konusunda uyarıp hatalı cümleyi bile göstermeme rağmen hala farkına varamadınız. Ben size noktalama işaretlerinden bahsetmiyorum.
Hatalı olan "milyonlarca insanlar" cümlesidir. Doğru yazılım "milyonlarca insan" olmalıdır.
Herhangi bir şeyin miktarı belirtilmişse (çok, epey, üç, beş, milyon Vb.) özneye çoğul eki eklenmez. Örnek verelim: Üç adamlar yanlış, üç kalem doğru. Bir düzüne kalemler yanlış, bir düzüne kalem doğru. Milyonlarca insanlar yanlış, milyonlarca insan doğru...
Saygılar.
Mehmet Burhan AKIN
Çok haklısınız, gerçekten farkına varmadım, şimdi mahcup oldum karşınızda. Sadece yazılımda değil, her türlü eksiklerimi görüp bildirenlere minnettarım..
Size saygılar sunarım, daha dikkatli olacağım....