Bir Çay Molası / Sallanan Masa
İnsan kendi öyküsünden firar edemiyor. Ne yapsa takılıyor gözleri varlığıyla müstesna bir ağaca. Oradan yürek sıkıntısı oluyor mesele. Kabul edelim şarkılar ve evren ve zaman çizgileri çok şey söyler. Birçok şey anlatır muhatabına. Durduk yere galeyana gelmez o kimse. O kimse patinaj yapar ayna duvarına bakıp. Duvar kendinin bir parçası iken, es geçemez bunu.
Gitmek hakkı herkese tanınmıştır. Herkesçe bilinir dünyanın yarı çapı. Düzleminde koşturup yorulmaya değmez.
Yüreği olanlar bilir yolculuğun kadrini. Beni cebine al diyor yerdeki yıldız. Oysa ben göğe taşınıyorum evdekilerle. Giderken ne bulduysam söylüyorum size. Kimi zaman bir demet rüzgar eskisi içinde umuduyla geliyor bana kırık bir vazo.
Ben ki fazlasıyla anlam yükleyenlerdenim. Yağmuru memleket manzaralarına değişen de benim. İdrak edebilmek için en dipten başlamak gerekir yada o dibi yok saymak…
Sanırım hala toy yetişmemiş bir yanı var kendimin. Beni avutabilirsiniz ama asla kanmam. Göğün rengi mor olamaz ve masalar her zaman dayanaklıdır.
Bana rengini söyle sana sana kim olduğunu söyleyeyim. Eğer bir rengin yoksa duyguların rehin alınmış demektir. Ruhun ayna duvarına çarpa çarpa yorulmuştur. Kim yorulmuyor ki
Güzel bir gün iste sahibinden. Kalbin güçlü olsun iste. Zihnin berrak ve adımların emin olsun iste. Kötü ihtimalleri asla düşünme.
Beklemek de lütuftur
Unutmak da.
Sanma ki yarası hep taze kalır geçmişte yaşadıklarının.
Bunu sonradan anladım.
Beni cebine al diyor yerdeki yıldız. Üstüm başım hazan mevsiminden kalma. Bütün pencereleri kapıya bakan bir evde kapıların hükmü geçersiz kalıyor nedense.
Ve hüküm giymeyi sevmiyoruz.