- 295 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HER YERDE MAHZUNİ
HER YERDE MAHZUNİ
Mahzuni’nin kardeşi Hakkı Cırık anlatıyor. Berçenek’e gelmiş Mehmet Emin Tan, Ozan Erbabi’yle. Erbabi “Mahzuni babanın kokusu vardır” redifli bir türkü çalıp söylüyor. Hakkı Cırık’tan kardeşi Mahzuni’yi anlatmasını istiyor.
Hakkı Cırık çocukluğundan başlıyor Mahzuni’nin. Mahzuni’nin dört yaş küçüğü Hakkı Cırık. Diyor ki:
-Çocukluk arkadaşlarından soruyorlar Mahzuni’yi. Onlar da anlatıyor Mahzuni’yi”Şöyle yaramazdı, böyle yaramazdı” diye. Çocuklukta bostan yolmayan var mı ki? Mahzuni, emmim Mahrumi’den saz çalmayı öğrendi. Cemlere cemaatlere giderdi. Deyişleri irticalen söylerdi. Köyün hocası ezanı Mahzuni’ye okuturdu. O kadar güzel sesi vardı.
Mahzuni türküleriyle, deyişleriyle kulaklarda yer edince herkes onun sesini arar oldu. Hakkı Cırık o yıllarda İstanbul’da kalıyor. “Türkü Bar”ların moda olduğu yıllar. Her köşede bir türkü bar. Mahzuni Hakkı Cırık’ın misafiri. Mahzuni merak ediyor türkü barları. Türkü bara gitmek istiyor. Ama önce kılık kıyafete bir çeki düzen vermek lazım. Hakkı Cırık’tan 8 köşeli şapka almasını istiyor Mahzuni. Hakkı Cırık o ana kadar 8 köşeli şapka nedir, bilmiyor. Şapkacılara gidip alıyor. Bu şapkanın bir başka ismi de Adıyaman şapkası. Hakkı Cırık öğreniyor bunları.
Akşam kalkıp gidiyorlar Emiönü’nde bir türkü bara. Türkü bar tıka basa dolu. Bir masaya ilişiveriyorlar. Masada pehlivan yapılı iki babayiğit… Hem türkü dinliyorlar. Hem de demleniyorlar. Çakırkeyif hallerdeler.
Sahnede Mahzuni’nin “Oy tabip bu yarayı sar sarabilir isen” türküsü çalınıyor. Mahzuni birasını yudumlarken keyifle dinliyor kendi türküsünü. Ama masa arkadaşları o kadar memnun değil. Biri diyor ki:
-Ulan İstanbul’da nereye gitsek bu orospu çocuğunun türkülerini çalıyorlar. Bıktım lan, ne bu?
Hakkı Cırık ağabeyine bakıyor. Telaşlı:
-Eyvah şimdi çıngar çıkacak. Mahzuni bunun altında kalmaz, tedirginliğinde.
Mahzuni parmağını dudaklarına götürüp “Sus!” işareti yapıyor kardeşine. Adamlar söylene sokrana kalkıp gidiyorlar.
Mahzuni gülüyor. Hakkı Cırık şaşırmış hallerde. Öyle ya. Mahzuni nasıl hazmetti bu ağır sözleri? Mahzuni kardeşinin şaşkınlığını anlıyor:
-Bak, diyor kardeşine. Sahnede benim türkülerimi çalıp söylüyorlar. Herkes dinleyip alkışlıyor. Şurda iki can bana sövüyor. Söven bana sövüyor, seven beni seviyor. Şükürler olsun Tanrım! Bundan daha büyük mutluluk var mı?
.
Büyüklük budur dostlarım. Bilindiği gibi Mahzuni’nin asıl adı Şerif Cırık. Şerif Cırık, boşuna Mahzuni Şerif olmamış. Elbette seveni de olacak, söveni de... Sevene bay bay, sövene vay vay! Olmaz. Kamuya mal olmuş bir isim katlanmalı sevilmeye de sövülmeye de. Elin ağzı torba değil ki büzesin. Meyveli ağaç taşlanır. Hoş görmeli. Hor görmemeli...
Hoş görmek bir erdemdir. Büyüklüktür. Kanatlandırıp yüceltir kişiyi. İnsan eder.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.