- 296 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-7
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-7
‘’ Nihayet bu işte bitti Olcay. Kadın küçük kızına kavuştu. Bizde bir yükten kurtulduk.’’
‘’ İnşallah ne yaptığını biliyorsun? Bu iş gittikçe kötüleşiyor. Her yerde bizi arıyorlar.’’
‘’ O kadın bize lazım. Bu kadarını bil yeter.’’
‘’ Ben yatıyorum, eğer odama gelirsen yanımda bir kişiye daha yer var.’’
‘’ Sen yat, gelirim ama kardeş, kardeş yatacağız.’’
‘’ Sen nasıl istersen öyle olacak Rezzan.’’
Asayişten içeri dalar dalmaz bizim ekibin yanına seğirttim. İlk olarak Hansa’yı gördüm.
‘’ Arkadaşlar etrafıma toplanın Size anlatacaklarım var, Heval baş komiseri aramızda göremiyorum.’’
‘’ Buradayım çaylak başlayabilirsin.’’
‘’ Dün gece beklenmedik bir gelişme oldu. Katilimiz Gülizar’ın kızını evinin kapısına kadar getirip bıraktı. Bu katilin yapısına ters düşen bir hareket. Başka fikri olan var mı?’’
Var komiserim diye konuşmaya başladı Kirli,
‘’ Katilimiz prensip sahibi acımasız biri. Küçük çocuklara dokunmuyor.’’
Eda,
‘’ Doğru tespit. Konuşma sırası sende Hansa. Olcay Kamışlı hakkında neler buldun?
’’ Doğrudan kendisiyle konuşma şansım oldu.
Odabaşında küçük bir tekstil atölyesi var. Çevresinde sevilen sayılan otuz beş kırk yaşlarında bir adam. İşinin başından ayrılmadığını söyleyen birçok şahidi var. Bende iyi bir intiba bıraktı. Listeden silebiliriz.’’
‘’ Heval sen ne yaptın?’’
‘’ Olcay Göllü ile görüşme şansım olmadı. Bir ay önce memleketi Urfa’ya gitmiş ve daha dönmemiş. Listeden düşebiliriz. Böylece elimiz boş kalır.’’
Eda Komiser,
‘’ Elimiz boş kalmamalı. Adamında kadınında elimizde kamera görüntüleri var. Resimlerini çoğaltıp, o semtte oturan herkese gösterelim. Tanıyan biri çıkabilir. Serra o iş senin. Yanına Cansın Komiseri de al Leyla ile birlikte resim işini halledin.’’
‘’ Hemen başlıyoruz patron. Cansın benimle gel.’’
‘’ Basınla kim ilgilenecek. Basından yardım alalım.’’
Vedat Komiser,
‘’ Sedat Amirle konuşup haberi basına sızdırırız. Böylece kuyrukları sıkışır.’’
2
Rezzan sabaha karşı söylenerek uyandı.
‘’Ulan Olcay, yüz verdik diye, ille şeyini bana dayayarak mı uyuyacaksın? Kalk gidiyoruz.’’
Neyimi dayayarak diye söylendikten sonra, nereye gidiyoruz diye cevap verdi Olcay.
‘’ Alırım senin o şeyini kıvırır müsait bir yerine sokarım. Merakını giderebildim mi? Senin Beylikdüzü’ndeki mekâna gideceğiz. Toparlanıp gün ışımadan yola çıkalım. Yanımıza fazla bir şey almayalım. Yolda temin ederiz. Sen hazırlanırken ben de yüzüme biraz boya süreyim.’’
‘’ Sen kafayı mı yedin? Ne boyası?’’
‘’ Oğlum senin kafan niye basmıyor? Biraz makyaj yapayım kimsenin dikkatini çekmeyelim. Birkaç gün tatil yaparız, fena mı olur?’’
Gece geç vakit yola çıktık. Olcay’a arabayı ağır sürmesini tembih ettim. Arkamızdan kovalayan yoktu. Hatta bir ara direksiyona bile geçtim. Nihayet kısa seyahatimiz sona erdi.
‘’ Evi yarın elden geçirelim Olcay. En az on gün buradayız.’’
‘’ Baş üstüne Rezzan. Bir şey sormak istiyorum. Burada nasıl zaman geçirmeyi düşünüyorsun?’’
‘’ Yarını bekle görürsün. Şimdi biraz dinlenelim.’’
‘’ Benim yanımda yatmak ister misin?’’
‘’ Beni anlamadın galiba dinlenmek istiyorum.’’
Kahvaltıdan sonra Olcay’la karşılıklı oturduk. Birer sigara yaktıktan sonra, ‘’ Evi bana bırak, ben toparlarım. Sen bana kullanacağım öteberiyi temin et yeter.’’
‘’ Öteberi derken?’’
‘’Biraz bahçe ile uğraşacağım, domates, biber, patates falan ekip yetiştirmek istiyorum Ancak zaman böyle geçer anladın mı?
‘’Anladım da sen ne anlarsın ekip biçmekten?’’
‘’ Çiftçiler analarının karnından çiftçi olarak doğmuyorlar, sonradan çiftçi oluyorlar. Sen şimdi laf ebeliğini bırak istediklerimi al gel.’’
3
Resimleri alan Asayişin bütün elemanları Fındıkzade ile Vatan Caddesi arasında kalan bölgeye dağılıp bütün sokaklara girip çıkmaya başladılar. Artık umutları tamamen tükenmeye başlamıştı ki Cansın Komiserden gelen telefon hepsini kendisine getirdi. Eda, Cansın Komiserden aldığı telefonda acilen gelmesini istiyordu. Büşra ile beraber Cansının attığı konuma doğru hareket ettiler.
Cansını bir bakkal dükkânının önünde kendilerini beklerken buldular.
Eda,
‘’ Sakın beni hayal kırıklığına uğratma Cansın?’’
‘’ İyi haberlerim var Komiserim. Gelin bakkala girelim.’’
Bakkal dükkânından içeri girdik. Bu günün marketlerine direnen, eski bakkallarımızdan hiç farkı yoktu. Tezgâhın arkasında yaşlı bir adamla küçük bir kız çocuğu vardı.
‘’ Kolay gelsin bakkal amca, ne güzel bizim mahallenin bakkalından hiç farkınız yok.’’
‘’ Haklısın kızım, bizler hakkın rahmetine kavuşunca, bu meslekte yok olacak. İşte o zaman bizi çok arayacaklar. Şu defteri görüyor musun? Veresiye defteri. Gitsinler marketten veresiye bir tane sakız alsınlar da göreyim. Neyse derdimi deştiniz bende çenemi tutamadım. Sizin aradığınız kadının adı Rezzan. Olcay diye bir adamla beraber, karşıdaki apartmanın ikinci katında, 4 numaralı dairede oturuyor. Pis günahı üzerine ama adamın metresiydi.’’
Bakkal amca veresiye defterini karıştırarak, bana bir sayfayı işaret etti.
‘’ Burayı okuyun Komiserim, ne yazıyor.’’
Okumaya başladım, bayağı şaşırmıştım. Rezzan’ın geçen haftaya kadar bakkala on bin liraya yakın borç yapmış. Biraz düşününce işlenen cinayetten bir gün sonra borç kapatılmış. Hemen Cansın Komisere seslendim,
‘’ Cansın hemen olay yeri ekibini ara, bende Kirliyi arıyorum.’’
Büşra,
‘’ Kirli ile ne konuşacaksın?’’
‘’ Evi arama izni çıkarsın, eve girelim. Belki işe yarar bir şeyler buluruz.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.