- 567 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zehra'nın sırrı
"Minik kurbağa minik kurbağa kuyruğun nerede kuvak vak vak ku vak vak vak"diye şarkısını soylerek çimenlerin arasında yürüyordu minik bir kız çocuğu...
O küçük kız çocuğu o kadar yalnızdı ki yalnızlığını gidermek için bildiği bütün şarkıları söyleye söyleye gidiyordu yolda yorulunca oturdu bir sürü papatyaların arasına...
Aldı eline bir papatya başladı yapraklarını "seviyor sevmiyor" diye koparmaya "sevmiyor" diye son yaprak kalınca kimse beni sevmiyor işte bir arkadasım bile yok diye başladı ağlamaya...
Minik kızın adı Zehraydi kara kuru biraz cirkince içine kapanık silik gorunmezlerden biriydi.Onu teselli eden tek şey anneanesinin soğukta üsüdügünde ellerini ellerinin içine alıp nefesiyle ısıtmasıydı o yüzden karlı havaları bir başka severdi Zehra
O da olmasa Zehra’nın bu hayatta sevgiye dair tutunacak bir şeyi yoktu.
"Pis papatya sende sevmiyorsun beni" diye ağlamaya devam etti minik kız.
Sonra bir keresinde annesinden duymuştu. "Allah çocukları çok sever" o yüzden bol dua et senin duan kabul olur demişti ya ona
Açtı ellerini Allah’a döktü içini papatyalar bile beni sevmiyor madem sen tüm çocukları seversin bana bir arkadaş yollada canım sıkılmasin amin diye ellerini yüzüne sürerek çocukça bir dua etti Zehra...
Sonra bir baktıki; ileride bir kız çocuğu papatya topluyordu sanki duası kabul olmuştu çok sevindi gökten bir melek inmişti kesin çocuk kılığında yanına gitmeye de cesateti yoktu minik Zehra’nın sarı saçlı masmavi gözlü küçük kız ona gülümsedi..
Zehra çok mutlu oldu oda o küçük kiza gülümsedi..
içinden gerçekten "Allah çocukları seviyormuş bak benim duamı hemen kabul etti" diye sevinçle iç geçirdi...
Küçük kız yanına geldi sordu zehraya adını!
_Senin adın ne?
_Zehra dedi...
Zehrada kıza sordu
_Senin adın ne ?
_Melek dedi sarı saçlı mavi gözlü kız.
_Adın gibi yüzünde melek gibi senin dedi Zehra küçük kızla gülüstüler..
Elele tutustular beraber bir çok oyun oynadılar.
Artık mutluydu Zehra yaşadığı hayatın zorluklarına karşı arkadaşında bulduğu sevgi pırıltısı onu hayata karşı bir kalkan olmuştu..
Zehra ne zaman gitse o papatyaların olduğu yere arkadaşı Meleği buldu. Beraber el ele bir çok oyun oynadılar.
Melek ona papatyalardan taç yapmayıda oğretti...
Mutluydu Zehra onu seven Allah’ı arkadaşı melek birde anneannesinin sıcak elleri vardı artık.
Birgün Zehra yine gitti o papatyaların olduğu yerde bu sefer Melek arkadaşı yoktu çok üzüldü Zehra merak etti arkadaşını ama yoktu arkadaşı günlerdir yoktu orda..
Yine açtı ellerini Allah’a gönder meleğini yine bana bak yine çok ağlarım sonra hani sen çocukları seversin ya aglamamı mı istiyosun yoksa? dedi gözünden iki damla yaşla minik elleriyle dua etti Allah’ a "arkadaşımı bana gönder"diye.
Sonra bir baktı ileriden arkadaşı Melek geliyor ellerinde çok güzel bir papatya tacı ile koşa koşa sarıldı ona sordu
_elindeki o papatya tacı benim için mi?
_evet dedi Melek senin için..
Arkadaşı melek
_ bak şimdi bir şey diyeceğim sakın ağlama ama ben buralardan gidiyorum ama ne zaman beni özlersen,ne zaman kendini mutsuz hissedersen bu tacı tak başına ben hep yanında olacağım gerçekte olamasamda hayallerimle ve kalbinde..
Ve sakın unutma sen sevilmeyi hakediyorsun kimsenin de seni üzmesine izin verme ben her zaman kalbinde olacağım de sende benim kalbimde bu papatya tacını takip kalbine dokunduğunda. ..
_Unutma Allah sever tüm çocuklarıda tüm çocuk kalplileride bunu sakın unutma dedi sarıldı başına papatya tacını taktı ve gitti Melek arkadaşı..
Zehra ne zaman yalnız ve mutsuz hissetse tacı taktı ve arkadaşının sevgisini hissetti hep kalbinde ve sükretti Rabbine onu sevdiği için..
O taç "Zehra’nın sırrıydı.."
Zehra büyüdü ama ne zaman mutsuz hissetse kendini takar tacını bakar aynaya ve o aynada ki çocukluk hayalleri siler götürür tüm hüzünleri...
Sanırım tüm çocuk kalplilerin olmalı böyle bir papatya tacı degilmi?
Nevin Aktekin Gülfırat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.