SEN VAZGEÇİLMEZİMDİN ZATEN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yıllar öncesinden kalan bir hayaldi benim için. Gözlerine vurulmuştum ilk düşümde gördüğümde, kendine bakan bir ruhtu, bakımlı olduğu kadar çekici bir kadınsılığı vardı. Nerden bilirdim sonraları kendimi onun gözlerinde bulacağımı... Daha bilmediğim pek çok şeyi buldum onda ve bildiğimi sandığım bir çok şeyin aslında bilmediklerimin bir yansıması olduğunu öğrendim. Düşlerimden haberdar değildi. İlk defa utanıyordum ona anlatmaya kalkıştığımda ve ilk defa böylesine tutuktum. Ben kendimi onda bulmuştum.
Öylesine güzeldi ki onunla olduğum zamanlar. Gerçekliği kim bilir hangi pastanede hangi yakışıklı ruhu bekliyordu ya da kim bilir hangi diskoda ya da barda eğleniyordu bilemiyordum. Bildiğim tek şey vardı hakkında geceleri olunca onun gözyaşlarıyla ıslanıyordu ruhum. Ben ağlamayı unutmuştum. O susuyordu, geceleri yaşıyordum ben ıssız sokaklarda, ızdırap dolu köşe başlarının soluk ışıklı sokak lambalarının altında arıyordum, o gecelerden korkarcasına sesini bana duyurmuyor aksine gecenin karanlığına tüm gizemiyle saklanıyordu. Hayatıma giren hiçbir kadın onun ellerindeki ateş gibi bir ateş bırakmamıştı ellerime ve ben hiç birinde onun kadar uzak olmamıştım, imkansızlığa dönüşmemişti hiçbir kadının silueti bende, onun kadar kutsallaşmamıştı yüreğimde, taparcasına bekledim onun sesini duyabilmek için sabahları ama o her defasında günü yarılayınca arardı.
Bir keresinde hayalperest bir düşten uyanınca bana, onunlaydım aslında ve o düşte hep o vardı. Bilmezdi onu düşlediğimi, uykuya daldığım zamanları onunla olduğumu. Onu göğsümde bir çocuk gibi yatırdığımı, ona sarıldığımı, onunla uykuya daldığımı, onun kokusunu içime çektiğimi, sabahları olurken ondan önce uyanıp saatlerce onu izlediğimi, düşlerimi bir gül misali süslediğini o hiç bilmedi. Ben düşlerimde bildiğim şeyleri hiç gerçekliğinde bilmedim. Ama nasılsa sevdim, sevdikçe ona kavuşamayacağımı anladım. Bana bir sabah uyandırdığında “Ben gidersem üzülür müsün ya da neden kaçıyorsun benden görünce benden vazgeçemeyeceğini mi düşünüyorsun?” dediğinde çoktan vazgeçilmezim olmuştu.
Son zamanları öylesine bir düş kurdum ki peşimi bırakmadı benim, ben bir yerde buluyordum kendimi ve o geliyordu sonra, yengeme soruyordu beni “Onun beni uyandıracağı bir günü onunla asla yaşayamayacağımı biliyorum, o nedenle bu anı bu şekilde değerlendirmek istiyorum.” diyerek yattığımı söylüyor. Sonra o geliyor yanıma, uzun uzun izliyor beni uykudayken, sonra ellerini saçlarımda buluyorum bir ilkbahar esintisi gibi ılık, huzur verici bir şekilde, dudaklarının ateşini bırakıyor yanaklarıma yüreğinin en derininden gelen “Canım” kelimesiyle... Tam ona sarılacakken, uyanıyorum onun olduğu uykulardan. Gözlerimi hüzün dolu bir odanın yalnızlık kokusu sinmiş, dağınık ve sefil bir yerinde açıyorum. Hayatımdaki hiçbir kadını böylesine özlediğimi hatırlamıyorum.
Onu yazmaya başlıyorum bir yerden sonra, kimi zaman meydan okuyup hayata onu kimselere vermeden kendime saklamak istiyorum ama yapamıyorum. Vakti gelince gitmesini bekliyorum onun, gidecek ve bana sürekli bunları söylüyorken bir gün yok olacak. Ona fazla alışmak istemiyorum desem de şimdiden vazgeçilmezim oldu. Daha ötesi yok bu alışmaların ve ben sende buldum kendimi... Yazmak kolay ama gel de ona söyle bunları...
Sevmek güzel şey diyorum kendimce, hele ki aşk böylesine güzel bir hayalle çalarsa kapını daha bir başka diyorum ama yasak işte... Yıldız Tilbe çalıyor radyoda “Ama Evlisin”, benim parçam diyorum sanki onu kaybetmişçesine ve gülümsüyorum ağlamayı seçeceğim yerde... Onu her nağmede daha fazla seviyor, onu daha fazla buluyorum ama o benim ondan uzaklaştığımı, sesimin soğuklaştığını sanıyor. Ne yapayım? Mecburum bir tanem, senin geleceğin için mecburum, sana o lüks hayatı, senin kayık olduğun mutluluğu sana sunamamaktan korkuyorum, sunamam da zaten bu sefil halimle, bir tek yüreğim var sana ve yüreğimde baştan aşağı aşkla bezenmiş bir sevda var hediye edebileceğim, o da atsan atılmaz, satsan satılmaz bu zamane dünyasında. Zamane insanlarının yata, kata ve takım elbiseye, paraya kadar düşen aşklarını anımsıyorum ve onun farkını anlıyorum ama elimden onu yaşarken yazmaktan başka bir şey gelmiyor. Koskoca bir şehrin yalnızlığında sokakların ve insanların, arabaların, binaların üstüme üstüme geldi bir zamanda onu arayışlarımı hatırladıkça gülümsüyorum. Bana hep “Allah gönlüne göre versin” dualarıyla yasaklamıştı kendini ve şimdi vazgeçilmezim oldu bir anda... Sana asla kavuşamayacağım ve biliyorum ki sevgili bizim düşlerdeki gibi mesut bir vuslatımız asla olmayacak.
Sen gidersen, ben o pastaneye daha sık uğrarım. Sen gidersen, ki bir gün gideceksin, zaten ikiden bire düştü telefon edişlerin ve bir gün gelecek artık hiç arayıp sormayacak, sesinden aldığım yaşama gücünü bulamayacağım. Dayanamam ben buna. Ama yaradan değil midir her acının dayanma gücünü de yanında verir. Bir gün gelir aynı masada iki ayrı ruhun sahip olduğu ruhlar olarak buluşuruz. Kim bilir belki de o zaman kaçamak bir ateş daha bırakır gidersin uzaklara, ellerimdeki gibi bir ateş daha taşırım senden ve son demimde ömrümün o ateşi kimselere vermeden, seni yüreğimde saklayarak geçerim bu dünyamdan. Belki o zaman söylerim sana olmasa da hayaline ve o hayal bir rüzgar gibi gelir bulur seni, sana söyler son demimde söylediğim cümleyi. Melekler kulaklarına fısıldar uykunda sana yokluğunda sana söylediğim tüm sevgi sözcüklerini. En önemlisini, merak ettiğin en önemli cevabı ben söylerim sana bir gün düşüne gelip misafir olduğumda “Sen vazgeçilmezimdin zaten”
Baki EVKARALI
YORUMLAR
Onu yazmaya başlıyorum bir yerden sonra, kimi zaman meydan okuyup hayata onu kimselere vermeden kendime saklamak istiyorum ama yapamıyorum. Vakti gelince gitmesini bekliyorum onun, gidecek ve bana sürekli bunları söylüyorken bir gün yok olacak. Ona fazla alışmak istemiyorum desem de şimdiden vazgeçilmezim oldu. Daha ötesi yok bu alışmaların ve ben sende buldum kendimi...
KUTLARIM SAYGILARIMLA...