PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-13

• 26 Haziran 2020 Cuma 21:49:04

PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-13

Daha uykuya yeni dalmıştım ki Rezzan’ın sesiyle gözlerimi açtım.
‘’ Yan tarafa kay?’’
Üzerimden yorganı kaldırınca,
‘’ Aaa çok ayıp, çıplak mı yatıyorsun? Sen çıplak ben giyinik olmaz.’’
Üzerindeki geceliği sıyırıp yatağın kenarına bıraktı ve yatağın içine süzülerek yanıma girdi. Vücudunu bana iyice yaslayınca, bütün uykum uçup gitti.
‘’ Ne olur kaşınma, kardeş, kardeş yatalım.’’
‘ ‘ Bence de hayatım, bu gece yaramazlık yapmak yok. Bende yorgunum.’’
‘’ Gecesi mi kaldı sabahın beşi. Dön arkanı uyu.’’
‘’ Sana sarılmadan uyuyamam ki boşuna mı yanına geldim?’’
Yatağa girmesiyle çıkması bir oldu. ‘’Birkaç dakika bekle geliyorum şimdi.’’
Odasına geçerek telefonunda bir numarayı tuşladı. Biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı,
‘’ Ne yaptınız Kurban bir terslik çıkmadı ya?’’
‘’ Hayır, efendim değiniz gibi cesedi pasajın girişine yazdığın notu da cesedin altına bıraktım. Paranın kalanını ne zaman alacağım?’’
‘’ Bu hafta senin adresine bir kargo gelecek. Kargoyu al ve içine bak. Kargonun içinden bir kitap çıkacak.’’
‘’ Ben kitap okumaktan anlamam efendim.’’
‘’ Salak kitabı ister oku ister at ama kitabı karıştırırsan paranın diğer yarısına kavuşursun.’’
‘’ Anladım efendim teşekkür ederim paramı sabırsızlıkla bekleyeceğim.’’
‘’ Bir şey daha soracağım. İnşallah aklıma gelen şeyi yapmadın?’’

‘’ Neyi patron?’’
‘’ Çıplak kızı görüp aklıma gelen şeyi yapmadın değil mi?’’
‘’ Asla patron benim ölülerle işim olmaz.’’
‘’ Telefonu kapattıktan sonra sim kartı atmayı unutma?’’
‘’ Tamam patron.’’
Artık gönül rahatlığıyla Olcay’a sarılabilirim.

2

Apartmandan çıkarken, Sedat Amirle Eda pasajın önündeki kalabalığı görünce, Eda,
‘’ Baba ne olur başımızın belada olmadığını söyle bana?’’
‘’ Hele karşıya geçelim başımızın belada olup olmadığını anlarız kızım?’’
Korktuğumuz başımıza gelmişti. Cannur çırılçıplak boylu boyunda yerde yatıyordu. Bağırsaklarının yarısı dışarı çıkmıştı. Ama tuhaf olan yerde bir damla kan yoktu. Hemen kalabalığı cesedin yanından uzaklaştırdıktan sonra,
‘’ Çabuk dağılın yemin ediyorum hepinizi tutuklarım. Biriniz kafeden bir örtü getirsin maktulün üzerine örtelim.’’
Kısa süren bir hareketlenmeden sonra elime tutuşturulan örtüyü cesedin üzerine örttüm.
‘’ Baba ben olay yerini arıyorum. Sende ambulans çağır.’’
Olay yerinden Kemal zaten pasajı biliyordu.
‘’ Hemen yola çıkıyoruz Komiserim.’’
Sıra Büşra’ya gelmişti,
‘’ Sen neredesin Eda?’’
‘’ Pasajdayım, Heval Baş komisere söyle Hansa Baş komiserle oto galerisine gitsin, bir şeyler öğrenmeye çalışsınlar. Sende yanına birkaç kişi al buraya gel Ben burada kalıyorum.’’
Babamla beraber cesedi incelemeye başladık,
Sedat Amir,
‘’ Neresinden bakarsan bak, cesedi buraya bırakalı on saatten fazla olmuş. Daha da kötüsü ölmeden önce işkence görmüş, ayrıca cesede tecavüz edilip edilmediğini de öğren. Ben Asayişe geçiyorum.’’
‘’ Nasıl olur baba, ne kavga ne de gürültü duyduk?’’
‘’ Tuhaf olan da bu Cannur’un cesedi buraya getirilip bırakılmış. En az sekiz, on bıçak darbesi almış kız. Avucuna bak Eda,’’
Eda cesedin avucunu açmaya çalışırken,
‘’ Avucunda bir şey görünmüyor baba.’’
Sedat Amir Asayişe giderken, yapacak bir işi kalmayan Eda, Olay yeri ekibini beklemeye başladı.
Olay Yeri ekibi gelip işi devraldıktan sonra, Eda yolun karşısına geçip Saraç İbrahim ustanın dükkânından içeri girdi.
‘’ Hayırlı işler İbrahim usta ben geldim.’’
‘’ Hoş geldin kızım, şerefsizler geceyi boş geçmemişler.’’
‘’ Senin kameranın kayıtlarına ihtiyacım var Usta?’’
‘’ Bir faydası olacaksa hemen bakalım kızım.’’
Kamera kaydına göre ceset gece yarısından sonra bırakılmış. Enteresan olan cesedi bırakan, gece arabasıyla kâğıt toplayan çocuklardan birsi olmasıydı. Kamera kaydını İbrahim ustadan alıp yolun karşı tarafına geçerken, Olay yeri Ekibinden Cemal’in bana seslendiğini duydum.
‘’ Eda Komiserim senin ilgini çekecek bir şey buldum.’’
‘’ Çeyrek altın dersen seni tutuklarım.’’
Yanına vardığımda bana bulduğu şeyi uzattı, Bir defter sayfasıydı. Üzerinde yazan yazıyı okuyunca birden sarardığımı hissettim. Kâğıtta, Belki de sıra sende Eda Komiser yazıyordu. Kâğıdın altına da ise, bir tane çeyrek altın yapıştırılmıştı.
Cemal,
‘’ bu cinayeti kim işlemişse sizi tehdit ediyor Komiserim.’’
‘’ Öyle görünüyor, bende hodri meydan diyorum.’’
Hemen İbrahim Amcanın yayına geçtim,
‘’Çay var mı, çay?’’
‘’ Hemen dolduruyorum.’’
İkinci bardağı dibini bulduğumuz anda ambulansın pasajın önüne geldiğini gördüm.
‘’ Bana müsaade İbrahim Usta görüşmek üzere çay için teşekkürler.’’
‘’ Güle, güle kızım yine beklerim.

3

Ambulansla beraber Asayişin minibüsü de geldi. Minibüsten Asayişin ağır abileri teker, teker inmeye başladı. İlk inen Kirliydi. Arkasından, Ruşen Komiser, Vedat ve Bahadır baş komiser göründü.
Yanıma gelmelerini işaret ettim, etrafıma toplanınca,
‘’Kirli sen yanına Bahadır Baş komiseri alarak Öldürülen Cannur’un babasını ziyaret edeceksin. Hem baş sağlığı dilersin, hem de bir şeyler öğrenmek için adamı konuşturmaya çalış. Adamın düşmanları olup olmadığını öğren. Ruşen, sen benimle kalıyorsun. İkimiz morga gidiyoruz, vakit kaybetmeye hiç tahammülüm yok. Vedat sende kâğıt toplayanların peşine takıl bu işi yapan mutlaka bir açık verecektir.’’
Vedat,
‘’ neden kâğıt toplayan çocuklarla vakit kaybediyorum?’’
‘’ İçimden bir ses, bu işte onların büyük rolü olduğunu söylüyor.’’
Kirli,
‘’ Bu işe duygularını karıştırma Eda Komiser?’’
‘’ Beni dikkatle dinlemedin galiba Kirli. Karşımızda çok zeki bir kadın var. Onu yakalamak istiyorsam benimde onun gibi düşünmem lazım. Bu kadın, birkaç gün önce herkesin gözü önünde Yusuf’u öldürdü. Bu kadının bir saplantısı var, öldürdüklerini getirip pasajın önüne bırakıyor. Kızı başka yerde öldürdü. Kiraladığı bir arabayla buraya yakın bir sokağa getirdi. Sokaklarda kâğıt toplayan birinin arabasıyla da pasajın önüne getirdi cesedi bıraktı. Bu işin en
mantıklı izah tarzı da bu. İçinizden önerisi olan varsa dinlemeye hazırım.’’
Vedat,
‘’ Mantıklı bir yaklaşım, muhtemelen böyle oldu.’’
‘’ Şimdi herkes işinin başına, Ruşen takıl peşime morga gidiyoruz. Sahi Büşra Baş komiserim nerede’’
Ruşen,
‘’ Asayişte kaldı, devriyesi varmış.’’