KIBRIS TÜRK EDEBİYATININ PARLAYAN GÜNEŞİ: HAKAN YOZCU
Kadim bir tarihi anne sıcaklığı ile saklayan bir coğrafyadır Kıbrıs. Çok eski çağlardan günümüze, tarihin kışına yön veren önemli coğrafyalardan biridir. Kıbrıs tarihi genelde savaşlar, işgaller ile anlatılır. Ama aslında Kıbrıs tarihinin bir sonraki sayfası da Kıbrıs edebiyatıdır. Yüzyıllar boyu adayı pek çok düşünür, şair ve yazar ziyaret emiş ve burada eserler yazmışlardır. Ayrıca bu coğrafyada yetişen birçok sanatçı da sanat dünyasına yön vermeye çalışmıştır.
Çukurova’nın bereketli toprakları olan Kadirli’de 1964 yılında dünyaya geldi Hakan Yozcu. Bu topraklar, Türk edebiyatının en büyük markalarından biri olan Yaşar Kemal’in ve Kıbrıs Türk Edebiyatı’nın da en güçlü kalemlerinden olan Hakan Yozcu’nun kelimelerle olan serüveninin başladığı yer olmuştur.
İlk eğitimine Kadirli’deki Dervişpaşa İlkokulunda başladı. “Abece”yi söktüğü andan itibaren kitaplar onun hayatının bir parçasını oluşturdu. 10 yaşındayken -Kıbrıs Barış Harekâtı’nın bitmesiyle- Kıbrıs’ta yaşamaya başladı. Ailesi Mağusa’ya bağlı Güvercinlik Köyü’ne yerleşti ve o, ilkokulu burada tamamladı.
Yaşadığı çevrenin, arkadaş çevresinin, sosyal hayatının ciddi değişiklik gösterdiği bu yıllarda yazarın değiştirmediği bir alışkanlığı vardı: Kitap okumak. Bozkır kıvamındaki kurak Kıbrıs topraklarında koyunların arkasında, evde, okulda… boş bulduğu zaman diliminin her anında kitap okudu.
İlkokul ve ortaokul yıllarında tiyatro sanatı ile ilgilenmeye başladı. Tiyatro üzerine yazılan eserler ile Türk ve dünya edebiyatında söz sahibi olan Shakespeare, İbsen, Moliere; Haldun Taner, Recep Bilginer, Turgut Özakman gibi sanatçıların eserlerini okumaya başladı. Bu okumalar, ileriki zamanlarda Hakan Yozcu’nun tiyatro macerasının renklerini oluşturacaktı. Eserler giderek bir aşka dönüştü ve Güvercinlik Köyü’nde arkadaş çevresinde doğaçlama olarak küçük oyunlar oynamaya başladı.
1977 yılında Namık Kemal Lisesi’ne kaydolan Hakan Yozcu, lise hayatı boyunca okuldaki tiyatro topluluğuna dâhil olarak birçok oyunda rol almıştır.
Lise yıllarındaki öğretmenleri Hakan Yozcu’nun şiirle tanışmasına vesile oldu. Arif Nihat Asya, Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet Akif Ersoy gibi sanatçılar yazarımızın şiire olan sevgi ve ilgisini kat kat yukarılara taşıdı. Bu dönemde okuduğu yazarların da etkisiyle dünya görüşü tam anlamıyla şekillenmiş oldu.
Yavru Vatan’da yaşasa da yüreğinin bir tarafının Ana Vatan’da olduğunu fark etti. “Türk” insanının yüzyıllar boyunca oluşturduğu yıkılmaz tarih ve edebiyata hayranlığı arttı. Yüce Türk ulusunun bir ferdi olmaktan her zaman iftihar etti. Yaşadığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de mezalimden ve sömürgeci güçlerden uzak, tam bağımsız bir ülke olarak kendi ayakları üstünde durması gerektiğine inandı.
İçindeki edebiyat sevgisini daha üst noktalara taşımayı hedefleyen Hakan Yozcu, liseden sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okumaya başladı. İlk senesinde hemen Türkoloji Bölümü Tiyatro Topluluğu’na dâhil oldu. Üniversite tahsili boyunca tiyatroya olan ilgisini daha da artıran Hakan Yozcu, bu yıllarda artık profesyonel manada oyunlar yazıyor ve tiyatro oyunlarında yönetmenlik de yapıyordu.
1988 yılı üniversite hayatını bitirdiği yıl oldu. Kıbrıs’a dönen sanatçı vatani görevini yerine getirdi. 1990 yılında Mehmetçik Ortaokulu’na Türkçe öğretmeni olarak atandı. Daha sonra Gazimağusa Özgürlük Ortaokulu’nda çalışmaya başladı.
Öğretmenlik mesleği kendine büyük bir fırsat sundu. Öğretmenliğinin ilk yıllarında bir yandan oyunlar ve hikâyeler yazmaya devam ederken bir yandan da okul öğrencilerinden oluşan tiyatro kulübü kurarak bu oyunları çeşitli yerlerde oynattı. Bu oyunlar sayesinde tiyatroyu tanımayan gençlere tiyatroyu tanıttı, tiyatronun o eşsiz tozunu genç yüreklere yerleştirerek tiyatro tutkunu gençler yetiştirdi.
Bu dönemde yazdığı ve tüm adada beğeni ile izlenen “Sevgili Amcam” oyunu, Milli Eğitim Bakanlığının düzenlediği Okullar Arası Tiyatro Yarışması’nda birincilik ödülüne layık görüldü. Bu oyunun ve ödülün hemen ardından yine kendisinin yazdığı ve yönettiği “Folklorcunun Bir Günü” oyunu ile de İkinci Tiyatro Şöleni’nde derece aldı. Bu ödüller sayesinde Kıbrıs Türk tiyatrosunda tanınan ve ada tiyatrosuna yön veren aydınlardan biri oldu.
Sonraki yıllarda Namık Kemal Lisesi’ne Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak atanan Hakan Yozcu; kaleme, sahneye, kâğıtlara olan aşkını bırakmayarak öğretmenlik yaptığı bu yeni okulda da şiir, öykü, tiyatro, gezi yazısı, deneme türünde örnekler vermeye devam etti. Bu lisede çalışırken Oktay Arayıcı’nın yazdığı “Rumuz Goncagül” adlı oyunu sahneledi.
2006’da Kıbrıs Edebiyatçılar Birliği ve KIBATEK Vakfı tarafından düzenlenen Mapolar Öykü Yarışması’nda “Emanet” adlı öykü ile üçüncülük, 2008’de TMT’nin kuruluşunun 50. yılı münasebeti ile Mücahitler Derneği’nin düzenlediği öykü yarışmasında “Son Dua” adlı öyküsü ile ikincilik ödülü aldı.
Bir aydın ve sanatçı olarak Kıbrıs Türk Edebiyatının bir adım daha ileri gitmesi için mücadele eden Hakan Yozcu, KKTC Devlet Tiyatroları Genel Müdürü oldu.
Ada genelinde unutulmaya yüz tutmuş ve çok da faaliyet göstermeyen tiyatro hayatına can verdi. Genel müdürlüğe atanır atanmaz onlarca sanatçı, yönetmen ve çalışanla toplantı yaparak KKTC Türk tiyatrosunun tekrar canlanması için çalışmalara başladı. Hem yurt dışından hem yurt içinden çeşitli sanatçıları KKTC’ye davet ederek oyunlarını burada oynattı. KKTC’deki sanatçılara da yurt dışındaki sahnelerin kapılarını açtı. Böylece hem KKTC tiyatro sanat anlayışını yabancılara tanıttı hem de yabancı sanatçılara ülkede oyunlar oynatarak KKTC halkının tiyatro beğenilerini artırdı.
2011 yılında Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nda yönettiği “Karanlık İşler” adlı oyun ile İstanbul Direklerarası Seyirciler Derneği tarafından “En İyi Yönetmen” ödülünü aldı.
Çocukluk yıllarından bugüne, edebiyat ile bağını hiç koparmayan sanatçının “Güzel Bir Dünya”, “Mesele Başka” adında eserleri vardır. Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı Kültür Dairesi Başkanlığının katkılarıyla üçüncü kitabı olacak olan “Gecenin Karanlığında Üşümek” sanatçının son çalışmasıdır.
Hakan Yozcu’nun tiyatro macerası burada bitmemiş, 2011 yılında Antalya’da TÜRKSOY tarafından kurulan Türk Dünyası Tiyatro Birliği’nin KKTC adına kurucuları arasında yer almıştır.
Sanatçı, son dönemlerde halk şiirine de ilgi duymuş ve hece ölçüsü ile şiirler yazmıştır.
Edebiyat bir aşk işidir. Hakan Yozcu’ya bu aşkın ilk tohumlarını babası Mehmet Yozcu atmıştı. O da “Karaca” mahlası ile halk şiirleri yazar ve bu şiirleri oğlu Hakan’a okurdu. Küçük yaşta aldığı bu ilham Hakan Yozcu’nun sanat hayatına ve üslubuna yön veren en önemli etken oldu.
Her şeyden önce realist-hümanist olan Hakan Yozcu, insan ve olay gerçekliğini eserlerinin tamamına yerleştirir. Hikâyelerindeki tip ve karakterler hayatta rastlayabileceğimiz kişilerdir. Sıcağın altında çalışan ve her yerinden terler akan bir ırgat, oğlu ile alışverişe giden bir anne, yuvasına hasret olan uzun yol şoförü, öğrencilerine bir şeyler anlatmaya çalışan kişi siz olursunuz veya anlattığı karakterler yolcu otobüsünde yanınıza oturan bir emeklidir.
O, her şeyi ile halk aşığı olduğu için hemen tüm eserlerinde “halk” unsurunu ön planda tutmuştur. Eserlerindeki kahramanları işçiler, esnaflar, ırgatlar, çocuklar, memurlar… oluşturur. Alelade bir insanın yaşantısını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serer. Çoğu insanın dikkat etmeden yanından yürüyüp gittikleri bu insanlar onun kaleminde bir kahramana dönüşerek onların da toplum içinde yer alan birey olduklarını hatırlatır.
Öykülerinde konu olarak insanların günlük yaşantıları, geçim sıkıntısı, yaşadığı veya gördüğü ilginç olaylar olarak sıralanabilir. Doğduğu bölgenin -Kadirli’nin- sıcaklığı sohbetine, yüreğine yansıdı. Bu nedenle Adana, Kadirli, Osmaniye, Mağusa, Güvercinlik gibi yerler hikâyelerinde kullandığı mekanlardır.
Herhangi bir kişinin başına gelecek herhangi bir olayı etkileyici cümlelerle süsler. Ayrıca, Hem Türkiye; hem de KKTC’deki soydaşlarımızın oluşturduğu kültür değerlerine de sahip çıkarak bu kültür değerlerini korumanın, genişletmenin önemini konu içine yedirmiştir. Milli ve manevi duygular da sık sık değindiği konular arasında yer almaktadır.
Tarihi durum ve olaylara çok önem gösteren sanatçı, özellikle Türk tarihinin hemen her safhasının detaylı bir şekilde bilinmesini ve tüm sanatçıların bu hususta özenli davranmasını ifade eder.
Çocukluk ve gençlik dönemlerinde zevkle okuduğu Ömer Seyfettin, Refik Halit, Yaşar Kemal gibi sanatçıların etkisi ile sade anlatımı benimsemiş ve zamanla kendi üslubunu eserlerinde göstermeye başlamıştır.
Üslubunun tam manasıyla oturmasında Çukurova’da yaşayan Karacaoğlan, Dadaloğlu gibi halk ozanlarının da etkisi görülmektedir. Bu ozanların şiirlerinde kullandığı deyiş ve atasözlerini öykülerinde kullandı. Hem tiyatrolarında, hem öykülerinde Çukurova ve Kıbrıs ağızlarının özellikleri rahatlıkla görülür ki “Sevgili Amcam” oyunu Kıbrıs ağzını başarı ile temsil ettiği bir oyundur.
Eserlerinde dikkat çeken bir başka husus da “mizah” ögesidir. “Iskadro”, “Koşu Yolu”, “Halı” adlı öyküleri ile “Sevgili Amcam”, “Folklorcunun Bir Günü” mizahi unsurların öne çıktığı eserlerdir.
Tam manasıyla Türk, Türkiye ve KKTC sevdalısı olan Hakan Yozcu, Kıbrıs Türk Edebiyatının bugün en önemli sanatçıları arasında gösterilmektedir. KKTC’nin önemli aydınlarından biri olmasına karşın yüreğini Türkiye’den hiç uzak tutmadı. İçinde her zaman bir Türk ve Türkiyelilik sevgisini barındırdı.
Pek yakında çıkacak olan “Gecenin Karanlığında Üşümek” adlı kitabını da sizler için okuyup değerlendireceğiz.
YORUMLAR
Hakan Bey, Kadirli Yaşar Kemal'in, Aşık Feymani'nin, Abdulvahap Kocaman'ın ve sizin gibi aydın ve sanatçıların şehri. Bizlere düşen Kadirli'nin yetiştirdiği bu değerlere sahip çıkmak ve onları hak ettiği yere taşımaktır. bu vesile ile asıl bizler çalışmalarınızdan dolayı sizlere sonsuz teşkkür ederiz.
Sayın Balcılar, düşünceleriniz için çok teşekkür ediyorum. Beni onurlandırdınız. Memleketim olan ve 50 yıldır ayrı kaldığım Kadirliden bir yazarın çıkıp beni ve sanatımı anlatması inanın beni çok memnun etti. Onurlandım. Bu hafta çıkacak olan 3. Kitabım "Gecenin Karanlığında Üşümek" adlı öykü kitabımı da imzalayarak size göndereceğim. Sevgi ve saygılarla kalın...