- 1309 Okunma
- 24 Yorum
- 16 Beğeni
Bakış açısı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ev kedisi ile sokak kedisi, evin balkonunun camında karşılaşmışlar. Uzun uzun bir birlerine bakmışlar durmuşlar. Bir birlerinin durduğu yere ikisi de iç geçirerek bakmışlar. Sonra konuşmaya başlamışlar. Konuya ilk sokak kedisi girmiş.
- İyi görünüyorsun. Uzun zaman olmuştu seni görmeyeli. Fena kilo almışsın. Sana iyi bakıyorlar sanırım. Hadi iyisin.
- İyi ya da kötü neye göre?
- Bir bana bak bir de kendine. Sanırım sen kendini görmüyorsun. Yediğin önünde yemediğin ardında.
- Evet madalyonun görünen yüzü öyle görünüyor değil mi? Bir de görünmeyen yüzü var. Onu da ben biliyorum. O görünmeyen hayatı ben yaşamak zorunda kalıyorum. Senin baktığın yerden ben karlı görünüyorum değil mi?
- Elbette karlısın. Ne kış bilirsin ne yaz. Ne soğuk bilirsin ne sıcak. Sıcak yatağın her zaman altında. Yemeğin önüne ne vakit istersen gelir. Hayattan daha ne istiyorsun ki?
- Oradan bakınca öyle görünüyor değil mi?
- Ya nasıl görünecek?
- Ah siz sokak kedileri yok mu?! Ne çok özeniyorsunuz bizim hayatımıza. O hayat sizin bildiğiniz gibi değil. Öncelikle bizler doğal yaşamımızdan uzakta yaşamak zorunda kalıyoruz. Dört duvar arasına sıkışıyoruz. Tamam yemek çok güzel, yatak da çok güzel. Sağolsunlar sahiplerimiz bizi çok seviyor. Bir mırlamamızı iki yapmıyorlar. Ama... Evet görünenin bir de aması var. Bak şimdi sen dışarıda özgürce dolaşabiliyorsun. Nerede sabah orada akşam yapabiliyorsun. Ya ben? Ben bu dört duvar arasından çıkmak için önce kafese konuluyorum. Gideceğiz yerin uzaklığına yakınlığına göre arabanın bagaj kısmına, uçakların karanlık bölümlerine konuluyorum öyle gidiyorum. Ya da sahibimiz kısa süreliğine evden gidiyor kalıyorum bir başıma yapayalnız. Tırmalaya tırmalaya koltukları kafayı tırlatıyorum. Bir bilsen ne çok çekiyorum.
- Oo ne çok derdin varmış be dostum! Bir de bizim halimize bak. Bizim vaziyetimizi bilsen. Ağlanacak halimize çoğu zaman gülüyoruz. Özgürlük dediğin şey bir yere kadar. Aç olunca ne özgürlük oluyor ne saadet. Sende olan imkanlar keşke bende olsa neler neler yapardım. Sen evin kedisisin. Seni seven çoktur. Ben ise sokak kedisiyim. Ne sevenimiz var ne soranımız... Şimdi bu camdan aşağı ineceğim. Bir çöp konteynere gidinceye kadar kimden tekme yiyeceğim belli değil. Hem de kimseye zararım olmadığı halde. Caddenin karşısına geçebilecek miyim? Onu da bilmiyorum. Bir arabanın altında mı kalırım yoksa bir tavan arasında mı onu bilemiyorum. Hani diyordun ya yalnızım! Evet yalnızsın hem de çok yalnız. Ama yarının ne getireceğini biliyorsun. Ben akşamın ne getireceğini bilmiyorum.
Hayat bakış açısı, kedilerin hikayesinde olduğu gibi değil midir? Hayata baktığımız yer çoğu zaman eksik yanlarımızı gösteriyor. Kimi varlık için de yokluğu yaşarken kimi de özgür olan dünyasında yarınının endişesini taşıyor. Belki hayatı gördüğümüz yer eksiktir. Bir Çin atasözü" Hayatı şansa bırakmak, bir kumardır. Daha fazlasını isterken elinizdekinden de olabileceğinizi unutmayın. Kusursuz bir hayat için gereken şeyin; sevgi, huzur ve sağlık olduğunu fark edebilirseniz, o zaman elinizdekilerin fazla bile geldiğini göreceksiniz. Elinizdekilerle yetinmeye çalışın ve hayatınızı kendiniz zengin kılın, böylece hayata karşı göstereceğiniz tatminkâr tavrın mutluluk verici olduğunu keşfedeceksiniz." demiştir.
Beklentiler ve gerçekler çok farklıdır. Hayatımızı gerçeklere göre şekillendirirsek sorun olmayacak ancak beklentilerimiz öyle büyük oluyor ki ne o beklenti gerçek oluyor ne de gerçek olan dünyamızda bir adım yol alabiliyoruz. Haliyle hayatın içinde mutsuz bireyler olarak hayatımızı sürdürmek zorunda kalıyoruz.
Bence en büyük sorun bakış açısı. Hayata baktığımız yeri değiştirebilirsek, elimizdekinin kıymetini bilirsek hayat ne güzel olur.
Yanılıyor muyum?
YORUMLAR
Hayata bakış açısı ve empati kurmak çok önemlidir. Ama en önemlisi elimizdekinin kıymetini bilip canımızdan sevmek ve saygı duymakdır. Onun için ne yaparsak yapalım elimizdekinin kiymatini bilerek canımızdan sevmeliyiz ve saymalıyız......
yüreğinize sağlık değerli üstad :)
Serkan BOL
En güzel günlerde buluşmak ümidiyle esen kalınız.
Saygılarımla...
Serkan BOL
Saygılarımla...
Her insan karşısındakini anlasaydı empati olurdu. Her ne kadar iletişim çağında olsak da insan yaşadığı kadarı ile karşısındakini anlamlandırabiliyor. İşte mutluluğun göreceliği de burada ortaya insanın duyu organları ile birebir ilintili olarak ortaya çıkıyor.
Saygılarımla.
Serkan BOL
Saygılarımla...
Serkan BOL
Saygılarımla...
türlü nebatat türlü hayvan ve milyarlarca insan ve bakış acısı
türlü göz türlü gözlük türlü görüş renk renk ve görmek mi
bilemiyorum, çağ bizi aştı gider tek bildiğim bu. artık zaman daha hızlı geçiyor, göz görmek istemediğini görmüyor..
saflığın bile saflığını kirlettiği bu çağda.. her şeye rağmen huzuru görebilenlere ne hoş..
hani derler ya kimi bin dünyaya bana mısın demez insan
kimi olur küçücük bir toz zerresine hapsolur...
saygı ve huzur ile..
Serkan BOL
Değerli yorumunuz ile ihya ettiniz var olun Ekrem Bey.
Saygı ve selamlarımla...
yanılmıyorsunuz Serkan bey
ama aslolan o bakış açısını yakalayabilmek...
güzel bir yazıydı erini hak eden
gönülden kutluyorum
selamlar saygılar
Serkan BOL
Teşekkür ederim üstad .
Saygılarımla...
Bakış açınızın, açılarınızın ölçüsü kadar olgunsundur veya değilsindir
Tebrikler üstadım
Serkan BOL
Yorumunuz ile onur verdiniz. Teşekkür ederim.
Saygılarımla....
Serkan BOL
Çok teşekkür ederim tebriğinize.
Saygılarımla...
Bazı gerçekleri,
Kabullenilmesi zor gerçekleri
Özetleyen güzel bir yazı.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki
Her şey doğasında güzel ve anlamlı.
Bütün hayvanlar özgürlüğüyle tanıştığı bir doğada olmalı.
Kendi zevklerimizle onları tutsak etmek çok saçma geliyor bana.
Tabii ki bu da bir bakış açısı.
Nereden bakarsan o yöndeki görüntüyle algılarsın.
En güzeli de dediğiniz gibi sanırım:
Elimizdekinin kıymetini bilmek.
Elinize sağlık.
Serkan BOL
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla...
Birgün Beyazıtı Bestamih.nin yanına bir adam gelir.Üstü başı yırtık ve ayağında ayakkabısı yok.Başlar dert yanmaya,O sırada hazret ayağı olmayan komşusunu göstererek ; "senin şikayetini nimet sayanlar var" der....
Evet elimizdeki ile yetinmek... mutluluğun sırrı, önemli olan herkeste eşit miktarda olan o hormonu ortaya çıkarabilmek... Tebrikler
Serkan BOL
Saygılarımla...
Tebrik ederim Serkan Bey hak ettiği yere gelmiş yazınız.. Nicelerine diyerek..
Saygıyla.
Serkan BOL
Saygılarımla....
Çok eski şarkı sözlerindendi İlhan İrem söylerdi birden o geldi aklıma ''Işıltılar içinde tutsaklığı yaşarlar bana benzer göklerde çivilenmiş yıldızlar.'' diye devam eder giderdi... İnsan birini eleştirirken önce kendisine bakacak. Kanaat tükenmez hazinedir derler... O çok büyük malikanelerde yaşayan insanlara sormak lazım, acaba ne kadar mutlular, gece yastıklara başlarını koydular mı, deliksiz bir uyku çekebiliyorlar mı? Yoksa köyün birinde bir tane ineği, üç beş tane tavuğu ile yaşayan bir adamım mutluluğu onlarda yok mu? Aslında hayat anlam katan ona nasıl baktığımız, nereden baktığımız, bir de tabi kendimiz ile barışıksak bakış açımızda daha anlamlı olacaktır... Kutluyorum güzel yazını...
Serkan BOL
Saygılarımla....
Serkan BOL
Saygılarımla...
Güzel bir kıssadan hisse oluş, elinize, kaleminize gönlünüze sağlık.
Serkan BOL
Saygılarımla...
Güzel bir kıssadan hisse.
Tüm şartları eşitlendiğinde başka bir olaya nasıl bakarlardı acaba ?
İkisi de pencerenin dışında ya da içinde olsaydı yaradılış fıtratı gereği yine bakış açıları farklı olurdu sanırım
İçinde bulunulan şartlardan çok baktığında ne gördüğün önemli bence.
Bir insan bir ağacın güzelliğiyle ilgilenip doğaya katkısını düşünürken, diğeri bundan çıkacak kütüğün kaç kalori ya da kaç para edeceğinin hesabını yapabiliyor.
Ucuz ekmek kuyruğundaki bir insan neden burada olmak zorundayım diye hayıflanırken diğeri yağmurun karın altında beklediği sıraya aldırmadan o kuyrukta olmasına sebep olanlara dua edebiliyor.
Sanırım şartlardan çok kişilikler belirliyor bakışı.
Açıdan çok bakışı değiştirmeli insan; bence...
Düşündüren bir yazı.
Seçim de çok yerinde.
Kutlarım Serkan kardeşimi...
Serkan BOL
Yorumunuz ile varlığınız ile onur verdiniz. Çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...
Ne ekersen, onu biçersin. Elma ağacında Armut olurmu.Dünyanın bize verdiği güzellikler ve nimetler başlıbaşına hediye ve şükür sebebi.Bunları güzelleştirmek yada çirkinleştirmekse bizlerin elinde. Oldurmaya çalışmamak, olduğu gibi kabullenmek en güzeli. Kediler güzel düşündürücü bir örnek. Ders niteliğinde sorgulamalı bir hikaye. Kutlarım yazınızı.
Saygılarımla.
Serkan BOL
Saygılarımla....
Hayat elmalı şekeri anımsatır. Elmaya kadarı en keyifli kısımdır. Elmaya geçince iş değişir. Bir de kurt/çuk çıkarsa. Gibi gibi
Ama insan ruhu; muhakkak elmayı dişler.
Tebriklerimle şair/yazar
Serkan BOL
Değerli yorumunuz ile katkıda bulundunuz. Çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...
KEDİLERİN SOHBETİ İÇİN TEŞEKKÜRLER...
Bu da güzel bir hikaye;
Padişah, bir gece rüyasında tüm dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tabircilerinin hemen huzuruna getirilmesini buyurur. Padişah gelen rüya tabircilerine gördüğü rüyayı anlatır ve bu rüya hayır mıdır, şer midir diye sorar. Tabircibaşı biraz düşündükten sonra bu rüya Şerdir, Padişahım der ve ekler Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, tüm yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz. Padişah bu olaya çok sinirlenir ve Tabircibaşını zindana attırır. Huzura getirilen ikinci tabirci ise padişahin rüyasını dinledikten sonra bu rüyanın sonu hayırdır padişahım der ve ekler Bu rüya, tüm yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınızı gösterir. Daha nice seneler boyu ülkenizi yönetebileceksiniz. Padişah bu duruma çok sevinir ve tabirciyi altın ile ödüllendirir. Aslında her iki tabircinin söyledikleri aynı anlama geliyordu fakat tabircilerin bakış açıları farklıydı. Birincisi olumsuz açıdan rüyayı yorumladı diğeri ise olumlu açıdan yorumladı ve ödül aldı.
Küçük hikayenizden, büyük kazanımlar çıkartılabilir
masal gibi okuduk
güzeldi
Serkan BOL
Saygılarımla...
İki kedi.
Hepsi o kadar mı?
Değil elbet
ÖZGÜRLÜK MÜ,HUZUR MU?
Huzura özgürlüğü tercih edersen,
karnın doysa da yüreğin hep açtır.
Tercihin ne olması gerektiği bu yazıda çok güzel anlatılmış zaten.
Çok güzel. çok güzel...
Selamlarımla Kardeşim.
Serkan BOL
Ne güzel yorumdu. İçimi ısıttınız. Çok teşekkür ederim. Var olun.
Saygılarımla...
Orhan Veli'nin 'KUYRUKLU ŞİİR'ini hatırladım yazınızı okurken..
Kuyruklu Şiir
Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü..... ORHAN VELİ
Birbirlerinin hayatına özenenlerinde durumu da bu işte!. .. Kimse, kimsenin ne yaşadığını bilmez, çünkü herkes bilinmesini istediklerini anlatır / paylaşır.
"Herkes Ay'a benzer, çünkü herkesin kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.' der Mark TWAİN...
Bakış açılarımız bile bildiklerimizle sınırlı!..
Bir fabldan yola çıkarak sorgulanan 'bakış açısı' güzeldi.
Kutlarım Serkan Bey.
Saygılarımla...
Serkan BOL
Saygılarımla...
Serkan BOL
Saygılarımla...
Kediler üzerinden bakarak güzel bir açı yakalamışsınız insanlığa dair Serkan Bey.
Gerçekten de öyle neye nasıl ve nereden baktığımız çok önemli. Bu yüzden de yanılmıyorsunuz elbette formül bu; bakış açısı..
saygı ve selamlar..
Serkan BOL
Kıymetli yorumunuza çok teşekkür ederim Neslihan Hanım. Var olun.
Saygılarımla...
Serkan BOL
Saygılarımla...
"57 Saniye" diye bir öyküm vardı, tam olarak bunu anlatmak istemiştim ben de. Özendiğimiz hayatların, gördüğümüzün ötesinde yanları olabileceğini... Kedi örneğiyle somutlaştırmanız hoş olmuş. Yazılarınızdaki tespitleri çok beğeniyorum gerçekten.
Tebrikler Serkan Bey...
Serkan BOL
Yorumunuzla onur verdiniz. Çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...