24
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1483
Okunma


Ev kedisi ile sokak kedisi, evin balkonunun camında karşılaşmışlar. Uzun uzun bir birlerine bakmışlar durmuşlar. Bir birlerinin durduğu yere ikisi de iç geçirerek bakmışlar. Sonra konuşmaya başlamışlar. Konuya ilk sokak kedisi girmiş.
- İyi görünüyorsun. Uzun zaman olmuştu seni görmeyeli. Fena kilo almışsın. Sana iyi bakıyorlar sanırım. Hadi iyisin.
- İyi ya da kötü neye göre?
- Bir bana bak bir de kendine. Sanırım sen kendini görmüyorsun. Yediğin önünde yemediğin ardında.
- Evet madalyonun görünen yüzü öyle görünüyor değil mi? Bir de görünmeyen yüzü var. Onu da ben biliyorum. O görünmeyen hayatı ben yaşamak zorunda kalıyorum. Senin baktığın yerden ben karlı görünüyorum değil mi?
- Elbette karlısın. Ne kış bilirsin ne yaz. Ne soğuk bilirsin ne sıcak. Sıcak yatağın her zaman altında. Yemeğin önüne ne vakit istersen gelir. Hayattan daha ne istiyorsun ki?
- Oradan bakınca öyle görünüyor değil mi?
- Ya nasıl görünecek?
- Ah siz sokak kedileri yok mu?! Ne çok özeniyorsunuz bizim hayatımıza. O hayat sizin bildiğiniz gibi değil. Öncelikle bizler doğal yaşamımızdan uzakta yaşamak zorunda kalıyoruz. Dört duvar arasına sıkışıyoruz. Tamam yemek çok güzel, yatak da çok güzel. Sağolsunlar sahiplerimiz bizi çok seviyor. Bir mırlamamızı iki yapmıyorlar. Ama... Evet görünenin bir de aması var. Bak şimdi sen dışarıda özgürce dolaşabiliyorsun. Nerede sabah orada akşam yapabiliyorsun. Ya ben? Ben bu dört duvar arasından çıkmak için önce kafese konuluyorum. Gideceğiz yerin uzaklığına yakınlığına göre arabanın bagaj kısmına, uçakların karanlık bölümlerine konuluyorum öyle gidiyorum. Ya da sahibimiz kısa süreliğine evden gidiyor kalıyorum bir başıma yapayalnız. Tırmalaya tırmalaya koltukları kafayı tırlatıyorum. Bir bilsen ne çok çekiyorum.
- Oo ne çok derdin varmış be dostum! Bir de bizim halimize bak. Bizim vaziyetimizi bilsen. Ağlanacak halimize çoğu zaman gülüyoruz. Özgürlük dediğin şey bir yere kadar. Aç olunca ne özgürlük oluyor ne saadet. Sende olan imkanlar keşke bende olsa neler neler yapardım. Sen evin kedisisin. Seni seven çoktur. Ben ise sokak kedisiyim. Ne sevenimiz var ne soranımız... Şimdi bu camdan aşağı ineceğim. Bir çöp konteynere gidinceye kadar kimden tekme yiyeceğim belli değil. Hem de kimseye zararım olmadığı halde. Caddenin karşısına geçebilecek miyim? Onu da bilmiyorum. Bir arabanın altında mı kalırım yoksa bir tavan arasında mı onu bilemiyorum. Hani diyordun ya yalnızım! Evet yalnızsın hem de çok yalnız. Ama yarının ne getireceğini biliyorsun. Ben akşamın ne getireceğini bilmiyorum.
Hayat bakış açısı, kedilerin hikayesinde olduğu gibi değil midir? Hayata baktığımız yer çoğu zaman eksik yanlarımızı gösteriyor. Kimi varlık için de yokluğu yaşarken kimi de özgür olan dünyasında yarınının endişesini taşıyor. Belki hayatı gördüğümüz yer eksiktir. Bir Çin atasözü" Hayatı şansa bırakmak, bir kumardır. Daha fazlasını isterken elinizdekinden de olabileceğinizi unutmayın. Kusursuz bir hayat için gereken şeyin; sevgi, huzur ve sağlık olduğunu fark edebilirseniz, o zaman elinizdekilerin fazla bile geldiğini göreceksiniz. Elinizdekilerle yetinmeye çalışın ve hayatınızı kendiniz zengin kılın, böylece hayata karşı göstereceğiniz tatminkâr tavrın mutluluk verici olduğunu keşfedeceksiniz." demiştir.
Beklentiler ve gerçekler çok farklıdır. Hayatımızı gerçeklere göre şekillendirirsek sorun olmayacak ancak beklentilerimiz öyle büyük oluyor ki ne o beklenti gerçek oluyor ne de gerçek olan dünyamızda bir adım yol alabiliyoruz. Haliyle hayatın içinde mutsuz bireyler olarak hayatımızı sürdürmek zorunda kalıyoruz.
Bence en büyük sorun bakış açısı. Hayata baktığımız yeri değiştirebilirsek, elimizdekinin kıymetini bilirsek hayat ne güzel olur.
Yanılıyor muyum?