- 995 Okunma
- 14 Yorum
- 11 Beğeni
HAKKIM BİR DEĞİL BİN KERE HELAL OLSUN!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Mahalle kültürünün henüz yok olmadığı, komşularımızı akrabalarımız gibi yakın saydığımız, sevdiğimiz güzel dönemlerdeydik henüz. Yaz ayları artık başlamış ve beraberinde boğucu sıcakları da getirmişti.
Konu komşu serinliğin çıkmasıyla beraber genelde akşamın geç saatlerine kadar kapısının önünde veya bahçelerinde otururlardı. Gün boyu sıcak hava insanları bunaltırdı çünkü.
Haziranın on-beşiydi o gün. Kardeşim arkadaşlarıyla mahalle içinde koştururken, ben de bahçede arkadaşlarımla, kâh kulaktan kulağa kâh sessiz film oynayarak eyleniyorduk.
Bahçenin kapısı açıldı ve baktım gelen babam. Kendisi birkaç gün önce emekli olmuştu ve o akşam arkadaşlarıyla kutlama yemeğine gitmişti. Arkasında da elinde kocaman bir tepsi ile yakındaki muhallebicinin çırağı girdiler bahçeden içeri.
Adamın elindeki tepsinin içi de bilmem kaç porsiyon üzeri dondurmalı, tavuk göğsü ile doluydu.. Bunu görür görmez hemen “Anne babam geldi, Bak bize ne getirmiş!” diye sevinçle seslendim.
Babam, sanki biraz da çakır keyifti. Bu yüzden olsa gerek, annemin gönlünü almak için önce yakındaki muhallebiciye uğramıştı. Bizleri kapıda yalnız bulmayacağını tahmin ettiği içinde böyle bir cömertlik yapmıştı.
Bu jest annemin hoşuna gitti gitmesine, tavukgöğüslerini dondurmaları erimeden hemen hepimize paylaştırdı. Ancak sitemini yapmaktan da geri durmadı. Bu sitem ne babamın geç gelmesine, nede arkadaşlarıyla kutlama yemeğine gitmiş olmasına değildi.
O bir kalp hastasıydı ve daha önce iki kez enfarktüs geçirmişti. Doktoru sadece akşamları 1 kadeh şarap içmesine izin vermiş, hatta bunun kalbine faydalı bile olacağını söylemişti. Ama belli ki babam, o gece sınırlarının dışına çıkmıştı.
Tabi evin babası eve girince bizlerin de sokak keyfi sona ermiş hepimizin peşinden toparlanıp içeri girmiştik Ancak iki ağabeyim hala ortalıkta yoktu. En büyük ağabeyimiz zaten askerde olduğu için yoktu. Babam “Oğlanlar nerede?” diye sorunca, annem “ sinemaya inmişlerdi dedi, gelirler birazdan!”
Annemin bahsettiği, teyzesinin Tophanedeki yazlık sinemasıydı. Firuzağa’dan yokuş aşağı inilerek gidildiğinden “sinemaya indiler” demişti. Biz de her film değiştiğinde izlemeye giderdik. Ellerimizde çekirdekler, gazozlar çok keyifli olurdu açık havada film izlemesi.
O zamanlar ne çok Hint filmi getirirlerdi. En çok hafızamda yer edenler, Raj Kapoor ve Nergis’in aşklarını anlatan filmler. Dikkatle izler onlar gibi dans etmelere, el kol hareketleri yapmaya çalışırdık. Sanırım bu ikili gerçek hayatta da sevgili imişler, öyle duymuştuk.
***
İyi geceler dileyip odamıza gittikten bir süre sonra babam rahatsızlanmış. Aniden midesi bulanmaya başlamış ve banyoda epey istifra ettikten sonra, kendisini fazla zorlamış olmalı ki iyice kötü olmuş. Annemin “Ali…. Ali! İyi misin?” diyen feryadı andıran bağırmalarını duyunca, yatağımdan fırlayıp alt kata nasıl indiğimi bilmiyorum.
Babam o sırada sadece “Kalbim” diye bilmiş. Ben yanına gittiğimde iri iri terler akıyordu şakaklarından. Annem “Sen dur yanında, dedi, ben bir taksi bulup gelicim hemen” ve dışarı fırladı evden. Demek ki durum o kadar ciddiydi.
Elimde bir mendil terlerini silmeye başladığımda babam gözünü açtı ve uzanıp bir elimi tuttu ve “Bu son durak kızım, dedi. Hakkını helal et!” Şaşırdım tabi hiç böyle bir cümle beklemiyordum çünkü.
“Babacım niye böyle söylüyorsun? Dedim, Sana bir şey olmayacak, Allah korusun!”
Annem abilerimi nerede bulacağını tahmin ettiği için doğruca mahallenin gençlerinin her zaman toplandıkları kafeye koşturmuş ve ağabeylerimin ikisini de orada langırt makinasının başında bulmuş.
Az sonra bir taksi içinde birlikte geldiler kapıya ve babamı koydukları gibi içine, koşturdular hastaneye.
Ben ve küçük kardeşim evde kalmıştık, Olaya şahit olan konu komşuda yeniden yanımıza gelmişlerdi. Hep birlikte heyecan içinde dönmelerini bekliyorduk. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum komşunun kızı “Billur annenler geldi” diye seslenince heyecanla fırladım yerimden.
Bir taksi durmuştu biraz ilerde. Önce ağabeylerim indiler içinden , arkadan annemi indirdiler taksiden aşağı ve iki taraftan kollarına girdiler. Zira annemin ayakları sanki yere basmıyor da sürüklüyormuşlar gibiydiler.
Heyecanla onlara doğru koşturdum “Ee! Hani babam? Dedim, O nerede?” Kimse cevap veremedi bu sualime, ağlamaktan hepsinin kan çanağına dönmüştü gözleri. İşte o zaman anladım benim canım babam sonsuza gitmişti. Hem de babalar gününden üç gün önce.
“Hakkını helal et” dediğinde, ölümü hiç aklıma getirmediğim için “Helal olsun” dememiştim. İçim çok daha fazla yanıyordu bu yüzden, yıllarca da yüreğime dert oldu. Siz siz olun, helallik isteyen birinin isteğini asla geri çevirmeyin.
Babam çevresinde çok sevilen saygı gören bir insandı. Ertesi gün Tophane Kılıçali Paşa Camiinde kılınan namazda gelenler cami avlusuna sığmamış taşmıştı. Sanki son yolculuğuna hazırlanan, çok şöhretli bir adamın cenazesine gelinmiş gibiydi.
Bu kalabalığın çoğu babam Eyüp sultan Piyerloti’deki ebedi istirahat yerine gidilinceye kadar da hiç dağılmamıştı neredeyse. O gece gökler bile ağladı bizimle, inanılmaz yağmurlar inmişti yere.
Sabaha kadar hiç gözümü bile kırpmamıştım. Babam ıslanıyor, babam üşüyor, babam oralarda yalnız kaldı diye. Sanırım benim hayattaki ilk kırılma noktam da tam burasıydı.
Sağ olan babalarınızın lütfen kıymetini bilin onlar kaç yaşında olursa olsun onlar sizin yaşam sebebiniz ve arkanızdaki dağınız, kalelerinizdir. Hayatta olan babalarınıza sağlıklı ömürler diler, ebediyete giden tüm babalarımıza da bu önemli gün vesilesi ile rahmetler dilerim.
* * *
YORUMLAR
Çok sade ve akıcı bir dille aktardığınız 'acı ama gerçek' hayat öykünüz beni çok etkiledi. Birkaç kez okudum... İlkinde 'acaba ne oldu' merakıyla hızlıca... Sonra da 'duyguların geçişlerini sindire sindire...'
Bu konuda dikkatli olanları tenzih ederim ama erkeklerin çoğu hastalıklarını kabul etmiyorlar, onunla cebellleşiyorlar, güçlü olduklarını ispata çalışıyorlar...
Babam da vefatından üç ay önce anlattığınız tabloyu yaşamıştı. Hastanede bir hafta yattıktan sonra imza atarak çıkmıştı. Uçağa binmesini ve o mevsimde yolculuk yapmasını uygun görmeyen doktorlarını dinlemedi ve ne yazık ki dönemedi!...
Babalar ölünce çocuklar büyürmüş!.. Haklı olabilirsiniz. Güvencemiz bitince bütün kararlarımızı biz almak durumunda kaldık ve iki kere düşünmeyi öğrendik belki de...
Babanız huzurla uyusun inşallah...
GÜNÜN YAZISI taltifini sonuna kadar hak eden yazınızı ve sizi kutlarım Sayın Yazar.
Sevgilerimle...
Billur T. Phelps
Öncelikle sayfamı ziyaretinize ve bu güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.
etkiili yorum olsun istedim çünkü siz de haslalıklar konusunda güzel bir uyarı da bulundunuz.
Sağlık hiç bir zaman ihmale gelmez. Çoğu doktor ya can sıkacak bir şey der diye doktora
gitmez, kimi hastalığını bilir, aman bir şey olmaz der ihmal eder.
Buna bencillik diyorum ben. Çünkü o hayat sizin ama, gittiiniz zaman kaç kişiyi de
acılara boğup gidiyorsunuz onu niye düşünmezsiniz. Öyle değil mi.
Selamlar, sevgiler
Bu güzel yazı ile paylaştığınız babanız ile ilgili üzücü anıyı içim burkularak okudum. Babanın yeri ailede bambaşka ve doldurulamaz.
Geçmişe intikal eden Babanıza rahmet diliyorum. Size de sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Billur T. Phelps
Onlar bizim yaşam sebebimiz. Arkamızdaki, yanımızdaki en büyük güç.
Gidişleri hakikaten hiç kolay olmuyor, hele böyle beklenmedik bir anda
olursa..
Teşekkür ederim sayfamı ziyaretinize.
Selamlar, sevgiler
Sevgili Yazar Arkadaşım;
Müsaadeniz olursa güne gelen yazınıza iki yönden bakacağım.
Birincisi; üzüntünüze ortak olur, babanıza Allah'tan rahmet diler, mekanı cennet olsun . Ayrıca tüm aile fertlerine sabırlar dilerim. Bir hanım efendi bütün samimiyetiyle duygularını ancak bu kadar güzel ifade edebilir sanırım. Kız çocuklarının gözünde baba sevgisinin nasıl olduğunu kendi kızlarımdan bilirim, gerçekten baba gibi babaların yeri asla doldurulamaz...
İkincisi; benim için önemli olan bir eserin edebi yönüdür, anlaşılır cümlelerle güzel Türkçe dilimize argo kelimeler katmadan, aralara Türkçe anlamı olmayan sözcükler sıkıştırmadan anlatmak istediğinizi mükemmel bir şekilde anlatmışsınız.
Sözüm meclisten dışarı bazı yazar arkadaşlarımızın yazlarında kullandıkları sözcükler, cümleler benim için hiçbir şeyi ifade etmiyor. O tür sözcükler yazmaya kalkışırsam inanın buradan Çine yol olur, tabiri caizse...
Edebi yönünüzü kutlarım,.. efendim.
Billur T. Phelps
Sayfamı ziyaretinize ve güzel yorumunuza teşekkürler...
Size yazı dili konusunda katılıyorum, zira ben de edebiyat yapıyorum derken, araya
bir sürü kafa karıştıran kelimeleri arka arkaya serpiştirilen yazılandan hiç
hoşlanmıyorum ve ne kadar istesem de o tarz yazıların sonunu asla getiremiyorum.
Ama herkesin bir tarzı var, bizim de okumada seçim hakkımız var.
Öyle değil mi ?
:)
Baba dedin mi akan sular durur. Hele de kız çocuklarının arkasında onların gözünde bir dev dir baba. Anne de baba da unutulmaz asla. Çok hüzünlü dür küçük yaşta babayı kaybetmek... Allah tüm babalaŕımıza rahmet eylesin hüzünlü bir yazıydı...
Billur T. Phelps
Babalar kız çocuklarının kahramanıdır.
Benim babam da öyleydi benim için.
Zor da olsa kabulleniyor insan bu gidişleri
Çünkü hayatın gerçeği..
Çok etkilendim.
Galiba fazla yazamıyacağım. Çünkü ağlıyorum.
Sadece babacağınız için dua ediyorum şu an.
Rabbim mekânını cennet eylesin.
Kutluyorum sizi.
Sevgilerimle.
Billur T. Phelps
Üzülmenize, üzüldüm...
Ama yaratan sabrını veriyor da insan böyle büyük
acılara dayanabiiyor. Yoksa dünya yaşanılmaz
bir yer olurdu.
Ses verecek çok cümle var fakat |gönül |yorgunum anlatmaya...
Allah rahmet etsin o acıyı tanıyorum.
Dedim ve sustum!
Selam olsun yüreğinize.
Kutlarim.
Billur T. Phelps
Acı evet... yaşayan bilir misali...
Sevgiler
hayatın acı gercekleri... biz ne kadar güzel yaşarsak onlar da kabirde rahat edecekler.Allah hepsine rahmetiyle tecelli etsin...tebrik ederim
Billur T. Phelps
Kimse sonsuza kadar analı babalı yaşamıyor.
Böyle günlerden herkese var ve yaratan
mümkün olduğu kadar geç karşılaştırsın.
Sevgiler,
Dokunaklı bir yazıydı gerçekten, keşke bu yazıyı yazmasaydınız da babanız hayatta olsaydı. Bende babama çok bağlı bir insanım. Çünkü gözümü açtığımdan beri babam taşıdı beni her yere, sürekli siper oldu bana her sille yediğimde. Kendisi 72 yaşında maşallahı var şu an için. Ama günün birinde göçeceğini bilmek bazen ağlatıyor beni. Keşke bende babamla beraber yaşlanabilseydim Michael Douglas gibi. Herkesin babalar gününü kutlarım.
Hissettirdikleriniz için de teşekkür ederim..
Billur T. Phelps
Allah babanıza sağlıklı uzun ömürler versin.
Kaderimiz de ne varsa onu yaşıyoruz, zamanı geldiğinde
herkes böyle acıları yaşayacak, bu da bir gerçek. o yüzden de
sağlıklarında büyüklerimizin kısyetini bilelim ki, bize keşkeler
kalmasın.
Hayatın gerçekleri. İstesekte, istemesekte hepimiz yaşıyacağız bu acıları. Herşey elimizdeyken güzel. Kıymet bilmek, sarılmak lazım. Elden gittikten sonra hiç bir kıymeti yok. Mekanları cennet olsun. Ve eminim Billur hanım babanız hayatta olsaydı sizinle gurur duyardı. Yürekten kutluyorum.
Sevgi ve saygılarımla
Billur T. Phelps
İşi dolayısıyla hep seyahatlerdeydi vaktiyle hasret yaşadık ona
genelde. Tam artık emekli oldu artık hep beraber olacağız derken de
55 yaşında iken hayata veda etti. Zor günlerden biriydi hayatımda
çünkü çekirdek ailemizde yaşadığım ilk ve en büyük kayıptı :(
Hocam Eyüp Sultan'da oturup 15 Haziran doğum günüm olmasından mı bilmiyorum çok etkilendim. Hikaye mi gerçek mi o kadar arada kaldım. Yorum yapacaktım ne diyeceğimi şaşırdım..
Billur T. Phelps
6 yıl önce de canım annemi babamın üzerine defnettik.
Yıllar sonra iki aşığı kavuşturduk. Şim o güzel manzaraya
karşı koyun koyuna yatıyorlar Piyerloti de.
:(
Billur T. Phelps
Doğum gününüz de 15 haziran mış..
Yatan sağlıklı uzun ömürler verin size...
Sevgiler,
Epsilon Bir Ölüm
Epsilon Bir Ölüm
Epsilon Bir Ölüm
İnsan ölür ama insanlık ölmezmiş
Önemli olan insanca yasamak ve ardımızda insanlığımızı bırakmaktır
Ne mutlu o güzel insanlara
Billur T. Phelps
Zaten bizi biz yapan acısıyla, tatlısıyla
o yaşanmışlıkla, dağarcıktaki anılar.
Billur T. Phelps
Neredeyde 10 yla yakındır...
Sen de tanırsın müdavimleri zamanla....
Can sıkan da bir durum yok ayrıca, yorumların için teşekkür ederim,
çok üzücü ):
nereden bilecek ki insan
bir bilse neler söyler ayrılırken sevdiği insana
bir de bu en yakınlarından olursa baba gibi ):
merak etmeyin babanız zaten biliyordur sizin hakkinızı helal ettiğinizi
onun size hakkını helal etmesi
çok büyük bir teselli olmalı acıyan kalbinize
Allah kabrini nur mekaninı cennet eylesin.
Billur T. Phelps
İnşalah ona malum olmuştur. Zira bu satırları yazarken
bile aklıma geldiğinde, burnumun direği sızladı resmen.
Teşekkür ederim sayfamı ziyaretine.....