İsimsiz Çorba.
Bu yazıyı sonuna kadar yazamazsın:)
Yok dostum böyle geçer mi hayat, tamam anladım yani, yoruldun, uyku bastırdı, diş fırçala ( artık alışkanlık edin de dişçilerle uğraşma) , el yüz, ayak yıka, yorgunluk üzerine at kendini yatağa çek yorganı üstüne, uyumaya başla.. Uyumaya başla başlamasına da, pat diye olur olmaz rakamlar ve çizgiler zihninde rüyaya dursun.. Yok dostum, uyku kalmaz yani..
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu yanlışım yoksa 12 Eylül döneminde karanlık hücreye atıldığında gözlerinin sağlığı için yeşil bir bitki, küçük bir ot parçası ile zihnini kontrol etmeye çalışırmış. Bedeni organların ihtiyacı olan dış dünya ile etkileşimler farklı farklı olsa da zihni devamlı uyanık tutmak, gerçeklikten kopmamak zordur karanlıkta.
Devamlı haber oku, gündeme bak, teknolojik gelişmeleri takip et, çocukluğundan beri hiç durmayan şekilde Tanrıyı sorgula, bizim kültürdeki Allah’ı anlamaya çalış. 20 yıla yakındır böyle bir zihnin düştüğü durumda aydınlanma meydana gelmiyorsa karanlık sarmalamalı artık zihni. Gerisi başka tecrübelerle meydana çıkmalı.
İkinci dünya savaşının en çetrefilli zamanlarında çıkmış iki veya bir veya üç budist veya derviş veya rahip mağaraya veya zaten savaş başlamadan önce de inzivaya çekilmişler ki, savaş başlamış bitmiş, milyonlarca insan telef olmuş hayvan gibi lakin o iki vesair insanın savaştan haberi yok.. Böyle bir yaşam mı güzeldir yoksa savaşa asker olarak katılmak mı?
Zamanın çok hızlı geçmesi mi zordur, çok yavaş geçmesi mi insanın zihnini yorar.Hangisi? Nasıl bir zaman algısına sahipsiniz... Hayat sanki bana güzel lakin bu güzelliğin içindeki ızdırabın boşvermişliğini anlatmaya kelime bulamıyorum. Neden çok hızlı geçiyor benim zamanım. İnanın haddinden fazla hızlı. Bu hızlı geçen zamanın sonunu zaten kimse kestiremez de zaman kavramının zihinde bir karşılığı var mı sizlerde?
Geçenlerde bir sitedaş büyüğüm bir yorumunda beyan etti ki ,-eskiden yüz kızartıcı bir suç işleyen kişi, toplumun içine çıkamazdı, lakin günümüzde göğsünü gere gere meydanlarda dolaşılmaya başlandı.- Kültürel değişimden midir bu, yoksa zamanın getirdiği sanal radyo tv ve internet üçlemesinin insanları artık utanmaz yaptığından mıdır?
Sahi, görmediğiniz vahşet, izlemediğiniz hayal kaldı mı son 30-40 yılda. Sahilde kaplumbağa yavrularının yumurtalardan çıkışını gördünüz, onları avlamaya çalışan yengeçleri veya kuşları biliyor musunuz? Oysa o sahil size belki de yüzlerce binlerce kilometrelerce uzaklıkta. Lakin karşınızda belgesel izliyorsunuz.. Zihnin vardığı nokta ile bedenin varamadığı nokta arasındaki mesafeyi ölçmeye kalksak hangi matematiksel formülü kullanmamız icap eder?
Cennet hikayelerini izlediniz mi ekranlardan, hem seks babında hem de cennetteki yaşantının nasıl olabileceği konusunda. Dinlerin ataerkil olduğunu biliyorsunuzdur, çünkü kadın bir peygamberden bahseden bir din yok bildiğim kadarıyla. Ve kadın nüfusunun erkek nüfusunu geçmesi kıyamet alameti olarak bile yazılı çizilir hattı zatında. Kadınların asırlardır ikincil olmasındaki gerçeği neyle açıklayabiliriz bilemiyorum.
Ve dünyada ilk defa meydana gelen bir değişiklikten haberiniz vardır. Süveyş kanalı açılalı beridir, Akdeniz su altı yaşamı değişiyor. Tropikal su altı canlıları artık Anadolu kıyılarında.. Bunun Karadenize etkisi kelebek etkisine benzer mi. Hani derler ya, amazonlarda bir kelebek kanat çırpsa Asyada fırtına kopabilir gibi.. evet bu söz böyle değilse de aynı sonuca çıkar.
Tviter alemini takip etmeye zamanınız oluyor mu? Artık sesli tvit atma özelliği de gelmiş. Toplu zikirler artık tviter üzerinden de yapılabilir yani.. Benim en çok merak ettiğim konulardan biri de dini ibadetler ne zaman internet üzerinden yapılmaya başlanacak.. 10 yıla internete kayar mı bu toplu ibadetler.. Pazar günleri kiliseye gitmeden masa başında ayine katılmak, Cuma namazına gitmeden internet üzerinden camiye girmek gibi???
Mektuplar başkalaşım geçirdi, önce internete mail olarak düştü, şimdi de sesli mektup zamanı mı geldi.. Dostum bu kadar hızlı bir değişimin ortasında kalan kuşakların, insan türünün tüm bunlara dayanması mümkün mü? At üstünden uçak üstüne, uçak üstünden klavye, fare ve joistik üzerinden savaşlara döndü dünya.. Arasıra denk gelirim bir ara geçmişte benim de avatarımdı at üstüne elde kılıç sefere çıkan hareketli resimler. Çok tarihi roman okuduğunuz zaman bulunduğunuz kültürün etkisi altında kalırsınız. Farklı kültürlerden farklı romanları okuduğunuzda ise dünyalı bir insan olursunuz, lakin dünya bile artık değerini yitirir. Çünkü bilinen veya bilindiği sanılan her şeyin değeri yiter. Hani bir şairimiz der Nfk olmalı...: Bildim seni ey bilinmez meşhur gibi.. Dibinden ucuna kadar cm cm, 2 metrekarelik dünya haritasını koydum önüme bir plan yaptım, internetten nerde ne var, ne yok araştırdım epey..ve artık beni kesmiyorsun.. Uzay yolculuğum ne zaman başlayacak söyle artık bana.. İnsanız doğamız meraklı.. Dna mız merak ediyor, bilgi üstüne bilgi, görüş üstüne görüş, duyuş üstüne duyuş..
Son şehir efsanelerinden de haberiniz vardır değil mi, 5 g ile dijital yönlendirme başlayacak, zihin kontrolü, acaba mümkün olabilir mi?? Beyin ve içindeki zihin veya akıl dediğimiz şey yönlendirilecek. Bu yönlendirme kavramını nasıl açıklarsınız kendinize? Ve benim kuşak daha uçan arabaya binemedi ya hu! Bunu yapmaya hakkı var mıydı hayatın bize, göster ama elletme dedikleri gibi bir şey..
Ya hu kaç asırdır, kitaplarda, çizgi filmlerde hayvanlar yeri gelir bitkiler bile konuşturulur, ee hani nerde bu konuşan bitki ve hayvanlar ya hu...
Aslında Razaman ayında güzel bir hikayeye başlamıştı zihnim.. Ne hikayeydi ama...
Bir gün gelecek internette yazdıklarını okuyacaksınız, yıllar sonra.. aa bunları ben mi yazmışım deliymişim, ne kadar sığmışım veya ne kadar farklı düşünüyormuşum dediğiniz günler de gelecek ey bizim kuşak..
Ve siz kalkıp böyle bir kuşağı ortaçağ zihniyetiyle yönetmeye çalışacaksınız.. Bilgili bir insana zulmedebilirsin, sürebilirsin, tecrit bile edebilirsiniz ancak yenemezsiniz diyordu bir düşünür. İhtimal batılı olmalı.. Farkı kaldı mı doğunun batıdan, kuzeyin güneyden bu devirde ayol??
Ve ben de bundan 15-20 yıl önce belki bu devirde 4 yılda Yunus olunur diyordum.. Hopp bir duayla gökten bulgur pilavı ve tavuk göğsü tepsi içinde önümde bıldırcın eti de olurdu.. Lakin olmadı..
Rol modelleriniz kimdi azizim? Benimkiler mi, köroğlu, Yunus, Mevlana, bir kaç tarihi şeyh, sonra selçuklu ve osmanlı askerleri, sonra ışınlanma ile farklı dünyalara gidip gelen zamanı ve mekanı yenmiş kaptanlar:))
Antik Uzaylı kavramları ise çabası, dünyanın geçmişi hiç de bana çevremdeki büyüklerimin anlattığı gibi çıkmadı. İnsanlar bilmeden yalan söyleyebilir ancak yalanlarının kendileri fark ettiklerinde hala o yalanlarda ısrar ediyorlarsa benim yol ayrılmalı değil mi yalancı anlatılarla.. Oysa doğru bildiğinin yalan çıkması kadar büyük bir çöküş yoktur ama niyeyse bu olmuyor dünya kültüründe..
Öyle diyordu bu aralar daha doğrusu demiş dünyaca ünlü bir fizikçi; 1 yılda 10 yılda olması gerekenler sizi etkilemez , sıradandır ancak 1000 yılda on bin yılda veya daha uzun sürede kendini tekrarlayan olaylar mutlaka karşınıza çıkacaktır. Vakit yaklaşıyor Abbas.
Uçan arabalar şöyle dursun uçan evlerin bile hazır olması gerekiyordu .. Nerde? Siydik yarıştırmaktan iki adım öteye geçemiyoruz bir çok konuda.. Bir toplum nasıl böyle cahıl kalabilir bırakılabilir aklım almıyor vallah.
Şuan sorsam kendime, şu an dünyanın neresinde ne yapmak isterdin? Yok usta, dünya ve içindekiler artık kesmiyor beni?? Ver elini orion takım yıldızları... Ne var orada, hadi gidip bir bakalım. Ne geliyor o taraflardan dünyaya çarpıp tuzla buz edecek, önüne ne çıksa yutup yok eden başka bir sistem mi?? Tanrılar arabalarına binmiş diyorlar tekrar ziyarete geleceklermiş yarattıkları organizmayı??? Ve o organizma biz oluyoruz sonuçta.. Haydi sev sevebilirsen yaratıcı-nı/larını..
Dıt dıt.. mesaj: yarın üç bant bilardo oynar mıyız? Yok babo sen daha bilardo salonlarında mı takılıyorsun...
YORUMLAR
Okumadan önce 'neden bu başlık acaba' demiştim ama okuyunca gördüm ki başlık, yazıyı tam anlatıyor. :)
Bir 'din bilgesi' diyor ki;
Üç kişiye acı:
- Cahiller arasında kalmış alime,
- Zenginken fakir düşene,
- Hatırlı iken itibarını kaybedene...
Bu çok 'insanî' bakış açısının, şimdiye kadar azala azala gelmiş de olsa da... hâlâ geçerliliğinin olduğu yerler var. Yıllar sonra nasıl değerlendirilir... bilemem!.. :)
Değişim, değişmeyen tek şey olduğuna göre, bu kanının değişmemesi garip olur! :)
Ben 'uzaylılar' yerine 'dünya dışı' demeyi tercih ediyorum. Yoksa kendimizi uzay denizinde 'dibe oturmuş' gibi hissediyorum... :)
Başlı başına bir proje olduğumuzu düşünüyorum da onlara göre projenin gelişim aşamasının raporları nasıl?.. En çok bunu merak ediyorum.
Bunu bize sorarlarsa, yokluklarının farkına varamayan beyinlerin egolarını dinlerken devreleri S.O.S. verebilir. Sonra, sonra da projenin gerekçesini bizim üzerimizden tartışırken bize benzeyebilirler!..
Gördünüz mü onları ne çabuk 'insanlaştırdık'!.. En büyük becerilerimizden biri bu!
KENDİMİZE BENZETMEK!..
Dinde de (saygıdan olsa gerek (!) 'Allah Baba' kavramında aynı şeyi yaptık, yüceltmek için! Dengelerin bu kadar ters düşmesi kimseyi rahatsız etmedi, aklı başında hiçbir etkili/yetkili kişi, duyulur bir sesle itiraz etmedi...
Bunlar ne miydi?
Çorbanın katığı!.
Sizin yazılarınızla zihin fırtınası yaşamayı seviyorum. kaleminize sağlık...
Saygılarımla...
Yinsani
"Üç kişiye acı:
- Cahiller arasında kalmış alime,
- Zenginken fakir düşene,
- Hatırlı iken itibarını kaybedene..."
Bu sözü biliyordum, kullanmaktan korktuğum en ünlü özdeyişlerden veya sonuçlardandır. Maalesef sanırım her üç maddeye de girdiğimi düşünüyorum. dip haldeyim:) Kibirden falan değil bir gerçek. Keşke dememek zor. Lakin başka türlü de olamazdı zaten diyorum. Çünkü kırdan göçün mağdurlarıdır bizim nesil, Çilesini atalarımız analarımız çekmiştir, orta yaş bunalımını çekmek bizim kuşağa düştü hocam..
Ve zaman, aklı kafatasına tutup tutup vuran kavram artık anlamsızlaşmaya başlıyor. Dünya dışı varlıkların olmaması zaten imkansız değil mi hocam? İnsanlığın geçirdiği dönemlere bakınca haksız sayılmam, artık çağ bizi aştı gider. Atom bombasıyla başlayan düzen, sovyetlerin dağılması ve apartman, beton kültür ve bolca teknoloji ve hız..
Nasıl dayansın hocam zihinlerimiz... Nasıl??
En üzüldüğüm konu ise, elektirik santrallerinin ve şebekelerinin özelleştirilmesi ülkem olarak.. ve daha bireysel elektrik üretimi gerçekleştiremiyoruz ülkemizde.. Bunu sağlayabilirsek belki umut doğar.. :)) Yoksa, istediğimiz kadar topraklama yapalım hem bedenimizi, ister sahil deniz gezelim yeterli gelmez umut adına..
"...etkili/yetkili kişi, duyulur bir sesle itiraz etmedi..." edenleri malesef öldürüyorlar hocam, bombalıyorlar..
yanlış anlamayacağını bildiğim için diyorum ki malesef sizler kuşağının hakkını devletimiz veya devletimize politika üretenler veremedi ve malesef onlar da sizin kuşaktan..
Yakın daha dün okudum, pandemi sürecinde konuşan bir profesör vardı, çocukları bu ortamda yks ye sokamazsınız beni dinlemek zorundasınız diyordu ve bu pandeminin geleceği 10-15 yıl önceden biliniyordu..
daha ne yapabilir insanlar bilemiyorum..
2020 içinde yapmak istediğim ziyaretleri gerçekleştirebilirsem şimdilik ufukta görülmüyor ama :))
hocam kusura bakmayın kaptırdı gitti benim klavye..:))
sağlık saygı ve huzur dilerim.
eksik olmayın efendim..
Ev halleri, insan ve tabiat uyumu…
Zamanla ilgili soruya diyeceğim
Yaşanılan ana göre cevaplanacak bir soru
Zamanın hızı ve yavaşlığı bence…
Toplum ve ahlak, toplum ve utanç adını her ne koyarsan koy
Öylesine iğrenç bir yolda ki,
zamanın müthiş bit ivme içinde olduğunu görüyoruz
işte burada bu yozlaşma son hızla devam ediyor
Tabiat değişimi, diziler, kelebek etkisi her biri için söylenecek bir şey bulunur illaki
Ama Kadın denildi mi ne söylesek bir eksiktir mutlaka
O kadar yorgunum abi twitır dı, zikir di internetten ibadetti
Bir de bunlara kafa yoramam.
Yaradan dan bir duam var tez zamnda Ekrem kardeşi bir an
Evvel uzay ve uzaylılarla ilişkilendir
Sevgi ve hürmetimle
Uzaylılar öpsün yüreğinden Ekrem can
Yinsani
"Yaradan dan bir duam var tez zamnda Ekrem kardeşi bir an
Evvel uzay ve uzaylılarla ilişkilendir
Uzaylılar öpsün yüreğinden"
kulakarkası kasları ağrıdı gülmekten..
ben bunu bir etkili yorum yapayım..
lakin tehlikeli olmasın uzaylılar:))
Yinsani
Ahmet Örnek
tedirgin de olma
dünyada ki yada evrendeki hiç bir yaratık
insanlar( yani bizim) kadar tehlikeli değildir...
sen ufak ufak karşılaşma anı için hazırlıklara başla
ben bir dilekte bulunmuşsam o dileğin gerçekleşmesi
an meselesidir... :)))
yardıma ihtiyaç duyarsan buradayız :))
Yinsani
1987 den beri 5-6 serisi çekildi bu filmin:))
kimse kurtaramaz kolay kolay...:))
Dürüstçe itiraf edeyim ki, ilk defa bir yazını başından sonuna dek okudum.
Ve açıkça söyleyeyim ki, ilk defa içi bu kadar dolu bir yazını okudum.
Okudum da, hangi paragrafına ya da yazıda geçene cevap vereyim !
O kadar çok şey söylemişsin ki...
Eğer kendimde o gücü bulursam, daha sonra hepsine tek tek cevap veririm.
Şimdi sadece bir büyüğünün utanma konusunda söylediğiyle ilgili paragrafına değineceğim.
Utanma duygusu ilginç bir duygudur. Bazı hayvanlarda bile mevcut olmasına rağmen aslında çok insani bir duygudur. Ama ben şuna benzetiyorum. Gözü aç bir köpeğin önüne alternatiflerle dolu sayısız kap koyarsanız ve o köpek daha ilkini bitirmeden ikinciye, ikinciyi bitirmeden üçüncüye, üçüncüyü bitirmeden dördüncüsüne saldırıyorsa utanmazın kıçına tekmeyi koyacaksın :) Belki daha iyi bir örnek verilebilirdi ama köpek kelimesi nedense beni cezbetti :) Örnek iyi bir örnek olmadı belki ama, olsa da... olmasa da... :)
Akşam daha sakin bir anda bir kez daha sindirerek okuyacağım.
Görüşmek üzere...
Yinsani
çünkü zihnimde bunlar gibi bir sürü şey işte..
insanlar daha çok kendi içi ile kavgaya tutuşacak gittikçe.. bizler de onları yazıya şiire dökmeye çalışıyoruz.
ve bizimkisi 40 yıllık görüntü hafızası, buna dayanabilmek zor ve gerçekler çok çok farklı çıktı karşımıza bir çok konuda.. insan görebildiğini hayal edebiliyor veya düşünebiliyor, şekilledirebiliyor.. ötesi de deliliğe sarıyor zaten..
her pargraf başka bir çağrışım yapsın istemiştim, senin aldığın yer de ülkemizin hali diye yazmıştım. gazetelerde internette öyle haberler çıkıyor ki, aynı duruma düşmek bize cehennem gelirken bazıları güzel bir iş gibi göğüs kapartıyor.. artık korku imparatorluğu var ki kral çıplak desen direkt zindan...sindirmeye çalışıyorlar insanımızı..
katkıların ve kısa değerlendirmen için teşekkür ederim.. bizim seninle aramızdaki bu köpek muhabbeti bir başka.. çoban köpeklerinden:) müstakil bir evim olsa hemen bir kangal alırım valla.. köpek dosttur, lakin hayvanlar insanların arasında daha masum kalıyor..
o ifadeyi örnek babam yazmıştı bir yorumunda.. aklımda kalmış, bu yazıda paragraf oldu..:)
teşekkür ediyorum.
saygı sağlık ve huzurla..
Ahmet Örnek
ben şöyle desem her şey biz insanlar için...
mirim
Kendilerinden özür dilerim.
Ahmet Örnek
köpeklerin yaptıklarını nihayet hayvandır
fikir sahibi değillerdir diye çok görmüyorsun
ama davranışlarıyla aç köpekleri bile utandıran
öyle insanlar var ki... o insanları görüp tanıdıkça
bütün hayvan aleminden özür dileyesi geliyor insanın
Ekrem kardeş matematiksel sorgular bunlar, işin edebiyat kısmı da can sıkıcı zaten
kendine eziyet etme, kal sağlıcakla
Yinsani
eziyet hafif kalır resmen işkence
saygı sağlık ve huzurla..
Güneşte bir yıldızdır ve sonunda solacaktır. Neden mesela bitmeyen ışık kaynağı yapılamamış?
Şu zaman bi bükülse, sonrası öncesine bir değse...
Bilmiyorum ki on, yirmi zaman öncesini görebiliyoruz da ne öğrendik (sonrasını merak etmeden önce) ?
Sevgilerimle
Yinsani
katkılarınız için teşekkür ederim
ekik olmayın deniz hanım.
Nesildasim giris cumleni zaten üzerime alınmadım...
Neredeydik nerelere geldik...aslında düşündükçe insanın daha vahsileştiğini düşünmüyorum..başka bir şey oldu kesin ama. Yanı eskiden taşı alıp kafasına vura vura beyin akıtılan savaş meydanlarından daha donanımlı insan avlarına terfi ettik. Artık öldürme işinin bile kalitesi var çoğu yerde.( bazı tipler dahil değil tabii ki) seri katillere bakıyorum ama isim yapmış sağlam olanlara gününüze çok yakın isimler yok bildiğim kadarıyla...ilk aklıma gelen " kanli Kontes " 632 kişi öldürmüştü yaklaşık..işin rengi şekli değişti artık tek düğmeye basarak daha fazlasını öldürebiliyorlar gerçi ama hedefler daha ayrıntılı ve gizli kapaklı.
ama daha önemlisi var irade ve sorgulama gücünü öldürmek işte şimdi durum bu belki de. Köle düzeni, hazır asker , sorgulamayan kişiler oluşturma isteği...
Ibadet anlamında dedigin noktaya gelmek şaşırtmaz beni ki zaten gelişmelerle doğru orantılı şekil değiştiren şeyler oldu zaten...ileride dedigin neden olmasın...
Son olarak ucan arabayı cidden hak ediyoruz ....ölmeden...net yani.
Kalemine sağlık diyorum.
Sağlıcakla
Yinsani
uykum kaçtı gelişine yazdıydım dün gece nesildaşım..22 paragraf ihtmal 15 farklı düşünüş, kafatası iyi çatlamıyor..
katkıların için çok teşekkür ediyorum nesildaşım.
eksik olmayın..
black_sky
Ters köşe ıyidir severim ter köşeleri;))
Yinsani
ey ruh geldiysen üç defa vur gibi bir şey deniyor ya..
artık ey uzaylı elma dersem çık armut dersem çıkma:))
lakin bu uzaylılar çok değişik oluyor ya... bir de predatöre denk gelirsek omiriliğimizi söker kemik sıvımı bin türlü işlemden geçirir:))
güzel bir uzaylı formu yok ya hu:))yanlış mı bir dilek diledim ki:))
black_sky
Yahu nesildaşım sende en kotu örnekten girdin cidden eline düşersek vay halimize...alien film serisi benim olmazlarından ama düşününce eline düşmek istemem...yarı uzaylı dns ile yeniden hayata dönen ripley gibi olsun ;)))
Cidden düşünüyorum uzaylı karakter iyi olan ne vardı.. thor falan var olmadı yahu...başka gezegenden sonucta;)) acaba uzaylılar bizim insan ırkı için neler düşünüyor...elimize düşmek isterler mi ki acaba...
Yinsani
black_sky
Tanrıyı kovalamak gibi oldu uzaylıları kovalamak..Bu da şu soruyu akla getiriyor...sen anladın..antik uzaylilar;))
“Ey! Yalnızlığım…
Seni ben görmüştüm sadece sen…”
Bir yazımdan... O kadar çok soru ve cevabınız var Kİ daldan dala geçerken özünde aynı noktada dönerken...
Tanrı var mı sorusu yok kiyle o kadar güzel bağlanmış Kİ internetten toplu ibadetler sosu olmuş...
Bilim, değişim uzay cip değişen algı ve kabuller... Sorular vagonlar dolusu ve beynin felç olması istenilen cevaba ulaşılamayınca...
Köken yalnızlık olduğu kadar özde insanların sonuçta toplumun riyakârlığı. Ezilenin ezilmesinin göz arşı edilmesi ve bireyin; bireyliği verildiği dönemde bireyliğimizi yitiriliniz...
Uzağa gitmeye bile gerek yok. Sitede asılan on yol önceki yazılarla şimdikileri karşılaştırmak bile nerede olduğumuzu ve nereye doğru yol aldığımızı çok net açıklar.
Belki de pazarlamaktan pazarlandığımızın farkında değiliz daha kötüsü farkında olduğumuzu red ederek mutluluk çubuğuna takılıyoruz. Yersek...
Zaman göreceli de olsa, beynimizi 20/30 yoldur çözümü elimizde olmayan sorunlara yoğunlaşsa da bazı insanlar en başta kendine bile muhalafet değil muhalif oldukları için acılı yaşamaya mahkum maalesef ne kadar da üst seviyede insani özelliklere sahip olsalarda.
İtiraz etme, sıranı bekle... denildikçe bize yaşasın sanal ortam naraları atıldıkça yalnızlık hep gölgemizin sisinde bize bildiğimiz hareketi yapacaktır.
Keşke uyumasını bilsek...
Saygılarımla ustam...
Yinsani
Seni ben görmüştüm sadece sen…”
..
.
.
Keşke uyumasını bilsek..."
buralar iki boyutlu üçgenin iki ucu ise, ortasında kalan değerlendirmeler de piramide benzetebilirim..
"Uzağa gitmeye bile gerek yok. Sitede asılan on yol önceki yazılarla şimdikileri karşılaştırmak bile nerede olduğumuzu ve nereye doğru yol aldığımızı çok net açıklar."
bu ifadede tacı olmuş..
değişimler artık şeffaf ustam..
katkılarınız için teşekkür ederim.
eksik olmayın.