Binbir surat
BİNBİR SURAT
Kenan Öner, 1958’de Bursa, İznik’te doğdu. Evli ve bir çocuk sahibi. İstanbul Üniversitesi Filoloji bölümü mezunu. Bankacı. DHKP-C üyesi olduğu ve işkence gördüğü iddiasıyla 1981’de Fransa’ya iltica etti. İlk cinayetini 1986’da Fransa’da işledi. O cinayetten 2002’de tutuklanıp cezaevine girdi. 2004’de tahliye oldu. Aynı yıl, anne ve babasını üç yüz eşit parçaya ayırıp evlerinin bahçesine gömdü. Cezaevinde. Eşi hâlâ kayıp.
7 Mayıs 1986 Fransa/İsere Kadın, sabaha karşı köpeklerin ulumasıyla uyandı. Kalktı. Pencereye anlam veremediği turuncu bir ışık vuruyordu. Dışarıda büyük bir alev gördü.
Yangın çıkmıştı. Yangın, Fransa’nın İsere Kasabası’nın eski Taşocağı mevkiindeki çöplükteydi. O gece, birkaç İsere sakini daha alevleri görmüş ama önemsememişti. Zaten kısa bir süre sonra yangın başladığı gibi sessizce söndü.
Yangından İki Gün Sonra İsere Kasabası jandarmasına gelen bir gece ihbarı, iki gün önce çıkan esrarengiz yangının o kadar da önemsiz olmadığını gösterecekti. İhbarı yapan kişiye göre, çöplükte yanmış bir ceset vardı.
Olay yerinde hâlâ kesif bir benzin kokusu duyuluyordu. Yangın yerinde bir ceset olduğuysa doğruydu. Ama ceset kömürleşmişti. Kimliğinin, yaşının hatta cinsiyetinin bile belirlenmesi mümkün değildi. Cesedin boynuna bakır bir tel, iki kez dolanmıştı. Yüksek ısının etkisiyle telin yer yer eridiği görülüyordu.
Jandarmanın ilk tespitine göre, kimliği belirsiz biri önce boğulmuş sonra da yakılmıştı. Olay yeri incelemesi tamamlandıktan sonra ceset otopsiye gönderildi. Otopsi sonundaysa cesedin bir erkeğe ait olduğu ve boyunun yaklaşık 1.65 metre olduğu tespit edildi.
Özellikle yanmış cesetlerde, sorulara yanıt bulmak hayli zor. Yangın sırasında doku ve kemikler eridiği için adli tıp uzmanları kömürleşmiş cesetlere ait kesin bilgiler vermekte güçlük çekiyor. Maktulün yaşarken sahip olduğu boy, kemik boylarından yaklaşık olarak tahmin ediliyor veya kemiklerin yapısı üzerinden yaş ve cinsiyet belirlenebiliyor.
Güç olsa da cesedin 1.65 boylarında bir erkeğe ait olduğu anlaşılmıştı.
Ancak sırada çok daha önemli bir soru vardı: Maktul nasıl öldürülmüştü? Tek çare vardı, radyolojik inceleme yapmak. Uzmanlar bu konuda başarılı olmuştu. Maktulün başının arkasından 7.65 mm çapında bir mermiyle ve tek kurşunla vurularak öldürüldüğü ortaya çıkmıştı. Fransız uzmanlar şanslıydı çünkü cesedin baş kısmı bedenine göre daha az yanmıştı.
Maktulün boynuna sarılı yanmış bir tel vardı. Bu tel, adamın başka yerde öldürüldüğünü ve bir örtüye sarılıp buraya taşındığını gösteriyordu. Sıra en önemli soruya gelmişti: Ceset kime aitti?
Kömürleşmiş cesetlerde bu soruya yanıt vermek için izlenebilecek iki yol var. İlki DNA analizi. Ama bu düzeydeki yanıklarda bunu gerçekleştirmek imkânsızdır. Cesedin yanma derecesi o kadar ağırdı ki, DNA analizine olanak tanımıyordu.
Uzmanların önünde kimlik belirlemesi için bir tek yol kalmıştı: Maktulün dişleri. Şans bir kez daha Fransız uzmanların yüzüne gülmüştü.
Maktulün dişleri yangından zarar görmemişti. Üstelik yakın geçmişte detaylı bir diş tedavisi yaptırdığı anlaşılıyordu. Bu, cesedin kimliğinin belirlenmesinde önemli bir ipucu olabilirdi. Bu nedenle çene, diş ve kafatası filmleri çekildi. Fransız polisi de maktulün dişlerini aynı kasabada tedavi ettirmiş olmasını dileyerek, bu filmleri İsere’deki bütün diş hekimlerine dağıttı.
TÜRK SERİ KATİLLER 1960’LARDAN BUGÜNE SEVİNÇ YAVUZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.