- 441 Okunma
- 6 Yorum
- 4 Beğeni
BENİ UNUTMAYIN!!!
Ne kendi etdi râhat ne âlem etdi huzur,
Yıkıldı gitti cihândan dayansın ehl-i kubûr.
(Lâ Edrî)
İlk defa kızımın sözleri üzerine fark ettim; vahim durumu.
"Anne, anannem beş rakamını çizmeyi bilmiyor!
Dört yaşında ki kızımın sözleri üzerine, anneme sorduğumda; Bir an beynim durdu. Parmaklarımda kalem hareket ediyor ama beş rakamını yapamadım. Üç yapacak oldum, yok beş böyle değildi dedim içimden, bir iki salise sonra hatırladım. Ama Dilek hemen fark etti bocaladığımı...
Annemin alzheimer hastalığının başlangıcını böylece fark etmiş olduk.
Annemin sözleri çok can yakıcıydı...
"Bugün beş rakamını, yarın sizi unuturum. Ama, siz beni unutmayın!
Bir gün bir eve misafir gittim. Eve diyorum ama, ev adeta saray. Saraylar gibi geniş. Bir mutfağı var bizim evin salonu kadar. Balkonu hakeza yine öyle.
Ev kalabalık, kızlar, torunlar, kuzenler, yeğenler derken ev dolup taşıyor. Davet var. Yemek veriliyor.
Ev sahibi hasta yatalak, ne geleni görüyor ne gideni.
Tekerlekli sandalyede oturuyor, beni misafir olarak götüren arkadaşım, bu zavallı ev sahibinin torunu.
Mutfağa gittiğimde; arkadaşım ellerinin içine almış babannesinin ellerini. Çömelmiş.gözlerinin içine bakarak konuşuyor.
Ben de aynısını yaptım. Ellerini aldım avuçlarımın içine, gözlerinin içine bakarak hatırını sordum.
"Nasılsın teyzeciğim?
"Bak ne çok seviyor seni torunun...
"Kızların gelinlerin torunların, sana çok değer veriyorlar. Hep birlikte seni ziyarete geldik. Hastaların duası kabul olurmuş, bana dua et olur mu? Ben de sana dua ederim...
Torunun yüzüne nasıl baktıysa, bana da öyle baktı; donuk, hissiz ve buz gibi...
Ama merhamet ve sevgiyle örülmüş pozitif bir havanın verdiği huzuru hissettim. Teyzemizin de hissetmiş olmasını diledim içimden.
Ellerini bıraktığımda, hafifce ovaladı ellerini. Çok etkilendim. Acaba o an neler yaşıyordu kendi iç dünyasında...
Biz salona geçiyoruz diyerek ayrıldık yanından. Veda ettim...
Hiç tepki yok. Mumya gibi hareketsiz hissiz...
Ama o elleri hiç unutmadım...
Akıl ne güzel nimet...
Evin sahibi diyorum. Evet evin sahibi ama, hiç bir söz hakkı yok.
Misafir gelmiş, yenmiş, içilmiş. Umurunda değil.
Kendi evinde misafir sanki!
Hissediyor mudur? Bilemiyorum. Belki çok mutlu oluyordur. Mimikleri de unutmuş gülümsemeyi...
Kuran okundu, hediyeler dağıtıldı. Yenildi içildi. Herkes bir çeşit yemek getirmiş, kimi börek kimi kek, kimi salata. Sanki teyze sağlıklı ve daveti O vermiş gibi bir ortam hazırlanmıştı. Ailesinin vefasını çok takdir etmiştim.
Bir yardımcı tutulmuş, gece gündüz yanında. Ayrıca; yemekleri yapacak ev işlerini düzenleyecek bir kadın daha. Masraflar paylaşılıyormuş. Sevenlerinin bir elleri teyzemizin üzerinde.
Teyzeye hem misler gibi bakılıyordu. Hem de iki bakıcı kadın ona yarenlik ediyordu.
Evini hiç bozmamışlardı. Eski düzeninde yaşaması için gereken her şey yapılmıştı. Davetler veriliyor, yemekler yeniyor, sohbetler ediliyordu. Yani eskiden olduğu gibi.
Mal sahibi mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi, Mal da yalan mülk de yalan , Var gel biraz da sen oyalan.(Yunus Emre)
Nasıl hak vermeyelim bu kıymetli dizelere.
Annemin söylediği, ne kadar doğru değil mi? O’nlar unutacaklar bizi ve her şeyi...
Peki biz unutacak mıyız onları?
Bir gün biz de unutursak...
Sevdiklerimiz lütfen gelsinler bizi görmeye.
Haftada bir gün...
Veya ayda bir kez. Ya da senede bir gün...
Elimizden tutup, yanağımıza bir buse kondurup kulağımıza fısıldasınlar ne olur...
’ SENİ SEVİYORUM, SEN BENİ UNUTTUN BELKİ AMA BEN SENİ UNUTMADIM BAK!
Ve asla unutmayacağım!
...
YORUMLAR
Hakikaten öyle mal da yalan mülk de yalan. Dünya zaten yalan. Bir an geliyor yaşarken her şey unutuluyor ne yazık ki! Hepimizin başına gelebilir. Tek gerçek var o da yaşadığımız sürece sevdiklerimizi sevip saymak. Daha ötesi yok ki. Dün yaşanmamış gibi , gelecek, gelecek mi belli değil. O anın kıymetini bilip ona göre hayatımızı dizayn etsek ne olur.
Yüreğinize, kaleminize sağlık değerli kalem!
Saygılarımla...
Bir anımı hatırlamama sebep oldu yazınız. Abimin Rahmetli kayın valdesi bu illete maruz kalıp yaklaşık 7 yıl kadar alzaymır ile yaşadı. Hayata dair hiç bir şey hatırlamamasına hatta kızını bir gün Abimi kast ederek. Kocamı alımden alacak bu şırfıntıyı evden kovun diyen bu Rahmetli bu haline rağmen Namazını ihya eder ve okuduğu sureleri hatta zaman zaman Yasini kusursuz okurdu. Hal olmuş şeylere alzaymırın etkisi olmuyordu. Hepimizin şaşkınlığına sebepti bu ve sizin yazınızın altına yakışacağını düşündüm.
Elinize sağlık.