- 409 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ESKİ DİNE YENİ HÜKÜMLER
Bin dört yüz yıl nazil olan bir inanç için elbette birileri çıkıp reform yapılmalı diyecektir. Benim alanım din değil ancak çevremde gördüklerimi bir toparlamak isterim. Belki sizin de çevrenizde böyle yenilik de yenilik diyenler vardır.
Her şeyden önce bu akım yeni değil, çok geçmiş zamanda dile getirilmiş, tartışılmış, çoğunlukla da kabul görmemiş. Özellikle ilk duyduğunuzda size yeni ve orijinal gibi gelse de aldanmayın İslamiyet ilk yıllarına kadar dayanıyor.
Kötü kasıtlı demekte zorlanıyorum. Başı çekenler hakkında kesin konuşamasam da bizim gibi sıradan Müslümanlar gayet samimi.
Özellikle samimi bulduklarımın şunu anlamasın isterim ki, şu kadar yıllık bir tarihe sahip dinimizde elbette hurafeler, bidatler, çeldirmeler vardır. Böyle bir gerçekten yola çıkarak dinin tümünü zan altında bırakmak çok acımasız. Ve daha da önemlisi çok ama çok büyük vebal. inananlarda oluşacak küçük bir tereddüdün bile iman konusunda nerelere varacağını kimse bilemez. Sizin oluyturduğunuz bu boşluğun ne ile dolacağını da kimse bilemez.
Kötüye gittiğine inandığım bir hareketle karşı karşıyayız. Çok eski olsa da, taraftarları geçmişte az olsa da bugün geçmişte olduğundan çok daha fazla bir ivme kazandığını görmek lazım. Artık birkaç tarikat değil, mensupları koca koca profesörler. (Burada bir not düşmek istiyorum. Prof. Deyince kafanız karışmasın. İlahiyat sahasında ateist profesörlerin de olduğu unutulmamalı.)
Gelelim yol haritasına. İlk olarak size hadislerden kapı açılıyor. Uydurma hadislerden ve bunların dini ne hale getirdiğinden söz ediyorlar. Siz burada sıradan bir Müslümansınız. Öğrenebildiğiniz kadar öğrenmişsiniz İslamı ve samimiyetle de uygulamaya çalışıyorsunuz. Uydurma hadislerin varlığını her Müslüman bilir. Ama bunlar karşınıza öle birkaç hadisle çıkmıyorlar. Şu da uydurma, bu da uydurma derken ve bunlara bağlı ibadetlerin yanlışlığı dile getirilirken tereddütler yaşamaya başlıyorsunuz. Bu tereddüdün asıl kaynağı da sizim samimi bir Müslüman olarak yeterince dini bilgiye sahip olmamanız.
Birkaç hadisten yola çıkarak tümü hakkında oluşturulan tereddütten sonra sıra geliyor ibadetlere. Temelinde Peygamberimizin hadisleri olmayan bir ibadet sistemi ortaya çıktığında, mesela teravih namazı hakkında insanlar boşlukta kalabiliyorlar. Son zamanda camilerde teravih cemaatlerinin ne kadar azaldığını görebilirsiniz. Bu yapılan algılamanın ne kadar etkili olduğunun da bir göstergesi aslında.
Sıra geliyor, “bize Kur’an yeter” diyenlerin tefsir manevrasına. Hadisleri güvenilir olmaktan çıkardıklarından şimdiye kadar yapılan tüm Kur’an tefsirlerini de boşa çıkartıyorlar. Tefsirlerin Peygamberimizin hadisleriyle açıklandığını bilirsiniz. Hadisler ortadan kalkınca ne yapacağız diye kaygıya düşen Müslüman’a Kur’anı oku o yeter diyorlar. Tefsirleri devre dışı bırakanlar Kur’anı anlamayan Müslüman’a kendi kitapları sağlık veriyorlar, yani kendi tefsirlerini devreye sokuyorlar. Bu tefsirler birbirini tutmamakla birlikte eskiyi kaldırmak amacıyla yazılıyor. Mesela, Kur’anda namaz yoktur, bile diyenleri görüyoruz.
İşin ilginç yanı pek büyük bir kısmı hadisler ve sünnete dayanan namaz için Kurandan bir şeyler çıkartmaya çalışan, Kuran bize yeter diyenlerden hiçbirini Kur’ana göre namaz kılarken görmedik.
Başta Peygamberimizin hadislerini devre dışı bırakan bu zatlar elbette hiçbir İslam alimini de gale aymıyorlar. Bir şey sorduğunuzda kendi kitaplarını gösteriyorlar. Yani peygamberi Kur’anı tefsirle görevli saymayanlar kendilerini yetkili sayıyorlar.
Ve bir de bakıyorsunuz ki ortaya kendi egoları çıkmış ve sizin inandığınızın dışında yeni bir din ortaya koymuşlar. İşin kötüsü buna da İslam diyorlar.
Başta da söylemiştim bu refomcular kökü niyetli değillerdir inşallah, ama büyüklerimizin de dediği gibi cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.