- 575 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
*Yokluğunun Hüznündeyim ey Sevgili*
Peygamber Efendimiz(sav)’e ithafımdır...Şefaatine hep beraber nail olmak dileğiyle...
Kainatın,varlığında varlık bulduğu,ümmetin nuru,iki cihan Serveri,Rabbi’mizin gülü,biricik Peygamberim..!
Güneş bile nurunu Sen’den alır.Ayağının bastığı her yer,bir cennet bahçesi.Ezelden ebede mislin yaratılmadı.Hiç bir yaratılmış bize,Senin kadar sevgili olmadı.hiç bir gidiş ciğerimi,Sen’in gidişin kadar dağlamadı.Yokluğunun hüznündeyim her dem, Ey Sevgili!
Hiç görmediğim halde, öyle özlüyorum ki seni..gözümün önünde tütüyorsun buram buram..
Hiç görmediğim halde,öyle özlüyorum ki Seni...yazmak istiyorum adını yıldızlara,nakış nakış kalplere.çekmek istiyorum aydınlık yolunu, sürme sürme gözlere...!
Ya Rasulallah!Sana yazmak,anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki,nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Aslında öyle mahcubum ki Rabbime karşı,öyle mahcubum ki sana karşı.ama içimdeki yangın,içimdeki özlem, mahcubiyetimden daha büyük.İşte bu yüzden elimde kalemim boynum bükük yazıyorum bu satırları sana.
Gelmiş olduğumuz bugünkü durum için Sen’den özür diliyorum.
Ben dahi,hakkıyla yaşayamıyorum seni,içimdeki savaş dışarıdakinden de büyük.
Sahabelere özeniyorum ama,onlar gibi olamıyorum,onlar gibi yaşayamıyorum bir türlü.Sanki ellerime zincirler,
Ellerime prangalar takılmış.Henüz huzur dolu,tek bir namaz bile kılamadım.
Rabbimin huzurunda,hakkıyla bir kere olsun el açıp,içten gönülden:
’’Yarabbi!Ben pişmanım,günahlarımdan azad et . Resulullah’a hakiki ümmet et.’’diye yalvaramadım.
Ne cennete kavuşmak için fazla emek,ne de cehennemin hararetinden kurtulmak için fazla çabam var.
Nerede siz,Nerede biz?
Zaman zaman-şu an olduğu gibi- içimdeki dalgalar büyüyor,sancılanıyor yüreğim.Kendi suçumu unutup,
kardeşlerimi düşünüyorum.Onların kurtuluşunu istiyor, bir şeyler yapamamanın acısı ve sancısıyla,alev alev yanıyorum.
Ya Rasulullah!Yol göster bize.Kaybolduk dehlizlerde.
Ya Habibullah!Yol göster bize,Güneş ısıtmaz oldu içimizi.
Yokluğunun hüznündeyim ey Sevgili!
İbadeti yitirdik Ya Nebi,feyzi,bereketi yitirdik Ya Nebi,ihlası yitirdik Ya Nebi.
Ne olur!Ne olur bir kere nazar et kalbimize.
Sen’siz baharlar artık ulşamaz bize,Sen’siz kuşlar uçmaz üzerimize,
Yağ gönüllerimize çisil çisil,yağ ki bayram edelim,yağ ki şefaate erelim.
Senin baktığın yerde,diken biter mi Ya Rasulallah?
Senin doğduğun kalplere,elem dokunur mu Ya Rasulallah?
Aslında hepimiz biliyoruz ki,artık son demlerindeyiz dünyanın.Bize bildirilen alametler bir bir çıkıyor.Yine de bırakmıyoruz,bırakamıyoruz süsü,şatafatı.Yine de bırakmıyoruz,bırakamıyoruz konakları
Çok yakında sona ereceğini bile bile bu rüyayı,ısrarla görmeye devam ediyoruz.Buyurmuştun ya:’’İnsanlar uykudadır,ölünce uyanırlar.’’Şu an öylesine bir uyku içerisindeyiz.
Yerimiz neresi olacak Ya Rasulallah? Yardım et,uyanalım!
Uğrunda Taif’te taşlandığın,hasırlar üzerinde sabahladığın,kurtuluşu için sabahlara kadar gözyaşı döktüğün
Bu ümmet miydi?
Nereye doğru yol aldığımızı düşünmedensaraylara,köşklere tapar olduk,Örümcek misalı...!
Dağıldı tohum,bostan olmaz,
Birgün şu fani dünyadan tek bir eser kalmaz.Utançtan bükülmüş belleri düşün,
Utançtan ağlayan yüzleri düşün.
Anne babalar çocuklarına Seni anlatmaz oldu.Gençler camilerde sabahlamak yerine,diskolarda sabahlar oldu.
Kuran-ı Kerim’ler okunmaz,namazlar kılınmaz oldu,nasıl dönecek bu geceler sabaha?
Yokluğunun hüznündeyim Ey Sevgili,en Sevgili,Tut yüreğimizden..!
Ağlanacak halimize güler olduk,dünya için o kadar ağladık ki!Ahiret için yaş dökemez olduk.Yetiş imdadımıza ey Sevgili,dökül karanlığımıza varlığındaki bütün nurlarla, darlık mevsiminden varlık mevsimine...
Dünya aldı bizden bizi,dünya aldı benliğimizi...Galu Bela’dan beri kalplerimiz,ancak Sana muhtaç,sususuz!
Gider susuzluğumuzu Ya Rasulallah,gider mutsuzluğumuzu...
Ne olur bir güneş gibi,doğ içimizedökül karanlığımıza tüm ihtişamınla.yokluk mevsiminden varlık mevsimine...
Ne o,yoksa küstün mü bize?Üzüyoruz ya Seni...Ama Sen’den başka içimizi dökecek,derdimizi anlatacak
Kimimiz var Ya Rasulallah?
Kureyşliler,davandan vazgeçmen karşılığında Sana baskı yaptıklarında güneşi sağ elime,ayı da sol elime verseler,
Vallahi bu yoldan vazgeçmem demiştin.
Bize dünya ne vaad etti de, Rabbimizin yolundan vazgeçtik?Bize dünya baki olarak ne vaad etti de,
Yırttık dinimizi,yamadık dünyamıza.
Tek suçları İslam’ı yaymak olan masum Müslümanlara, müşriklerin yaptığı eziyetler geliyor aklıma...
O kadar eziyete karşı, yine de davalarından vazgeçmediler.Ya Biz?
İbn-i Yasir’in annesini amansızca şehit ederken, ’’Allah’a hamd olsun ki,Müslüman’ım!’’diye bağırmıştı,katlettiler.
Mekke’nin kavurucu kızgın kumlarında,Allah için can verdiler,Allah’ın rızasını kazanabilmek için eziyet çektiler.
Hain tuzaklarda,pusuya düşürülüp şehit edilirken,kanları dahi Allah(cc) yazmadı mı?Yine de bu mukaddes yoldan dönen,tek kişi yoktu.Kanlı tuzağa düşürüp,yetmiş kişiyi katlederlerken, yine dininden dönen tek kişi yoktu
Hangimizi okladılar da,davamızdan vazgeçtik?Bugün hangimizi sıcak kumlara yatırıp işkence ettiler dehangi birimizi ikiye ayırdılar da,davamızdan vazgeçtik.soysuz bir rüzgara bırakıp kendimizi,oradan oraya savruluyoruz.Sanki ayaklarımıza, kalbimize,prangalar takılmış.Böyle mi teşekkür edecektik Rabbimize,böyle mi cevap verecektik,Resul’e olan özleme..?
Bir hurma kütüğü kadar olamadık.
O bir kütük olduğu halde,efendimizin yokluğuna ağlarken,bizler kaç kere gözyaşı döktük ardından?
Taşlar dahi gece gündüz Mevla’yı tesbih edip,zikrederken dünyalık işlerimizden vakit bulup da
bizler kaç kere zikrettik Mevla’mızı?Nerede zikreden kalplerimiz,nerede?Mevla’nın huzurunda bükülen beller nerede,
Nerede secde izleri,nerede?
Vijdanlarımıza mızraklar mı sapladılar ki,düşkünlere acıyan vijdanlarımız,nerede?Bütün yaratlımış,bir an gafil olmadan,
Mevla’ya hicret ederken,bizlerin hicret eden bedenleri nerede?
Televizyon karşısında saatlerimizi harcarken,acaba kaç gecemizi,Rabbimizin kapısında geçirdik?
Yokluğunun hüznündeyim Ey Sevgili.
Gel artık!Öyle bir gel ki şaşırsın alem,
Öyle bir gel ki,tutulsun dilimiz.
Yine Dalael Bedru’yu söyleyelim hep birlikte.Sana kol olalım,kanat olalım...Senin derdin ümmetin,
Bizim derdimiz de ’’SEN’’
Yetiş,imdat Ya Muhammed (sav)!Bizim yaramıza,Senden başka merhem yok.
Cezasız kalır mı,sana uzanan diller,mükafatsız kalır mı,yolundan gidenler...
Bütün kainat bir araya gelse,anlatabilirler mi Seni?
Uhud’da,Senin ölüm haberin yayıldığı vakit,Müslümanların direnci kırılıp,tam yenilmek üzerelerken,
Hz.Enes:’’Allah’ın Rasulü’nden sonra siz sağ kalıp da,ne yapacaksınız?O’ndan sonra dünya neye yarar ki!’’diye naralar ata ata,düşmanın üzerine atlıp,şehid edilmişti ya!
Ya biz?
Ya biz Ya Rasulallah!İşte Senden sonraya kaldık.Yolundan ayrı yaşamaktansa,ölüm daha hayırlıdır bizim için.
Biz bu dünyadan nereye göçelim Ya Muhammed (sav)
Bak,bak ey Sevgili!
Yine,yeni bir bahara kavuşuyor dünya.kuşlar cıvıldıyor Sadatların himmetiyle.Kelebekler uçuşuyor...
Yepyeni giysilere bürünüyor dünya. Her taraf tomurcuk,her taraf çiçek
Bekliyoruz,işte bekliyoruz baharı...
Günaha tövbe yakışır,günahlarından kurtul da gel...
Gel kardeşim!Aşkın ateşine yan da gel...
Karlara aldırmadan açan kardelenler bize umut olsun.
Ezanları eskisi gibi yine Bilal okusun.
Ya Rabbi!Ne olur nasib eyle son nefeste imanı,nasib eyle Kuran’ı...
Biliyorum,
Biliyorum şu an,yanımdasın.Ben Seninle olduğum sürece,sen de benimlesin.
Alem sana,biz Sana meftun.Bize uzattığın o güzide eli hakkıyla tutamadık.Affet bizi Ya Rasulallah!
Ümmetin kurtuluşu için Yarabbi!Bir diriliş ver gönlümüze...
Bekle bizi
Bekle bizi geliyoruz,Ya Rasulallah (sav)!!!