HEM KARANLIK, HEMDE KAYGAN...
HEP KARANLIKTI
. Sanırım istediğim olmuş, yavaş-yavaş bitmiş kurtulmuştum ondan, oh be ne güzel dimi.Hani hep bunu istiyordum ya çaktırmadan kurtulmak., acaba ben gerçekten de bunu mu istiyordum?
Kafam sürekli bu soruya takılıyordu ve sürekli de kendimle çelişiyordum. Bu soruyu kendime her sorduğum da, bir yanım evet, bir yanım hep hayır diyordu. Buna asla yorum yapamıyordum çünkü çok karmaşık bir durumdu bu durum. Bütün her şey iç içe girmiş, düşüncelerim karma karışık, bir bakıyorsun göktesin, bir bakıyorsun ki yerin en dibin de.
Artık aramıyordum; onu bir daha aramamaya kesin kes kararlıydım.
Dışarıya çıkıp gezmek, biraz dolaşıp hava almak için hazırlanıyordum Bir anda gezmeye gitmekten vaz geçtim. Karnım acıktı, kızarttığım patateslerin üzerine bezelye ve yoğurt döktüm, yanında da kola alarak bir güzel yedim.
Yapacak o kadar çok işim vardı ki, aman boş ver dedim ve koltuğa uzandım televizyon seyretmeye başladım. Saat epey bir ilerlemişti, ayrıca o günün ayrı bir önemi de vardı; bu yıl Galatasaray mı? Yoksa Fenerbahçe mi şampiyon olacaktı? Lig bitiyordu ve o gün son gündü, son maçlar oynanacaktı şampiyonluk için.
Galatasaray mı?
Fenerbahçe mi?
Her şey o gün belli olacaktı ve şampiyonluk düğümünü de Denizli de oynanacak olan Denizli spor ve fener bahçe maçı çözecekti. Denizli bu maçı alması gerekiyordu yoksa küme düşecekti. Bu Fenerbahçe, ya da başka bir takımın olup olmaması hiç önemli değilmiş denizli için. Ayrıca Denizliyi, Fener bahçenin durumu da hiç mi hiç ilgilendirmiyor muş. ‘’Biz bu maçı almak için her şeyimizi ortaya koyacak bütün gücümüzle mücadele edeceğiz’’ diye açıklamalar da bulundu… ‘’Denizli taraftarları, Denizliden beklentileri buydur çünkü’’ dediler.… Denizli, çok başarılı bir futbol oynamasa da,’’ denizli maçı satar’’, diye düşünenleri yanılmıştı ve Denizli Fenere geçit vermedi.
Denizli, Fener bahçeyle ligin ilk yarısın da oynadıkları maçı Fenere karşı 6-0- gibi bir skorla kaybetmişti. Sonradan öğrendik ki, Denizli kalecisinin bebeği yeni ölmüştü ve kaleci o üzüntüyle çıkmıştı sahaya ve de yenilmişlerdi.
Durum öyle gösteriyordu ki, Fener hala daha o maçta kalmıştı ve ‘’nasılsa biz bunları gene yeneriz ’’ diye düşünmüş olacaklar ki, Denizli maçını hafife almışlardı. Maçın son dakikalarını spiker artık TV den görüntüsüz canlı anlatmaya başladı. Maç tam ( 16 ) dakika uzatılmıştı, neden? Kom petiler yüzünden. Bu durum maçta yapılan en büyük yanlışlardan biriydi. Fenerbahçe seyircisi neden? Böyle bir yanlışa düşmüştü bilmiyorum ama maçın, sık sık durması Denizliye yaramıştı çünkü. Bir yanda Galatasaray şampiyonluk hazırlıkları yaparken, bir diğer sahada Fenerbahçe uzatma dakikalarını bekliyordu. Fener, Denizli maçı, 1- 1 – bitince, Galatasaray şampiyondu artık.
Yani Galatasaray takımı, ta sezon başından beri maddi sıkıntılar yaşıyordu. Oysa Avrupa ülkelerin de, böyle maddi sıkıntıları olan takımları hükmen küme düşürüyorlardı. İşte Türkiye’nin farkı, her nedense bu takımlar biz de şampiyon oluyorlar. Diyecek başka da bir şey yoktu aslında, hayırlı olsun demekten başka.
Artık o anları bir daha yaşanmayacaktım çünkü, ağzımın payını aldım ben..Eğer o anları bir kere daha yaşarsam, söz veriyorum asla kendime kaçıp saklanmayacağım.Kendime kaçıp bir daha eziyet etmeyeceğim diye kendi kendime hayıflanıp söz verirken.Bu durum biraz da karşı tarafın yeterli olup olmasına bağlı tabi ki de.
Peki, hangimiz yeterliyiz?
, yeterli olan kimler vardı şu hayatta?
Buna kesinlikle inandım, hayatın bir yüzü kaygan, hiçbir şey tutmuyor, hiçbir şey tutunamıyordu ve her şey kayıp gidiyordu ellerimin arasından.
..Hayatımın öteki yüzü karanlıktı ve ben onu bir türlü aydınlatamadığım için her şeyden umudumu kesmiştim asla da aydınlatamayacağım diyerek…
Hayatımın bir yüzü karardı, diğer bir yüzü de karanlıktı zaten…
Gündüz Yavuz…