- 286 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-9
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-9
Kaldı yedi gün diye söylendi Rezzan, ‘’ Yedi gün sonra, İstanbul yine karışacak. Bütün İstanbul peşime takılacak.’’ İçerden Olcay seslendi, ‘’ Yine kendi kendine konuşuyorsun. Sesin ta buraya kadar geliyor!’’
‘’ On paralık keyfim var onu da onu da piç ettin. Yanıma gel kahvaltıyı bahçeye hazırladım.’’
‘’ Beş dakikaya kadar yanındayım.’’
Kahvaltı yaparken, Rezzan’ın keyfi iyice yerine gelmişti.
‘’ Sağlam adammışsın, Olcay. Beni hiç yalnız bırakmadın.’’
‘’ Aşığım dedik ya sana yavrum.’’
‘’ Yine başlama yavruma lan hemen yavşıyorsun.’’
‘’ Tamam, tamam. Sana da ne dersem yaranamıyorum. Şu planından bahset, sıradaki şu marketteki kız mı?’’
‘’ Evet dedik ya?’’ Market saat on birde kapanıyor. Normal şartlarda bu işi yapmamız zor ama Allah’tan evine giden yol üzerinde kızı kaldırabileceğimiz kör bir nokta var elimizi çabuk tutarsak tereyağdan kıl çeker gibi hallederiz. Burada bütün iş sana düşüyor. Kıza kloroform koklatarak bayıltacaksın. Arabanın bagajına atıp buraya getireceğiz. Şimdi ön hazırlıkları konuşalım. Artık sahte kimlikleri kullanmanın zamanı geldi. Sen sahte kimlikle galerinin birinden, göze çarpmayacak bir araba kiralayacaksın. Bende başka bir galeriden aynı işlemi yapacağım. Gece çıkma yasağı var değil mi? İkimize de o belgelerden ayarla hemen bu gün hallet ’’
‘’ Bu gün ilk işim belgeleri hazırlatmak olacak. Niye eter kullanmıyoruz?’’
‘’ Kloroform anestezik özelliğe sahiptir. Anestezik etkisi, dietil eterden beş kat fazladır. Burada dikkat edilecek nokta çok dikkatli kullanmamız gerekiyor. Yoksa kızın ölümüne sebep oluruz. Ama dozu ben ayarlayacağım.’’
‘’ Düşündüğün şeye bak zaten öldüreceğiz. Bırakalım ölsün.’’
‘’ Her şeyin bir zamanı var. Kızı kaldıracağımız sokağa ayrı, ayrı gideceğiz.’’
‘’ Neden ayrı, ayrı gidiyoruz?’’
‘’ Şaşırtmaca diyelim. Beraber olursak yolda şüphe çekebiliriz. Ama tek, tek gidersek kimse şüphelenmez. Şu andan itibaren, senin adın Erdal. Benim adım Fatima Manasa Ürdün uyrukluyum çift pasaport taşıyorum aynı zamanda Türk vatandaşıyım bütün belgelerim tamam Küçükçekmece’de ikamet ediyorum. Sende Çatalca’da yaşıyorsun.
2
Açık kapıdan içeri girdim, peşimden de Büşra, bizi gören İbrahim Amca, gülümseyerek,’’ Gelin kızlar, özlettiniz kendinizi.’’
Büşra benden önce davranarak, ‘’ Nasılsın Saraç İbrahim Usta? Çay var mı?’’
‘’ Siz gelirsiniz de çay olmaz mı? Hemen ocağın altını yakıyorum. Sen nasılsın Eda kızım?’’
‘’ Sağ ol İbrahim Amca, inşallah buradan çıkarken daha iyi olacağım.’’
‘’ Önce otur, sonrada derdini anlat?’’
Eda, arkalıksız sandalyesine yerleştikten sonra, çantasından resmi çıkartarak yaşlı adamın önüne bıraktı ve Saraç İbrahim ustaya bakmaya başladı.
‘’ Bana bu resim hakkında anlatacağın bir şeyler vardır mutlaka?’’
‘’ Yusuf’un yanındaki adam Kamuran
. Bu resmi nereden buldun? Yoksa? Tabi ya, o kadının evinden aldın.’’
Büşra,
‘’ Resim hakkında daha başka ne anlatabilirsin İbrahim Usta?’’
‘’ O resimde bir kişi daha eksik. Bunlar üç arkadaştılar. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Sonra ne olduysa oldu Sırra kadem bastılar. Bir daha hiç birinden haber alamadık. Ta ki Yusuf ortaya çıkıncaya kadar. O eski çulsuz Yusuf gitmiş yerine parayla beş taş oynayan Yusuf gelmişti.’’
Resmin arkasını çevirince, yılların soluklaştırdığı bir yazı ile ‘’ Ölene kadar hep beraber’’ yazıyordu.
İbrahim Usta,
‘’ Bir şey daha söyleyebilir miyim? Ukalalık olarak kabul etmezseniz, bir fikrim var buna önsezi de diyebilirsiniz. Çay ocağını biliyorsunuz?’’
‘’ Evet,’’
‘’çay ocağının kapı kilitlerini değiştirin.’’
‘’ Neden, bir bildiğin mi var?’’
‘’Sen dediğimi yap. Ne kaybedersin ki?’’
‘’ Dediğini yapacağım. Şimdi çay ocağına gidiyoruz. Sana iyi çalışmalar.’’
İbrahim ustanın yanından ayrılıp çay ocağına uğradık. Gülizar’a bu gün kilitleri değiştirmesini tembih ettikten sonra, Asayişe doğru yola çıktık. Yolda Büşra,
‘’ Neden kilitleri değiştiriyoruz anlamadım?’’
‘’ Ben anladım galiba, tekrar buraya gelirlerse, kimseye görünmemek için çay ocağından girecekler. Tabi kameraya da takılmamış olacaklar. Ama kilitleri değiştirirsek mecburen pasaja ön kapıdan girmek zorunda kalacaklar.’’
Büşra ile Eda’nın Asayişten içeri girdiğini gören Heval, seslenerek yanlarına gelmesini işaret ederek elindeki kutuyu gösterdi. Eda, babasına baktı ve o yöne doğru yürüdü. Önce Sedat Amire rapor vermesi gerektiğini çok iyi biliyordu.
‘’ gel Eda, anlat bakalım bu gün neler yaptın?’’
‘’ Biliyorsunuz koşturuyorum Amirim. Epey gelişme oldu ama ikinci cinayeti işlemeden onu durdurabilir miyim bilemiyorum. Bu olayı en kısa zamanda mutlaka çözmem lazım. Seni gelişmelerden haberdar edeceğim.’’
‘’ Acele etsen iyi olur. Çok konuştun hiçbir şey anlatmadın.’’
‘’ Az kaldı baba, şimdi Heval’le konuşmam lazım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.