- 1128 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yazar Ferhat Fani İle....
Yazar Ferhat Fani: ”Okumayan yetişkinlerin, okuyan bir nesil yetiştirmesini beklemek, boş yere hayal kurmaktır”
SORU-Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?
FERHAT FANİ- Ben Ferhad Fani. 1986 yılında Tokat-Erbaa’da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Erbaa’da tamamladım. Daha sonra Tokat Anadolu İmam-Hatip Lisesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Fakültesi’ni, ardından Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni tamamladım. 2015 yılında Hayat Yayınları’ndan” Gülsima Ağlama Ne Olursun” romanımı, 2019 yılında ise Çınaraltı Yayınları’ndan Seyyah isimli romanımı yayımladım.
SORU-Yazmaya başlama hikâyenizi anlatır mısınız?
FERHAT FANİ-Yazmaya başlamanın benim için bir öncesi yoktur. Yani hayatımda yazmadığım bir dönem yoktur. İlkokula başlamadan önce okuma yazma biliyordum. Ama hayatımda şiir kelimesini henüz duymamıştım. İlk şiirimi ilkokula başladığım ilk yıl, 6 yaşımda yazdım. O günden bu güne kadar da bir gün olsun bırakmadım. Yazmadığım bir gün hiç olmadı. Tabi çocukluk dönemi şiirlerime edebî açıdan şiir diyemem. Çocuksu duygularla sadece bir hevesti belki. Lise hayatımın başlamasıyla ve düşünce dünyamın şekillenmesiyle birlikte, asıl anlamda şiirim ve kalemim ve üslubum da oturmaya, kendini belli etmeye ve belirginleştirmeye başlamıştır. Yaklaşık 15 yıl boyunca sadece şiirle iştigal ettikten sonra, roman yazmaya karşı da bir istek ve romana yönelme gayreti de, bahsettiğim romanlarımın oluşmasını sağlamıştır.
SORU-ilk kitabınızı nasıl çıkardınız kaç kitap çıkardınız?
FERHAT FANİ- İlk romanım “Gülsima Ağlama Ne Olursun”u, sadece kendim okumak, roman konusunda da kalemimi ispat etmek ve yazabilmenin sevincini yaşamak için, yazarı ve okuru sadece kendim olmak için yazmıştım. Herhangi bir yayınevinden çıkması gibi bir talebim de niyetim de yoktu. Yazmak beni mutlu ediyordu ve yazmamın tek nedeni de buydu. Romanım bittikten sonra, bir arkadaşımla telefonda görüşürken, sadece sohbet konusu olması için yazdığım romandan bahsettim. Kendisi Hayat Yayınları’yla irtibat halindeymiş. O da yayınevine benden ve romanımdan bahsetmiş. Bir gün, tanımadığım bir numaranın aramasıyla telefonum çaldı. Yayın evinden arıyorlar, romanımı okumak istiyorlardı. Göndermek istemedim. Yayınlamış romanları olan bir yazar olmaya hazır mıydım, bilmiyordum. En azından birkaç sayfasını okumak istiyorlardı. Romanımın herhangi bir bölümünden üç sayfayı gönderdim. Yani yayınevinin yayınlama kararı, bu üç sayfanın okunması sonucundadır. Bir saat sonra tekrar dönüş yaptılar ve romanı yayınlamak istediler. Ben de kabul ettim. İl romanım” Gülsima Ağlama Ne Olursun?” bu şekilde okuruyla buluştu. Daha sonra “Seyyah” romanım yayınlandı. İnşaAllah yeni romanımın okurla buluşması da yakındır.
SORU-Yazmak mı yayınlamak mı zor?
FERHAT FANi-Soruyu kendi açımdan cevaplamak gerekirse, ben yazmakta da yayınlamakta da bir zorluk görmedim. Yazmak benim için hayatın olağan akışı… Hayatımın bütününü oluşturan parçalardan en büyüğü… Dediğim gibi içinde yazmak olmayan bir hayat hiç yaşamadım. Bununla birlikte, ortaya koyduğunuz eser gerçekten kendi değerini belli ediyorsa, yayınlaması da ister istemez ardından geliyor.
SORU-Yazarken nelerden ilham alırsınız?
FERHAT FANİ- Ben bu konuya daha çok kulluk, Allah ve Kul birlikteliği, kulun Allah’a karşı muhabbeti ve gayreti olarak bakıyorum. Her şeyde en mühim olan gaye Allah rızası olduğu gibi, yazmakta da asıl gaye Allah rızası olmalıdır ve benim için tek gaye bundan ibarettir. Ve siz, kalemi elinize Allah rızası için aldığınızda, Allah da size yazdırıyor, söyletiyor, sorudaki ifadesiyle ilham veriyor diyeyim.
SORU-Çok okuyan insan mısınız günümüzde okumadan yazan ve kitap çıkaran çok insan var da
FERHAT FANİ- Okumak, 24 saatlik bir günümün yarısını alıyor diyebilirim. Şiir, roman, doğu-batı edebiyatı, tarih, İslami ilimler, Arapça ve Farsça eserler ve isim isim yazarak röportajın uzamasını istemediğim bir okuma hayatım vardır. Çocukluğumdan beri yıllarca kendi kütüphanemi oluşturmakla uğraştım. Ve kütüphanem, her yıl ikiye katlanmaktadır. Okumadan yazma mevzuuna gelirsek, maalesef söylediğiniz doğrudur. Ama yine maalesef öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bilginin ve liyakatin yetmediği yerde para konuşuyor.
SORU-Günümüzde özellikle gençler kitap çıkarma sevdasında bunu neye bağlıyorsunuz?
FERHAT FANİ-Neye bağlıyorum? Çünki günümüz gençlerine içinde zorluğun, çabanın, azmin, gayretin, yorulmanın olmadığı, her şeyin çok kolay, mümkün ve çok basit olduğu tozpembe bir hayat gösterdik. Ve onları bu her şeyin kolay ve ulaşılabilir olduğu hayata alıştırdık. Anneler babalar, çocuklarını “önemli olan senin ne istediğin, dile benden ne dilersen” diye yetiştirdiler. Ve o çocuklar büyüdü, genç oldu, sonra yetişkin oldular ve yazar olmaya heveslendiler. Bunun için de önemli olan, kendilerinin öyle istemesiydi. Bunun için çalışmaya gerek yoktu, çabalamaya, okumaya, kendini yetiştirmeye, geliştirmeye. Çünki doğar doğmaz öyle yetiştirildiler. “Önemli olan senin ne istediğin”… Kitap okurken sıkılıyor musun? Tamam, bırak okuma. Ders çalışırken yoruluyor musun? Tamam, dinlen çalışma? Öğretmen çok mu ödev vermiş? Hemen arayayım, vermesin. Çoğunlukla anne-babalar, “çocukerkil” bir hayat düzeni oluşturdular. Bunu yaparken de çocuklarına iyilik ettiklerini sandılar. Ama öyle olmadı. Hayata hazır olmayan, masa başında çalışırken sabahlamayı bilmeyen, kitap başında uyuya kalmayan, “zoru başardım” cümlesinin lezzetini hiç tatmamış bir nesil yetişti. Ve böyle yetişen bir nesil, yazar olmaya özenince, çalışmasını yayınevine gönderdi. Olumsuz yanıt gelince de, “1000 tane kitap bilmem kaç liraya” diye duyuru yapan matbaa bozması yayınevlerinin kapısını çaldı. Ve haraç-mezat bir pazarlıkla nur topu gibi bir yazarımız oldu. Bu türlü yazarlarımızın sayısı da günden güne artmaktadır. Yanı bugün Türk Edebiyatı’ndan değil, bu gidişatla ancak ve ancak Türk Edebiyat Piyasası’ndan bahsedebiliriz. Sorunuza kısaca geri döneyim, meyvede görülen ârıza, ağacın ârızasından dolayıdır. Okumayan yetişkinlerin, okuyan bir nesil yetiştirmesini beklemek, boş yere hayal kurmaktır.
SORU-Oku emrine rağmen din adamlarının bile okumamasını neye bağlıyorsunuz?
FERHAT FANİ- Bunun cevabını da yukarıda verdim zannederim. “Meyvede görülen ârıza, ağacın ârızasından dolayıdır. Okumayan yetişkinlerin, okuyan bir nesil yetiştirmesini beklemek, boş yere hayal kurmaktır”…
SORU-Gençlere okuma sevgisin nasıl aşılayabiliriz?
FERHAT FANİ- Okuyan anne-babalar olarak…
SORU-Başka ne anlatacaksınız?
FERHAT FANİ- İyi çalışmalar diler, teşekkür ederim…
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.