- 435 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜTTEFİK
Türkiye - ABD İlişkileri
NATO’nun askeri yönden güçlü ülkesi Türkiye ABD’nin müttefikidir. Müttefik, ittifak etmiş, anlaşmış, ortak hareket eden demektir ki zıddı ihtilaf kelimesinden muhaliftir.
ABD’den habersiz hareket edemeyeceği açık olan "ASALA,PKK, FETÖ, DEAŞ" terör örgütlerinin iplerini elinde tutan güçlerin amaçları dünyada kargaşa çıkarmak, güven ortamını yok edip ülkeleri istediği gibi yönetmektir. Amerika teröristlere (YPG) binlerce TIR silah verdiğini gizleme gereği bile duymamış, sadece onları terör örgütü görmediğini açıklamıştı.
Devlet başkanın bizzat işe el atmasından bile ajan olduğu anlaşılan rahip Brunson krizinde ekonomik yatırımlarla Türkiye yi tehdit ettiler, ardından dolar TL karşısında yükselmişti.
Gezi kalkışması, darbe denemesi dış güçlerin işiydi. Son zamanlarda Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlama girişimleriyle (zeytin dalı, Fırat Kalkanı, barış pınarı harekatları) ABD’ nin bölgemizdeki dış politika stratejileri gerginliğe sebebiyet verdi.
Türkiye bütün olumsuz tavırlarına rağmen ABD ile ilişkilerini sürdürmeyi, diplomatik görüşmelerle problemleri çözme yolunu seçti:
"Ankara, Washington ile ilişkilerde müzakereyi hep önceledi. Sembolleri konu ederek hamasete saplanmadı, diplomasi kanallarını hep açık tuttu. Ankara sembollere takılsaydı, çoktan YPG’yi silahlandırması ve FETÖ elebaşını koruması sebebiyle Washington ile kopuş yaşanmıştı. Ankara, Trump döneminde YPG’nin sınırdan 30 km uzaklaştırılması gibi bir somut kazanım elde etti.(1)
İki devlet başkanının son görüşmesinde dosyada bilinen ve gündemden düşmeyen konuların olduğu anlaşılıyor :
"Türkiye için en öncelikli konu elbette Suriye’nin kuzeyindeki terör devleti riskinin tamamen ortadan kalmasıdır. Bu bağlamda özellikle güvenlik konusunda yeni bir anlayışın başlaması çok önemli.Diğer dosyalara gelince...FETÖ, PKK/YPG, F-35, S-400, ekonomik yaptırımlar ve Doğu Akdeniz gibi başlıkların ise yeni dönemde daha otonom ve rekabetçi kodlarla ele alınacağı anlaşılıyor. Zira Erdoğan ve Trump arasındaki zirve bir ’tamam mı devam mı’ görüşmesi değildi."(2)
İşin diplomatik veya uluslararası çıkarların korunması, siyasetle bağlantılı yönü önemlidir. Bir de Kur’an’ın gayri müslimlerle ilişkileri düzenleyen ayetlerine bakmak, dikkate almak sorumluluğumuz yok mudur? Yoksa müslümanlık sadece sözde midir? Ayetlerin mesajına bakalım :
"İlgili âyetlerin çoğunda insanların gerçek dostunun Allah olduğu, O’nun insanlara, müminlere ve peygambere yardımcı olacak, onları koruyacak, bağışlayacak, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak ve irşad edecek olan gerçek dost olduğu belirtilerek insanların O’na inanmaları, dayanıp güvenmeleri gerektiği; ayrıca kâfirlerin, zalimlerin yahudi ve hıristiyanların ancak birbirlerinin ve şeytanın dostları olabilecekleri bildirilerek dinî ve ahlâkî inanç ve anlayışların sosyal ilişkiler üzerindeki etkileri vurgulanmış, dostlukların tesisinde kan bağı yerine inanç birliğinin esas alınması gerektiği bildirilmiştir.” (Tevbe 9/23).(Maide, 51) (3)
Çokça dile getirildiği üzere müslümanlık sadece ibadetlerden ibaret değildir. Bilakis bireysel konularda olduğu kadar toplumsal konularda da bağlayıcı, yol gösteren ilkeleri, tavsiyeleri vardır. Ne ki dünyada iktidar değişiklikleri başta olmak üzere her şey egemen güçlerin istek ve çıkarları doğrultusunda şekillenmektedir.
“ Dünyadaki sistem aslında çok basit. Teknolojiyi geliştirenler, yaşam için gelişmiş sistemler kurabilenler, insanlığın nasıl şekilleneceğine de karar verirler. “(4)
1.06.20 /R. Özer
(1) setav.org.8 Kasım 2019 Buranettin Duran
(2) finansgundem.com
(3) kur’an.diyanet.gov.tr
(4) Cemil Meriç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.